Bölüm 11

1.3K 163 153
                                    

Flashback:

Her yıl olduğu gibi kıştan bahara geçilen klasik bir aydı. Yavaş yavaş kiraz yaprakları caddeleri süslemeye başlamış, o çetin, zorlu kış ayı geride kalmıştı.

Mart ayı normal bir aydı çoğu insan için öyleydi, bir kişi hariç.

Park Jimin o insanların arasında değildi. Bu ay onun için nasıl normal olabilirdi ki? Sevdiği insanın, her şeyden daha çok değer verdiği kişinin doğduğu aydı bu ay. Belki Yoongi bile bu kadar değer vermiyordu bu sıradan güne ama Jimin'in içi içine sığmıyordu, sanki aylarca kutlayabilirdi bu kutlu ayı.

Tabi ki hayranlar da geri kalmamıştı, bu güzel günü kutlamak adına boy boy bilboardlar, adım başı reklamlar, toplu etkinlikler, en pahalısından hediyeler, her şey bu güzel adamın doğum günü içindi.

Park Jimin, sevgilisine bunları veremezdi ya da seni seviyorum yazılı dev afişler asamazdı etrafa. Sevgilisinin kalbini iyi bilirdi, o abartı sevmezdi inceliklerin adamıydı Min Yoongi.

Zamanla anlamıştı, onun yaptığı her işte küçük ince detaylar olurdu. Yazdığı her şarkı sözünde, konuştuğu her cümlesinde araya sıkıştırdığı minik mesajlar, çözülmesi adına sevdiklerine bıraktığı minik ip uçları...

Ve Jimin buna bayılırdı. Bu adamı yavaş yavaş çözmeye, düşüncelerini çözdükçe ona daha da bağlanmaya bayılırdı. Kırılgandı onun minik kedisi, görünenin aksine çok daha fazla duygusaldı.

Çevresine bu günü önemsiz gibi ilan etse de içten içe kutlanmasını isterdi. Her sene üyeler toplandığında yaşlı dedeler gibi bir saat ne gerek vardı diye söylenir, huysuzca mumlarını üflerdi ama günün sonunda gözlerini kısarak etrafa sunduğu o mutlu gülümseyişi her şeyi ele verirdi.

Jimin de zarif, ince bir hediye vermek istemişti sevgilisine. Maddi değil daha çok manevi değeri olan bir hediye.

● ○ ●

"Merhaba ARMY!"

Yoongi, grupça başlattıkları doğum gününde canlı yayın açma geleneğini bozmak istememişti. Bu yüzden yanında bulabildiği tek arkadaşı olan Hoseok'la sohbet havasında geçecek bir canlı yayın açma kararı almıştı.

Minik gözlerini kısıp, hızla geçen yorumları okumaya çalışırken fazlasıyla komik görünüyordu. Yıllar geçse de alışamamıştı şu yayın işine.

"Kendimi tanıtmama gerek yok sanırım. Biliyorsunuz ki bugün benim doğum günüm. İyi ki doğdum ben!"

Ellerini çırparak kendisine iyi ki doğdun şarkısı söyleyen Yoongi yüzünden Hoseok'un suratı buruşmuş, utançla ekrana dönmüştü.

"Hyung, sen ne zaman sabırlı olmayı öğreneceksin? Bırak da onu biz söyleyelim sana."

Yoongi kardeşinin sözlerini umursamayıp minik omuzlarını aşağı-yukarı oynatırken tiz olan sesine rağmen şarkısına devam etmişti.

"Bu arada merhaba ARMY!"

Hobi yayına el koymazsa ortaya çok saçma görüntüler çıkacağını bildiğinden hyungunu kenara iterek kendini tanıtma rutinini uygulamaya karar vermişti.

"I'm your hope, your my hope, I'm Jhope. Bugün bütün üyeler pratikte olduğu için bu huysuz hyungu ben çekmek zorunda kaldım, idare edeceğiz artık."

"Yalan söylüyor, yayınıma katılmak için kaç saattir yalvardığını görmeliydiniz. Hem eli boş bir şekilde gelmek ne kadar saygısızca."

Yoongi, arkadaşını baştan aşağı süzüp hiç bir hediye göremeyince bunu yayında söyleyip onu rezil etmekten geri durmamıştı.

Burn Seven Times For Love / Yoonmin  (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin