S-Bölüm 8

140 10 0
                                    

  Burak

Ada'yı kafeye bırakıp hastaneye anneannemin yanına dönüyordum. Aklım o kadar çok şeyle doluydu ki... Arif ağabeyin halletmesi gereken işler vardı, o yüzden cadıya eşlik etmek de  bana kalmıştı. Aslında hastanede biraz daha kalabilirdik  ama Kuzey'in geleceğini öğrendiğinde bir an önce gitmek istemişti. Ona kızamazdım. İzmir'de olanlardan sonra Kuzey'in varlığına katlanmakta ben de zorluk çekiyordum! Hatta onu dünya üzerinden sileceğime yemin edebilecek kadar sinirliyim!!! Üstelik onu hastaneden de kovdum ama anneannem tarafından yüksek sesle azarlanınca elim kolum bağlandı. Şeker prensesime hayır diyebilme lüksüm yok!!! Ada'nın en ince detaylarına kadar her şeyi anneanneme anlattığını biliyordum. Kuzey'in Selin'e olan hislerini bilmesine rağmen, 'eskiden olan hislerini' diyen iç sesimi duymazdan geldim, beni ve Ada'yı dinlemek yerine Kuzey'i karşısına alıp konuşmuştu. Sonuç, Kuzey'e de ikinci bir şans vermemiz gerektiği şeklinde çıkmıştı. Ah!!! Anneanneme nasıl karşı çıkabilirdim ki? Hele o, bu durumdayken!

Ege ile konuşmuştum dönüş yolunda. Güzel gözlümü de görmek istemiş Şeker prensesim! Ne konuştuklarını bilmiyorum ama Selin'i görme fikri ayaklarımı yerden kesti. Bu pazar sınava girecek olmamızdan dolayı zaten gergindim. Bir yandan da anneannemin hepimiz ile tek tek konuşmalar yapıyor olmasından tedirgin oluyordum. Bir veda gibi... Hemen bu düşünceyi zihnimden attım ve koşar adımlarla hastaneye döndüm.
Kapıyı araladığımda yan yanalardı. Gözlerindeki ifadeden ve beden dillerinden duygusallaştıkları belli oluyordu ama ikisi de ne konuştuklarına dair bana renk vermediler. O akşam Selin'i eve bıraktık Ege ile beraber.

Son birkaç gün anneannemin kontrollerinin yapılarak hastaneden taburcu olması, Ege'nin tepemde zebellah gibi dikilip deneme çözdürmesi ve güzel gözlüm ile ilgili hayaller kurarak geçti. Yaklaşık dört yıldır bu sınava hazırlanıyordum. Defalarca kafamda yaşamıştım ama yine de beni strese sokuyordu. Kendi kendime anneme verdiğim bir sözdü bu, benim için. Annem babamla evlendiğinde yaşadıkları ekonomik zorluklar nedeni ile, tabii bu zorlukların çoğunu dedem olan o herifin oluşturduğunu söylemeye gerek yok, eğitimine ara vermek zorunda kalmış. "Bundan hiç gocunmazdı ama okulu bitirip avukat çıkamamış olmak içini sızlatırdı, tabii bunları babana asla belli etmedi" diyor Arif ağabey. Bunu öğrendiğim gün hedefimi belirlemiştim. Hukuk okuyarak annemi onurlandıracaktım. Artık bir motivasyonum daha vardı. Metin Şanlı'ya kendimi ve neler yapacağımı gösterecektim.

Şeker prensesim heyecanlanıyor diye sınav yerine Arif ağabey ve Ada ile gitmeme karar verildi. Aslında ben yalnız gitme taraftarıydım ama beni bırakmayacaklarını da biliyordum. Ege hem Selin'in yanında olması gerektiğini düşündüğünden (çünkü babasına güvenmiyorduk, sınav öncesinde söylemleri ile onu her şekilde yıpratabilirdi) hem de Ada'yı huzursuz etme ihtimalinden dolayı bizimle gelmeyeceğini söylemişti. Ben de hala Ege'ye kızgındım ama Alaçatı'da olanları düşününce ondan başka kime bu kadar güvenirdim bilmiyordum.

"Burak, evladım çık artık o odadan! Bak Ada gelmiş bizi görmeye..." Anneannemin sesi ile önümde açık duran notlarımı kapattım ve derin bir nefes aldım. Dört koca yıldır planladığım, uğraştığım her şey bu sınav içindi. Allah utandırmasın inşallah... Salona doğru yürürken olduğum yerde durdum.

"Şeker teyze seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun ama inan onunla konuşacak gücüm yok! Şimdi olmaz! Lütfen ısrar etme!" Ada'nın yüksek tonda gelen sesine kulak kabarttım. Anneannem onu kim ile ilgili sıkıştırıyordu acaba? Ege mi yoksa Kuzey mi? Şeker prensesimden ve güçlü arabuluculuk sezgilerinden bahsediyorsak her şey olabilirdi. Şeker hanım asla karışmadan duramazdı. Bu da anneannemin zaafıydı işte...

"Yavrum ben sizin iyiliğiniz için söylüyorum. İkiniz de birbirinizi seviyorsunuz, her şey birer yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor..." Kararlılık ile anneannemin sözünü kesmişti Ada.

SELİN IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin