07

916 144 39
                                    

3 hafta sonra~

Tam 3 hafta geçmişti. Jeonginle barışmıştık ve artık eskisinden daha da samimi olduğumuzu hissediyordum. Sürekli Jeongin'in peşindeydim, nereye giderse oraya gidiyor ne yaparsa onu yapıyordum. Sanki bırakırsam yine uzaklaşacakmışız gibi..

Bugün, 3 haftalık yoğun programımızdan sonra 1 hafta izin almıştık. Hep birlikte bir tatil alanı belirleyip oraya gelmiştik. Şimdi Minho hyung hepimize tatlılarımızı uzatıyordu. Changbin hyung benim içinde bir dilim pasta alıp yanıma oturdu. Jeongin de Seungminle oldukça eğleniyordu.

Tatlılarımızı bitirip odaya geçtiğimizde Changbin hyung bana saçma ama komik şeyler anlatmaya başladı. Gözlerimi kısıp kahkahalar atarken Changbin hyung birden beni itip yatağa düşürdü ve üzerime çıkıp yüzüme gülerek baktı.

"Hyunjiniie~ öpücük~" Hyung... bunu cidden seviyordu. Hepimizi öpmek için zorluyordu. Birilerinin beni öpmesini sevmesem de Changbin hyuna müsade etmezsem sonsuza dek konuşurdu. O yüzden bir gözümü kısıp yanağımı ona doğru çevirdim. Eğilip öptü ve çekilirken birden ellerimi belime atıp gıdıklamaya başladı.

Herkes bize bakıp gülerken ben de kendimi tutamayıp tekrar kahkahalara boğuldum. Kafamı diğer tarafa çevirince yine gördüm.. Evet işte yine oluyordu. Jeongin yine şu yapmacık gülümsemesiyle bana bakıyordu. Sanki yine gülmek istemiyormuş gibi..

Bir anda kafamı, üzerimde duran Changbin hyunga çevirdim ve yakasından tutup yavaşça ittirdim. Üzerimden kalktığında o hala gülerken ben odadan çıkan Jeongin'e baktım. Changbin hyung kafasını benim baktığım yöne doğru çevirdiğinde yüzündeki şirin gülümseyişi solmuştu. Ayağa kalkıp birden elimi tuttu ve herkes bize bakarken beni çekip bu güzel tatil evinin herhangi bir odasına götürdü. Kapıyı kapatıp koltuğa oturmamı işaret etti ve yanıma oturup derin bir iç çekti.

"Hyunjin, sence de Jeongin biraz.. farklı değil mi?" Kaşlarımı çatıp bana cevap bekleyen gözlerle bakan hyunga baktım.

"Nasıl yani?" Zorlanıyormuş gibi duruyordu. "Huh.." diye bir ses çıkarıp devam etti.

"Jeongin.." ellerini saçına atıp sertçe karıştırdı. "Bugün olanı gördün değil mi? Jeongin'in sana nasıl baktığını.. Aynı şekilde seni ne zaman başkalarıyla yakın görse, bu başkası ben bile olsam bu şekilde tepki verdiğini fark etmişsindir sanırım."

Ne demek istediğini anlamamıştım ama evet bunu biliyordum. Jeongin ne zaman beni başkalarıyla görse bunu yapıyordu. Üzülüyordu.. Kafamı "evet" anlamında salladığımda devam etti.

"Bence Jeongin.. senden.." Kaşlarımı çattım bu cümlenin devamı..."Hoşlanıyor" Evet, hyung gerçekten bunu söylemişti. Sinirli bir şekilde gülmeye başladım.

"Hyung! Ne saçmalıyorsun? Jeongin erkeklerden hoşlanıyor ve bu kişi ben miyim? Buna inanamam. İkimiz de birbirimizi seviyoruz evet ama o benim sadece.. kardeşim." Kardeşim..? Gerçekten mi Hyunjin? Bunu cidden inanarak mı söyledin?

"Hyunjin.. Bunu senin de anladığını biliyorum. Bence sen sadece kabul etmiyorsun. Çünkü ben oldukça eminim." Olabilir miydi..? Cidden, Jeongin benden hoşlanıyor olabilir miydi? Hayır,hayır... Peki ya öyleyse..

"N-ne yapmalıyım?" Hyung birkaç dakika sadece düşündü.

"Konuş onunla. Konuşmadan gerçeği asla bilemezsin."

Haklıydı. Bu sadece bir varsayımdı eğer doğruluğunu merak ediyorsam.. bunu ona sormalıydım. Hayır bunu ona soracağım.

.
.
.
.
.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
never quit //hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin