Bölüm 3

1.9K 212 205
                                    

Yazar Anlatımı:

Bu hayatta en güçlü insanların bile nefes almak için biraz zamana ihtiyacı olurdu. Birbirinden zorlu konser turları, fan meetingler ve uzun provaların sonunda şirket üyelere dinlenmeleri adına bir kaç hafta izin tanımıştı. Bütün üyeler bu izni farklı değerlendirmek istemişlerdi. Kimisi ailesinin yanına gitmeye, kimisi yurt dışında tatil yapmaya, kimisi de dostlarıyla vakit geçirmeye karar vermişti.

Herkesin aklında bir şeyler varken, tüm üyeler heyecanla valiz hazırlarken Yoongi için durum biraz farklıydı. Bu izni nasıl kullanacağı kafa karışıklığına sebep olmuştu. Ailesini seviyordu ama hala aralarında belli bir kırgınlık vardı bu yüzden eve her gidişinde oluşan soğuk hava tüylerini diken diken ediyordu.

Ayrıca diğer üyeler gibi sürekli irtibatta olduğu bir dostu da yoktu. Kendisini o kadar çok işine ve üyelere kaptırmıştı ki onlar olmayınca kimsesiz kalmış gibi hissetmesine engel olamamıştı. Bu his çok garipti sanki bir organı eksikmiş, gözleri kör olmuş, kulakları artık duymaz olmuş gibi hissetmekten kendini alıkoyamıyordu. Eksik hissettiriyordu. Onlar Yoongi'yi tamamlayan yapboz parçalarıydı, biri bile eksik olunca, asla tammış gibi hissettirmiyordu, yoluna kendi başına devam edebilmesi oldukça zorlaşıyordu.

Oturduğu koltuğunda, başını ellerinin arasına almış sıkıştırarak ne yapacağını düşünmeye başlamıştı. Yalnız olmaya devam ederse bu yalnızlık onu boğacak gibiydi. Bir kaç dakikanın sonunda yine de denemeye karar vermişti, belki ailesi bu sefer iyi gelirdi, belli mi olurdu?

Eline aldığı telefonuyla rehbere girmiş elleri aramaya hiç alışık olmadığı ismi tıklamıştı. Herkes ailesinin numarasını en rahatça ararken Yoongi çekinmeden edemiyordu, her çalış sesinde kalbi zorlanıyor, elleri istemsizce titremeye başlıyordu.

Heyecanlı bedeni sonunda açılan aramayla koltuktan kalkmış adeta hazır ola geçmişti. "Alo, anne nasılsın?" Odada kendi çapında sağa sola dönerken ne yaptığının bile farkında değildi, muhtemelen korkusunu bu şekilde yenmeye çalışıyordu.

"Ben de iyiyim, şey ödül törenini izlediniz mi?" Yoongi böyleydi işte, en basit soruyu bile ailesine çekinerek sormak zorundaydı, diğer üyeler gibi ailesi sürekli aramazdı, konserlerine gelmezdi çünkü gururları ağır basardı, hala çocuklarının onlara inat evi terk etmesini hazmedememiş, bu yüzden de oğullarına kendi çaplarında ceza çektiriyorlardı.

"Babam peki o da izledi mi? Anlıyorum... Zaten izlemesini beklemiyordum." Anında hayal kırıklığı bedenini sarmış, yorgun adamın omuzlarının daha da düşmesine sebep olmuştu. Halbuki biraz olsun destek olsalardı, biraz olsun oğullarının elinden tutsalardı Yoongi şimdi bu kadar yükün arasında ezilmeyecekti, savaşmak için bir nebze olsun gücü olacaktı.

"Yok canım, tabi ki kırılmadım, törenleri sevmediğini biliyorum." Odasında attığı heyecanlı adımlar yavaşlamış, en sonunda tekrardan koltuğunda bulmuştu kendini. Ne bekliyordu ki zaten, diğerlerinin ailesi gibi kocaman bir kucaklama mı, ya da ebevenlerinin inadını bir kenara atıp bizim hatamızdı demesini mi? Demezlerdi, hiç bir büyük, o kocaman egosunu kenara atıp kendinden küçük birinden özür dilemezdi.

"Yok anne, ben gelemiyorum bu sefer." İzin günlerini bilen annesi gelip gelmeyeceğini sormuştu, ilk başta gelmeyi düşünen Yoongi şimdi vazgeçmiş, yalnız olmaya karar vermişti. İnsanlar yalnızlığa bayıldığını zannetseler de aslında Yoongi yalnızlığı sevmezdi sadece çevresi tarafından yalnızlaştırılmıştı.

Annesi nedenini anlamadan neden gelemeyeceğini sorunca yine işlerinin ardına sığınmıştı. "Şey... Stüdyomda tamamlamam gereken işler var o yüzden. Peki, peki sonra görüşürüz." Heyecanla açılan arama hayal kırıklıklarıyla kapanınca odayı uzun bir sessizlik kaplamıştı.

Burn Seven Times For Love / Yoonmin  (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin