08

902 152 59
                                    

Changbin hyungla birlikte içeri geçtiğimizde Jeongin de odaya gelmiş oturuyordu. Onlara doğru ilerlediğimizde Jeongin gülümseyip gözleriyle boş olan yanına baktı, oturmamı istermiş gibi. Dudağımın kenarını hafifçe kıvırıp onun yanına gitmektense Chan hyung'un yanına oturdum. Jeongin'in bana garip bir şekilde baktığına emindim ama kafamı çevirip ona bakmaya korkuyordum.

Minho hyung'un acıktığını söyleyip yemek sipraiş etmesinin üzerinden 3 saat geçmişti. Akşama doğru hepimiz sıkılmıştık yapacak bir şeyler istiyorduk. Felix oyun oynamayı önerince hepimiz dikkatle onu dinlemeye başladık.

"Hepimiz iki kişilik gruplar oluşturalım ve hareketlerle birbirimize dizi veya film anlatmaya çalışalım." Kulağa eğlenceli gibi gelmişti. Tüm üyeler de kabul edince kura çekip grupları belirleyecektik.

"Jisung ve..Le Know!"
"Felix..Changbin"
"I.N.." İçimden 'lütfen ben olmayayım' diye geçirdiğim için birkaç saniye kendimden nefret ettim.
"Hyunjin"

Kafamı Changbin hyunga çevirip kaşlarımı çattığımda omuzlarını silkti. Yapacak bir şey yok dermiş gibi.Jeongin yanıma geldiği sırada ayağa fırladım.

"B-ben.. kendimi iyi hissetmiyorum." Gözlerimi Jeongin gözlerine bakmamaya zorluyordum.
"Uyuyacağım, siz oynayın.." Hızlı adımlarla uyumak için odaya girdim. Birkaç dakika sonra kapının hafifçe açılma sesi kulağıma geldi, yatakta ağırlık hissettiğimde hafifçe kafamı çevirdim. Oydu... Jeongin.

"Hyung.. iyi misin? Bugün bir tuhaftın." Ya doğru değilse? Bunu neden yapıyordum? Ona sormam lazımdı, sormam ve öğrenmem lazımdı.

"Aslında.." Hayır.. Ne diyebilirdim ki? 'Jeongin sen benden mi hoşlanıyorsun?' kesinlikle çok saçma. Bunu ona soramam."Sadece uykum var.. Çıkarken kapıyı kapatır mısın?" Birkaç saniye sonra eski halime geri dönüp yorganı üzerime çektim.

Kalbini kırdığıma emindim ama bunu ona soramazdım. Bu bir yanlış anlaşılma olmalıydı. Yarın olacaktı ve her şey her zamanki haline dönecekti. Yani..umarım.

Uyandığımda karşılaştığım ilk manzara.. Jeongindi. Gece yanıma gelip yatmış olmalıydı. Gözlerimi kırpıştırıp doğrulacakken biraz daha böyle kalmam gerekiyor gibi hissettim. Sanki şimdi Jeongin'e bakmazsam bir daha bakamayacakmışım gibi onu izlemek istiyordum. Yatağa tekrardan uzandım. Kollarımı başımın altına koyup Jeongin'e doğru döndüm onu izlemeye başladım...

Uyumuşum. Jeongin'i izlerken tekrar uyumuşum. Bu sefer uyandığımda Jeongin dahil odada kimse yoktu. Kalktım saçlarımı ve kıyafetlerimi düzeltip içeriye geçtim. Herkes mutfakta bir şeyler hazırlıyorlardı. Yavaşça yanlarına yürüyüp Seungmin'in beline sarıldım.

"Ne yapıyorsunuz?"

"Kahvaltı hazırlıyoruz. Sen kendini iyi hissetmediğin için seni uyandırmadık." Gülümsedim, sessizce teşekkür ettim, sandalyeye oturup onları izlemeye başladım. Gözüm Jeongin'e kaydığında bana baktığını gördüm. Gözümü hızla çekip yerimden kalktım. Vücudumu esneterek koltuğa oturdum ve televizyon izlemeye başladım.

"Hyung!" Jeongin'in bana seslenmesiyle masaya gidip yanlarına oturdum. Kahvaltı boyunca yemeği eşeleyip durdum. Keyfim yoktu. Çünkü dün dediğim gibi olmamıştı, hiçbir şey eskisi gibi değildi.. Hala emin olamıyordum. Doğru muydu, değil miydi bilmiyordum ve bu beni mahvediyordu. Kahvaltımı bitirip masadan kalktım.

Gün boyu ruh halim çok kötüyüdü. Somurtarak etrafta geziniyordum. Sanırım herkes bende garip bir şeyler olduğunun farkındaydı. Changin hyung sonunda benimle konuşmak istediğini söyleyip yanıma geldi.

"Hyunjin. Ne yapıyorsun? Bu ikinize de zarar verir. Sana onunla konuş dedim sen ise onu kendinden uzaklaştırıyorsun."

"Hyung.." Tamam. Karar vermiştim bu akşam Jeonginle konuşacaktım. Hatta akşamı beklememe gerek yoktu. Şimdi..şimdi konuşmalıydım.

"Haklısın." diyip kalktım. Odaya girip Jeongin'in kulağına doğru eğildim.

"Konuşalım mı?" Jeongin kaşlarını çatıp yüzüme bakarken kafasını salladı. Kolundan tutup lavaboya götürdüm. Kapıyı kilitleyip yavaşça ona doğru döndüm.

Jeongin şaşırmış ve meraklı gözlerle bana bakıyordu. Sertçe yutkundum. Buraya kadar gelmiştim bunu yapmam,ona söylemem gerekiyordu. Ona doğru bir adım attım.

"Bana dürüst olmanı istiyorum."

"H-Hyung.."

"Changbin hyungla birlikte olduğum her zaman..hayır, hayır herhangi biriyle birlikte olduğum zaman kötü hissediyor musun?" yutkundu, cevabı biliyor ama söylemek istemiyor gibiydi..

"E-... Evet." Bu sefer gözlerini benden kaçıran taraf oydu.

"Jeongin.. Sen.."

Gözlerini benimkilerle birleştirdi. Bana doğru bir adım attığında aramızda tek nefeslik bir mesafe kalmıştı.

"Sen..Benden.." duraksadığımda o konuşmaya başladı.

"Ben..Senden.." Ve işte o an.. Her şeyin koptuğu o an.. Hareket edemeden, hiçbir şey yapamadan öylece kendimi bıraktığım o an.. Jeongin aramızdaki mesafeyi kapattı...

.
.
.
.
.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

never quit //hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin