*Kız lisesi kitabını tekrar yayınladım. Deniz'in hikayesini okumak isteyen de karmakarışık kız kitabına bakabilir. İyi okumalar 🖤
Hayatım aksiyondan dram filmine dönmüştü. Diren'in annesi ve babası gelip, kızlarının durumunu öğrendiğinde ağlayarak kendilerini paralamışlardı. Babası ilk toparlayan olmuştu, annesinin durumu ise hala aynıydı. Kadının göz yaşları durmuyordu. Bana ne olduğunu sorduklarında polise anlattığım şeyi onlara da söylemiştim. Bu sadece ağlamalarını arttırmıştı. Benim ya da Yaren'in kim olduğumuzu sormamışlardı. İlgilendikleri tek şey kızlarıydı. Olması gerektiği gibi. İyki de sormamışlardı. Vicdan azabım daha da artardı yoksa.
Yaren duvara yaslanmış sessizce duruyordu. En son ki olan tartışmamızdan sonra konuşmamıştık. Ne o, ne de ben iletişime geçmek için bir adım atmadık.
Anlayamıyordum abi. Bu kadar duygusuz olamazdı. İçerdeki kız öldü deseler 'işimiz bitti burda' deyip gidecek gibi duruyordu.
Koridorda adım sesleri yankılanırken tanıdık suratları gördüm. İzgi koşarak gelmiş, hızlıca Diren'in annesine sarılmıştı. Ne konuştuklarını duymadım. Sonra ikiside hüngür hüngür ağlamaya devam etti.
Sikeyim, bu dram beni depresyona sokacaktı. Tekrar birilerinin gelmesiyle yine kafamı kaldırdım. Gelen kişileri gördüğümde bu sefer şaşkınlığa uğradım. Aksay ve Sima gelmişti. Onların burda neden olduğunu ya da nasıl haberleri olduğunu sorguladım.
Aksay yanıma hızlıca gelip, sarıldığında ise dumur olmuş kalmıştım.
"Senin suçun değil." diye fısıldayıp daha da çok sarılmıştı.
O ana kadar tuttuğum göz yaşlarım akarken ben de ona sarıldım. Ölüyordum abi vicdan azabından. Diren'e bir şey olursa iyice boka saracaktı her şey. Kimseyi koruyamıyordum. Kendime bile faydam yoktu. Hıçkırıp Aksay'a biraz daha sarıldım.
Onu bu işe bulaştırmak istememiştim.
Kimseyi bu işe bulaştırmak istememiştim.
"Sorun yok, geçti."
Basit teselli cümleleriyle daha çok ağladım. Hiç bir şeyin geçtiği yoktu. Diren ölecekti. İyileşmesine dair umudum her geçen saniye azalıyordu.
Ve ben onun ölümünden sorumlu olacaktım.
Aksay geri çekilirken ağladığımı görmesini istemeyip kafamı eğdim. Güçsüz olmaktan nefret ediyordum. Ağlamaktan ve ağlayacak şeylerin çoğalmasından da nefret ediyordum.
Titreyen sesiyle "Burçak" dediğinde kafamı omzuna yasladım.
Hiç bir gücüm yoktu.
Hiç bir boku düzeltemiyordum.
Her şey daha kötüye gidiyordu sadece.
"Y-yapma böyle."
Kafamı kaldırıp, burnumu çektim. Elimle göz yaşlarımı sildikten sonra yüzüne baktım. Onun da gözleri dolmuştu. Benimle tanıştığı günden beri hayatında güzel bir şey kalmış mıydı acaba? Sürekli sorun çıkarıyordum.
"Benim yüzümden vuruldu."
Sesli söylemek üzüntümü daha da arttırıyordu.
"B-bu" deyip Yaren'e baktı.
O an, onları çağıranın Yaren olduğunu anladım. Bunu neden yaptığını sorgulamadım. Ya da onlara ne dediklerini. Ona kızmadım da.
"Her neyse." dedim sadece.
Nasıl olsa ne derse desin, bu sonucu değiştirmeyecekti.
"Ben bilmiyordum. Senin nelerle uğraştığını" dediğinde Yaren'e baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER 2 (gxg)
RomanceTAMAMLANDI Evrenin sürekli seni sınamak gibi bir huyu vardır. Bir olumlu olaya, binlerce olumsuz olayla karşılık verir. Mutlu bir aşka başladım derken, lanette peşinden gelir. İKKKS'nin devamıdır.