Yoongi'nin Anlatımı:
İnsanı en çok ne korkuturdu ki bu hayatta? Sevdiklerini kaybetmek mi, yoksa büyük bir bilinmezliğin içinde hapsolmak mı? Canın yanacak korkusu mu, yoksa sevdiğinin, diğer yarının canının yanacağı korkusu mu?
Kafamdaki bu sorular birbirine karışmış bir halde yolculuğuma eşlik ediyordu. Her adımım daha da uzuyordu sanki, uzadıkça uzuyordu bu yol, sanki hiç bitmeyecekti.
Her adımımda sana daha da yaklaşıyor muyum acaba sevgilim, yoksa tam tersi aramıza uçurumlar mı sokuyorum?
Kaç gün geçmişti? Hastanelerde sürünen bedenim sizi çok fazla korkutuyor muydu? Ben sanırım kendim için korkmayı çoktan geçmiştim korktuğum kişi yalnızca sensin can sızım.
Senin olmadığın bir dünyaya geri dönmek benim için zulüm olurdu. Bu işkencelere katlanmazdım dönmek için, severek terk ederdim yeterince kirlenmiş olan bu sahte dünyayı.
Ama sen varsın güneşim, sen varsın. Ben seni orada nasıl yapayalnız bırakabilirim ki? Binlerce kez ölürüm yanında olmak için, hiç sorun değil.
Ayaklarımdaki sızılar dayanılmaz hale gelse de yürüyorum senin için.
"Bu yol bitmiyor gibi. Biraz daha hızlanmamız gerekecek."
Bambam endişeli bir şekilde konuşurken benim yüzüm acıyla kasılmıştı. Hızlanmak mı? Şu anda yürüyebildiğime şükreder durumdaydım ben.
"Lütfen..." diye mırıldanmıştım kuruyan boğazım yüzünden sertçe yutkunutken "Bacaklarımı hissedemiyorum."
Jackson'ın bakışları direkt bana dönmüştü. Sızlanan bedenime bakmıştı.
"Yoongi, durum sandığından da ciddi." Demişti Bambam bana üzgünce bakarak.
"Jimin, senin başında saniyeleri sayıyor. Neredeyse 30 gün geçti orada, senin geri dönmen için 49 gün gerekliydi, yetişemeyebilirsin!"
Duyduğum rakamla kalbim sıkışırken bacaklarımdaki sızıdan yakınmam benim için bir lükstü. O kadar olmuş muydu sahiden? Koskoca 30 gün mü geçmişti şimdi?
Bir anda vücudumda gezen enerji artarken ikisinin de önüne geçerken bulmuştum kendimi. Koşacaktım, şu hayatımda hep koştuğum gibi yine dinlenmeden koşacaktım.
Önceden koşarken yanımda 6 adam daha vardı, şimdi kocaman bir boşlukla koşacaktım.
"Bak, Jimin dediğimde nasıl da hızlandı!" Jackson, eliyle telaşlı bedenimi gösterip gülümserken ben tepki bile veremeyecek kadar yorgundum.
Hızlı adımlarla ikiliyi tamamen arkamda bıraktığımda kıkırtılarını uzaktan da olsa işitebiliyordum.
Yürüdükçe soğuk bir meltem karşılıyordu bedenimizi, her adımda etraf değişiyor, farklı bir boyutta gibi hissettiriyordu. Varmamız gereken yere ulaşmış gibiydik. Etraf fazla soğuktu, her yer kar ve buzlarla kaplıydı.
Adımlarım yavaşlayınca ikili de yanıma gelmiş, Jackson'ın sağ eli omzumu bulmuştu.
"Şimdi Yoongi, yeni cehennemimize ulaştığımıza göre sana bazı açıklamalar yapmalıyım."
Jackson'ın söyleyeceklerini içimde oluşan büyük korkuyla dinlemeye başlamıştım. Her geldiğim cehennem beni daha da dehşete düşürürken dik durmak oldukça zordu.
"Aslında sana biraz iyi biraz da kötü haberlerimiz var." demişti Bambam.
"Şanslı olduğun taraf şu, bazı cehennemleri atlayarak geldik buraya çünkü senin bu cehennemlerle ilgili günahın yoktu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burn Seven Times For Love / Yoonmin (ara verildi)
FanfictionBir inanışa göre öldüğünüzde ruhunuz 7 tane cehennemde her suçu için yargılanırmış. 49 günün sonunda bu cehennemleri cezasız geçenler dünyaya tekrar dönmeye hak kazanırmış. Dünyaca ünlü grup BTS'in üyesi Min Yoongi , sevgilisini korumak için bir sa...