Bölüm 29

6.4K 426 32
                                    

-5 sene önce-

Hayatta her zaman dönüm noktaları olurdu. Ya sizin kendi isteğinizle döndüğünüz ya da sizi birilerinin zorla döndürdüğü o noktaların gideceği yeri yaşamadan bilemezdiniz. Burçak'ta bilmiyordu. Evinin önünde ki adamlar git gide çoğalmıştı. Borçlardan dolayı annesi uyumadan çalışıyordu. O da bir şeyler yapmak istiyordu. Bu yüzden yaşına göre iş aramıştı ama bulamamıştı. Sonunda 'belki de babamın yolundan gitmeliyim' diye düşündü. Hakla iş yapılmıyordu ama babasının yolu da hapisti. Annesi evde çıldırmış gibi birilerini arıyordu. Günlerdir onun geçirdiği nöbetleri izliyordu. Sonunda teyzesi, annesini bir kaç günlüğüne kendi yazlığına götürmeye ikna etmişti. Bu annesine iyi gelecekti. Ona ise ne iyi geleceğini düşünürken buraya gelmişti.

Tutku'nun evinin önüne.

Son zamanlarda iyice yakınlaştığı kızla, dertlerini paylaşacak kadar yakın hissetmesi arkadaşlıktan değildi. Burçak bunu ve kendini kabulleneli çok olmuştu. Biraz büyük tiplerle takılmanın, biraz da Yaren'in etkisi vardı. Artık bir şeylerden emindi. Tabi bunu şu ana kadar düşünmemişti.

Bir şeyleri akışına bırakmaya alışmıştı. Babasını ziyaret ettiği o günlerde, adamın her şey yolundaymış ifadesiyle konuştuğunda o da 'her şey yolundaymış' gibi yapmaya karar vermişti.

Ama lanet herif arkasında bıraktığı o kadar alacaklıyla hapishanede keyfine bakıyordu.

Düşüncelerini kafasından atmaya çalışıp zili çaldı. Kapıyı kendisinden kısa, oldukça ufak olan Tutku'nun annesi Yeşim teyze açmıştı. Onu gördüğünde gülümseyen kadın hemen sıcak bir karşılama verdi.

Burçak Tutku'yu çağırmasını istedi. Gelen kızla da bükük omuzlarını dikleştirdi. İlk okuldaki o ağır çantayı taşıdığından beri, yükü azalmamıştı hiç.

Tutku gülümseyerek "Hoşgeldin!" dediğinde "hoşbuldum." dedi.

İçeri davet eden kızı reddedip dışarıyı işaret etti.

"Eski eve gideceğim. Gelecek misin?"

Tutku hevesle kafasını sallayıp içeri gitmişti. Bir kaç dakika sonra giydiği montuyla çıktı dışarı. Birlikte, mekanlarına doğru yol aldılar. Yazın başında, Yaren'le rahatça sigara içebilmek için bulmuşlardı orayı. Tutku'da artık iyice onlarla takılmaya başlamıştı. Neredeyse her gün birliktelerdi. Yaren'de kıza eskisi gibi fazlalık olarak davranmıyordu. Burçak zaten hep ilgiliydi ona karşı.

Eski ev, yıkık dökük eski bir evdi. Ne camı kalmıştı ne de bahçede ki köpek kulübesi. Burasının boş kalma nedenlerinden biri sahibinin uzun zaman önce köyüne dönmesiydi. İkincisi de hayalet hikayeleri. Evin önceki sahibi anlatılana göre kaçık bir deliydi. Adamın bu evde cin çıkardığını, büyü yaptığını söylüyorlardı. Onlara göre bu evde hala kötü varlıklar dolanıyordu. Burçak'a göreyse dolanan tek şey fareler ve böcekti. Yine de hikayeyi destekliyordu. O sayede kendi mekanları olmuştu. Basamaklardan inerken evin içine girdiler. Minder attıkları üst kata çıkarken, Tutku "Buraya bayılıyorum" deyip onu takip etmişti.

Burçak'ın da hisleri karşılıklıydı. Evin merdivenlerinin son basamağına geldiğinde duyduğu sesle ise kaslarını çattı. Yaren'in gelmeyeceğini sanıyordu. Yukarı çıktığında ise gördüğü beden zaten Yaren'e benzemiyordu. İki çocuğu gördü. Birinin elinde para diğerinin elinde poşet vardı.

Harika, mekanları keşler tarafından keşfedilmişti.

Çocuklardan gözleri kıpkırmızı olan onlara doğru gelip "Sizin ne işiniz var burda?" derken, Tutku son basamağı çıkmak yerine Burçak'ın arkasına saklanmıştı.

Kızın korktuğunu anlamıştı. O korkmuyordu. Arada bir onları ziyaret eden silahlı adamlar daha korkunçtu.

"Burası bizim." dedi.

Neyine guveniyordu o da bilmiyordu. Karşısındakilerin ondan büyük olduğu kesindi. Üstelik hemen önündeki çocuk sağlıklı durmuyordu.

"Veletlere bak bizim diyorlar bir de."

Çocuk onun kolunu sıktığında sinirle nefes aldı. Annesi ona kendini savunması için bir çakı vermişti. Saplasa mıydı?

"Siktirin gidin sizi öldürürüm."

Tutku'nun iyice titrediğini gören Burçak kararını verdi. Elini montunun cebine atıp çakıyı çıkardı. Hızlı bir şekilde çocuğun onu tutan koluna sapladı.

Tutku çığlık atmıştı.

Çocuk tepkisizce koluna bakıyordu.

Arkasında ki çocukta alkışlamıştı.

"İyi cesaret velet." dediğinde Burçak ona baktı.

"Sana da mı saplayayım?"

Buna alışabilirdi sanırım. O kadar çok kavga etmişti ki artık kandan tiksinmiyordu. Hem bunun yumruk atmadan farkı yoktu. Ha yumruk, ha çakı.

Önündeki çocuk tekrar ona doğru hamle yapacakken arkasındaki tutmuştu. Burçak tetikle beklemeye devam etti.

"Biz gidelim öyleyse."

Kendilerinden en fazla bir kaç yaş büyük gözüken çocuklar giderken kenardan çekildiler. Kırmızı gözlüyü çeke çeke götürmüştü resmen.

"Bu korkunçtu" dedi Tutku.

Burçak dudaklarını yaladı. Onun gözünde korkunç gözükmek istemiyordu.

"Normalde çakı taşımam."

"Hayır taşı!" kız birden bağırıp onun koluna girdi. "bu çok havalıydı."

Ya da taşırdı. Şu an bunu değil koluna giren kızı düşünecekti.

Biraz daha sert takılabilirdi.

İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER 2 (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin