2. BÖLÜM

226 67 130
                                    






Şarkıyı dinleyerek yürüyordum bu kentin sokaklarında. Hava soğuk olduğu için herkse kabuğuna çekilmişti. Sadece işten gelenler ve öğrenciler vardı. Cem Adrian'ın sesine ve şarkılarına bayıliyorum yaa. En çok sevdiğim sanatçılardan birisidir. Adam mükemmel.

Evet şimdi diyeceksiniz ki sevgilin varmı?Aslında bugüne kadar tek bir tane sevgilim oldu, lise 2'de. O da 2. Gün beni bıraktı. İsmi Koray'dı. Zaten Koray'dan sonrada sevgilim olmadı. Eylül, Aras diye birini, Dolunay'da Emir diye birini seviyor ama ikiside tınlamıyor. Hazal desen hiç sevmez böyle sevgili işlerini. Yani kankitoşkeytolar olarak hepimiz sapız.

Dolunaylarin binasına gelmiştim. Kapılarını çaldım. "Kimooooooo" eşek gibi anırdı salak kardeşim.

"Beeen salak ben" kapı açıldığı an üstüme çullandi. Ee tabi yerede düştük

"ahğğ kalk mal üstümden" Saşkınca ona baktım. Hanfendi kendisi düşürsün bizi, sonrada söylensin.

"Ayyy göçüm. Sen atlamadını benim üstüme?" Başımı sağa doğru yani içeriye doğru çevirdiğimde, Fatma teyze ve elinde terlikle bize bakıyordu.

"Fatma teyzecim napıyorsun , nasılsın, iyi misin ?"
Allah'ım, nolur o terlik bana deil şu yanımdakinin kafasına gelsin. Sonra Dolunay bayılsın, hastaneye gotürek, ama götüremeyelim, çünkü yolda kaza olmuş olsun birazcık ekşını çok görme bana yarabb... kafama gelen sert bir cisimle yani terlikle neye uğradığımı şaşırdım.

"Yaa bugün niye herkes bana vuruyor? O kadar mı kıskanıyorsunuz beni "

"Sus kız geçin hadi içeri. Hem içeri, hemde yemekler soğuyacak" Yemekmi dedi yoksa bana mı öyle geliyo?

Direk yanına giderek sordum "Fatma Sultan, yemekmi dedin. Lütfen bana köfte ve patates kızartması de, canım çekti" söylediklerime analı kız güldüler.

"Hayır Gece'ciğim bezelye yaptım yanınada pilav" iğrenerek baktım sonra

"Neyse sana afiyet bal şeker olsun Fatma Sultan. Biz Dolunay'la odadayız" Dolunay'ın kolundan çekiştererek odasına girdik. Yine her zamanki gibi etraf dağınıktı. Şaşırdıkmı, nayırr.

"Eee Dolunay hadi hazırlan gidek."

Dolunay  Etrafa bakıp "Gece annem dediki odan düzgün bir hal görülene kadar no dışarı, no yatılı kalmak."

"Ee ne duruyon hadi toplasana bende sana kıyafet bulim." Dolunay ilk yatağını toplamakla başladı, bende ona kıyafet arıyordum. Elime kırmızı eşofman, üstüne giymesi içinde beyaz sweet, bere ve ingilizce yazı yazan bir çorap alıp Dolunay'a uzattım. Üstünü çıkarıp giymeye başladı.

"Seviyorum seni
Evlen benimle
Vergi dairesinde
Grev yapalım
İneklerle
Nasıl olmuş Gece şiirim?" O nasıl şiir be. Ağzımı hayretle açıp alkışlayarak

"mikemmell, bunu Emir'e yazdım deme çocuğu dahada soğutma kendinden."

"Taam ya zaten ona yazmadım. Ben ona daha güzel şiirler yazarım. Hadi ben hazırım gidek"

Fatma teyzeyi odaya çağırıp nasıl olmuş diye sorduk. Ölümlü cevap alır almaz montumuzu ve botlarımızı giyip dışarı çıktık. İstanbul yine buz gibiydi.
Hazal'la Dolunay'ın ev mesafesi 10 dakika falandı. Yolda hiç konuşmamıştık Dolunay'la.

Hazalllara da gelmiştik nihayet. Zile basıp kapının açılmasını bekledik. Açılır açılmaz direk konuşmaya başladım

"AÇIM AÇ. Yemekte ne var?" Bu halime gülmüştü Hazal.

SESSİZ HAYKIRIŞLARIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin