Sabah erken saatlerde uyanmıştım.Aslında uyuyamadım ki uyuyayım.Sabaha kadar karnım heyecandan ağrıdı durdu.Neden heyecanlandım bilmiyorum ama heyecanlandım işte.
Zehra abla hala uyuyordu.Aslında uyumamamın bir sebebi de Zehra ablanın uykusu ağırlaştığı zaman çok horluyordu.
Ee bende kulağımı tıkaya tıkaya uyumaya çalıştım.Haliylede uyuyamadım.Aklıma dün olanlar gelince biranda yüzüm sıcaklaştı böyle ateş sardı bedenimi.Neden heyecanlandım da ben şimdi.
"Uyandın mı kızım sen ?" Zehra ablanın sesiyle düşüncelerimden uzaklaşıp hafifce gülümsedim.
"Evet Ablam uyandım."
"E kızım beni niye uyandırmadın birşeye ihtiyacın var mı?"
"Abla bende yeni kalktım zaten birşeye ihtiyacım yok tek isteğim biran önce burdan çıkmak.""İnşallah kızım kısa zamanda çıkarız."
"İnşallah ablam inşallah."Biryanımda gitmek istemiyordu nedense Emir burda diyemiydi.Yok hayır saçmalık kendine gel kızım daha dün tanıştığın adamla ilgili ne biçim düşünüyorsun.
Tövbeğ"Abla kolidorda biraz yürüyeceğim ben."
"Kızım kalkma yerinden daha yeni tedaviye başladık çok yorgun düştün.Sabah sabah bu neyin enerjisi dinlen."
"Abla ya bırakta biraz yürüyeyim.Hem bak dediğin gibi tedaviye yeni başladık ileride ayağı kalkacak gücüm bile olmayacak şimdilik biraz yürüyeyim."
Biraz düşündükten sonra oflayarak.
"Nazlı kolidordan uzaklaşmıyorsun yarım saat sonra geri geliyorsun.""Tamam ablam."dedim sırıtarak kalktım kolidora doğru yöneldim.
Koridora çıkmamın tek nedenide aslında yürümek değildi.Kim bilir dünki gibi bu koridorda Emirle karşılaşırdım.Umarım...
Kolidorda iki üç tur attım sırf gelir diye yok gelmedi oflayarak bekleme yerinin birine oturup ellerimi dizlerime başımıda elimin içine koyarak ayaklarımla ritim tuturmaya başladım.
"Tuaf değil mi kafan titreşime alınmış telefon gibi titriyor."
Güzel gülmekli bir ses.Bu ses Emir'indi.Sonunda be koçum kaç saatir burda senin yolunu gözlerim be.
Tamam abarttım Sadece 10 dakikadır burdayım."Aa sen burdamıydın hiç karşılaşacağımızı tahmin etmedim!"
Şaşırmış taklidi yapmaya çalışıyordum artık ne kadar yediysen Koçum.
Güzel yalan değil mi sırf denk gelelim diye koridorda dört dönen ben değilim sankiii haa!?"Ya ne demessin bende hiç düşünmedim karşılaşacağımızı."Alayla gülüyordu.Anlamıştı kıvırdığımı.Eee normal anlaması mal gibi heyecanlanırsam olacağı bu.
"Hı-hı."diye utançla kafamı öne eğdim.
Bu tavırlar bana çok yabancıydı hiç böyle utanıp yüzüm kızardığını hatırlamıyordum.Bu benim büyük insanlık için küçüktü.Tamam Nazlı felsefe yapmayı bırak zaten rezil oldun.
"Hanımefendi biliyorum ki sizi dışarıda yemeğe davet edemeyecek kadar hastayım....bunun için benimle hastane kantininde bir çay içer misiniz?"yüzünde yarım kalmış bir tebessüm vardı.Gözlerinin içi ışıl ışıldı.Bu bile kalbimi hızlandırmıştı o küçük tebessüm...
İçten bir şekilde gülümsedim.
"Ismarlarsan içeriz beyfendi."dedim gülerek.Yapabileceğim birşey yoktu ne kadarda içime kapanık bir hayat yaşasam da içimde deli dolu olan bir çocuk vardı.
