bu hafta iki bölüm eklediğim kayıtlara geçsin lütfen...
selam ve dua ile ...
keyifli okumalar...
**
İçeri önce polisler ardından sağlık görevlileri girmişti. Pelin'i bir sedyeye yatırıp evin dışında bekleyen ambulansa doğru taşımaya başladılar. Ömer bilinçsizce sedyede yatan kızın peşinden gitmeye başlamıştı. Arada polislere ya da sağlık görevlilerine çarpıyordu. İnsanlar onun dokunuşuna aldırmayacak kadar Pelin'e yoğunlaşmıştı. Hafif sendelediğinin farkındaydı ama bunun heyecandan olduğunu düşünmüş ve önemsememişti.
Pelin gözlerini açmaya çalışıyor ama bir türlü başaramıyordu. Etrafında uğultulu sesler kulaklarına doluşuyor ve huysuz bir kedi gibi beynini tırmalıyordu. Bir aksiyon filminden kopup gelmiş tozlu, dumanlı, telaşesi yüksek bir sahnede olduğunu düşündü. Bu bir rüya olmalıydı. Gözünü yarı yarıya açtığında gördüğü bir sağlık görevlisi olmuştu. Etrafta koşuşturanlar, bağıranlar, kendisini teselli etmeye çalışan bir kaç görevli vardı. Burası neresiydi?
Ambulansın plastikle karışık ilaç kokusu genzini yakıyordu. Ona bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı ama Pelin anlamıyordu. Dışarıda gece karanlığı vardı. Arabaların ışıkları sarı ve kırmızı ışıklar yayıyor ve etrafı biraz ürkütücü bir şekilde aydınlatıyordu. Bir köy evinin önünde olduğunu fark ettiğinde anıları yavaş yavaş aklına doluşmaya başladı. Arabadan iniyordu, markete gitmek için çıkmıştı evden. Arabadan inerken sırtına bir şeyin değdiğini hissetmişti. Arkasını dönecekken bir anda yüzüne bir bez parçası bastırıldığını görmüştü. Nefessiz kalmıştı. Nefessiz...
Pelin sedyede çırpınmaya başlamıştı. Yarı yarıya açılan ve anlamsızca etrafına bakan gözleri geriye doğru kaymıştı. Ömer kalbinin hızla çarptığını fark etti. O kadar hızlı çarpıyordu ki eğer Pelin'e bir şey olursa önce kendi kalbinin duracağını düşündü.
Sağlık görevlileri Pelin'e oksijen maskesi taktı ve sakinleştirici bir iğne yaptı. Bu sırada bir görevli Ömer'e döndü.
"Bayım bacağınız kanıyor."
Ömer şaşkınca bacağına baktı. Pantolonu koyu kırmızı bir renge boyanmıştı. Acı hissetmiyordu. Aklı Pelin'deydi.
"O nasıl?" diye sordu eliyle sedyede uyuyan Pelin'i işaret ederek.
"İyi merak etmeyin. Sadece bir sakinleştirici verdik. Hayati bir yaralanma görünmüyor. Şimdi sizinle ilgilenelim."
Görevliler Ömer'i ambulansın içine aldılar. Pelin sedyede uyuyordu. Ömer'in bacağındaki kumaş parçasını kesen görevliler önce yarayı temizleyip kontrol ettiler. Kurşun sıyırmıştı fakat derin bir yara bırakmıştı gerisinde.
Ambulans hastane yolunca acı sirenler çalarak ilerlerken Pelin sedyede uyuyor görevliler Ömer'in yarası ile ilgileniyordu.
Pelin gözünü açtığında vücudunu uyuşmuş hissediyordu. İlk gördüğü bir hastane odasında olduğuydu.
"Günaydın."
Sesin geldiği göne baktığında yatağa doğru adım atan adamı gördü. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Senin ne işin..."
Pelin cümlesini tamamlayamadan kapı açıldı. Komiser Ahmet içeri girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Kabuğundan Masallar
RomancePortakal Kabuğundan MASAL olur mu? Ben yazarsam olur :) Portakal Kokulu Kız'ın arkadaşı Pelin ve tuzlu deniz kokulu adamın arkadaşı ağır adam Ömer'in hikayesi... Her ihtimale karşı Portakal Kokulu Kız hikayemizi de okumanızı tavsiye ederim ta...