Vote yorum desteği olmasını rica ediyorum. Medya; Olcay.
9.Bölüm.
Telefon açıldığında, önce bir hışıltı geldi, ardından Buğra cevapladı.
-Efendim.
Sesi çok boğuk çıkmıştı, sanki birisi onu zorla konuşturuyor gibiydi. Hemen karşımda duran Olcay'ın gözlerinin içine bakarak, cevapladım.
-Nasılsın Buğra?
Yine cevap biraz geç gelmişti. Sanki başka birşeyle uğraşıyordu.
-İyi, sen?
Sanki beni geçiştirmeye çalışıyor gibiydi. Neyi vardı bunun? Tamam Olcay'la aralarında sorun olabilir, ama ben hepsiyle iyiydim, şimdi ne oldu birden? Aynı anda Sinem'in cep telefonu çaldı.
-Efendim, annecim. Tamam. Tamam. Tamam annecim. Tamam. Tamam.
Bir anlık sessizlikle birlikte Sinem'i dinledik.
-Gitmek gerek.
-Ya sandviçler?
Dedim heyecanla.
-Ne sandviç'i?
Dedi Buğra telefonun öbür ucundan.
-Şey. Bir dakika buğra. Sinem bir kaç saat izin alamaz mısın?
Kapıya doğru yönelen Sinem, dönüp masum bir ifadeyle
-Hayır, hemen gitmeliyim.
Dedi ve kapıyı aralayıp odadan çıktı. Şimdi Olcay ile baş başa kalmıştık.
-Hey.
Hah birde Buğra.
-Pardon Buğra. Bak şimdi bizim yarın sabaha kadar Bin. (Olcayla göz göze geldim) İki bin? (Onayladı) Evet tam iki bin tane sandviç hazırlamamız gerek ve Buse'yle senin yardımına ihtiyacımız var.
-Buse mi? Buse varsa ben yokum.
Gözlerimi devirerek Olcay'a sırtımı döndüm ve duvarda asılı Fenerbahce'li duvar saatine gözlerimi diktim.
-Bak dostum, çocukluğun sırası değil, saat 9 en geç 10'da bizde ol. Bak eğer yardım edersen, sana tam 150 lira vereceğiz.
-Vereceğiz? Başka kim var?
-Olcay, Sinem, Ben ve Sen? Birde Buse...
-Olcay mı? (Tıslayarak gülümsediği sesinden belliydi) Hadi ama. Sen benimle dalga falan mı geçiyorsun?
-Hayır dostum, sadece yardımınıza ihtiyacım var, eski günlerde ki gibi?
Diyerek sanki karşımdaymış gibi masum mimiklerimi kullandım. İyi ki Olcay'a sırtım dönük, yoksa surat ifademe bakıp kahkahaya boğulabilirdi.
-Tamam. 11'de oradayım.
Dedi ve telefonu kapattı. İşte Bu!! Kolumla da (Koyduk mu?) işareti yaparak sevincimi işaret dilime yansıttım.
-Bu kadar sevinme. Birde Buse'yi ara bakalım o kabul edecek mi?
Pislikçe gülümseyerek. Hala içinde onlara karşı bir kin besliyor gibiydi, her ne kadar saklamaya çalışsada bu gözlerinden okunuyor.
Bir kaç defa çaldıktan sonra telefon açıldı.
-Buse?
-Efendim.
Sesi çok dinamik geliyordu, sanki düzinelerce enerji içeceği içmiş gibiydi.
-Buse saat 10'a kadar bana gelebilir misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sandviç
Teen FictionTüm Hakları Saklıdır © Daha önce farkına varmadığınız bir hikayeyi keşfetmek ister misiniz? OKUMAYA BAŞLAYINCA BIRAKAMAYACAKSINIZ. [Sandviç satarak geçimini sağlayan,17 yaşında ki bir gencin hayatı. Kumbağ'dan Amerika'ya yolculuk ve çok daha fazlas...