Sırıtarak elini bana uzattı.
Elini tutup ayağa kalktım.Zehra ablaya haber vermem gerekiyordu ama şuan hiç odaya geri dönemezdim ,zaten dönsem bile beni bırakmazdı.Hastane kolidorundaki asansörün önünde durduğumda,Emir'in hala yürüdüğünü fark ettim.Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Nereye?"
Arkasına baktı.Gözlerim gözlerine dikilmişti.
"Ee nereden bileceğiz Yarın ayağa kalkacağımızı. Bu yüzden yürüyerek ineceğim ,sende kibar bir hanımefendi olarak benimle geliceksin."dedi sırıtarak.
Haklıydı nerede bilicektik Yarın ayağa kalka bileceğimizi.Hiç düşünmeden yanında bitmiştim.Sanki yarış yapıyorduk merdivenleri hızlı inmeye başladık birbirimize bakıp bakıp dahada hızlandık.Hızı alamıyordum merdivenin son basamağına geldiğimde zıplayarak aşağı indim.
Kendimi tutamayarak heyecanla yerimde zıpladım.
"Ben kazandım!"
Nefes nefese bana bakıyordu Emir gülerek.Bense hala yerimde durmadan zıplıyordum.
"Yarış mı yapıyorduk?"dedi gülerekten.
"Yapmıyormuyduk?"dedim hala zıplıyorum!
"Kızım dursana bir yere bas ayağını şimdi düşeceksin."
"Yoo böyle iyiyim ben."
"Demek öyle ha?"dedi bir ima vardı.kaşlarımı çattım biran beni tutacağını sanmıştım.
Beni şaşırtarak benim gibi zıplamaya başladı.Biran durup Emir'e gözlerimi açarak baktım."Napıyorsun öyle?"dedim gülerek.
"Sen zıplarken sevimli duruyordun bende duruyormuyum."dedi alayla.
Sesli bir şekilde güldüm.
"Üzgünüm Emir ama şuan sevimli değilde deli gibi gözüküyorsun."
Sırıtarak durdu elini ensesine attı.
"Yapma ya."dedi alayla.
Tam bir çocuktuk şuanda.
"Ee daha ne kadar burada dikileceğiz bana çay ısmarlayacaktın?"dedim keyifle.
"Hiçte unutmaz....Biraz beleşcimiyiz ne?"dedi pürüzsüz bir sesle.
"Aa hiç öyle biri gibi mi duruyorum?"
"Yaa nedemessin."dedi gülerek.
"Hadi o zaman sana bir çay ısmarlayalım."
Gülerek kantinin olduğu yere geldik.
Ben masaya oturup Emir 'in çay almaya gidişini izledim.
Ne kadarda çabuk samimi olmuştuk öyle.Tamam içli dışlı olmadık ama yeni tanıştığımız halde rahatça konuşuyoruz.Bu iyi mi?iyidir iyi akışına bırakmak lazım.
Bide çok yakışıklı bu yaaa.
İki çift yeşil göz tam gözlerime baktı biranda.kantin sırasında dönüp bana bakmıştı ve beni ona bakarken yakalamıştı.Tekrardan rezil olmanın utancıyla kafamı öne eğdim masanın yüzeyine bakmaya başladım.Hiç aklımdan çıkmayan hastalığım onunlayken aklımın ucuna bile gelmemişti.Çünkü beynim onunla dolmuştu ve o hastalığımı düşünecek yer bırakmamıştı.Ama neden ?Neden onu düşünüyordum?Saçma daha ne kadar oldu onu tanıyalı saçma saçma şeyler düşünmeyi kesmelisin Nazlı.
Ve kesmedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Umutsuz Gece
General FictionKanser bir kız.Hayatını hiç sağlıklı yaşayayamayan bir beden. Umutsuzlukla dolu bir hikaye. ~ Onun gibi olan bir beden daha sonra. O bu hikayeye umut verdi. Ikisininde bedeni hastaydı belki ama ruhları tertemizdi, tek bir kusur bulamazdınız arasanız...