Bölüm 4

2.2K 208 485
                                    

Yoongi'nin Anlatımı:

Bizi biz yapan şey nedir, bunu hiç düşündünüz mü? İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik nedir, diğerlerinden farkımız nedir? Bu sorulara cevap aramaktan hiç bıkmamıştım. Zekamız mıdır acaba, diye düşündüm bir süreliğine ama anında vazgeçtim. Sanmam, öyle zeki hayvanlar gördüm ki insanlarla yarışabilen, farkımız zekamız olamaz. Pekii, neydi o zaman, duygularımız mı?

Duygular...

Belki de duygu doğru kelimedir. Bir insanın duyguları ona her şeyi yaptırabilecek güçtedir. Buna binlerce örnek verilebilir, en basitinden sevgi mesela, bu duygu öyle güçlü ve yoğun bir duygudur ki insanlar bu duygu üzerine sayısız şiirler, kitaplar, sanat eserleri ortaya çıkarmışlar. Hisleri dolup taşmış, sanat olmuş. Bir insana karşı, bir nesneye karşı ya da Tanrıya karşı olan bu sevgiyi dört bir yana duyurmak isterken oluşmuş sanat denilen şey.

Benim için de aynı şey geçerliydi, şimdi şarkı sözlerim bu denli beğeniliyorsa, bestelediğim melodiler kulaktan kulağa geziniyorsa bunun tek sebebi bitmek bilmeyen ve kalbimden taşmak üzere olan aşkımdı. Durduramıyordum onu, zaten herkesten saklamak bu kadar zorken aşkımı tek bir yere, kalbime saklamak çok zordu, bir yerden çıkıp yolunu buluyordu bir şekilde. Belki birinin telefonunda, belki bir filmin altyapısında çalıyordu benim aşkım. Min Yoongi'nin sevgisi milyonların kulaklarında çınlıyordu.

Bana göre insan denilen varlık sayısız duygunun karışımıyla ortaya çıkmıştı. Farkımız da buydu zaten, hayvanlarda da duygular vardı ama bizim içimizdekilerle yarışamazdı. Ben bir hayvanın nefret beslediğini hiç görmemiştim, onlardaki tek duygu sevgi ve bağlılıktan ibaretken bizde her duygunun bir de zıttı vardı.

Sevginin yanında nefret de kenarda beklerdi, insanlar genelde önceden aşırı değer verip de canını yakan kişilerden nefret ederler bu yüzden sevgi ve nefretin arasında çok ince bir çizgi olduğunu söylerler. Minnet duygusunun yanı başındaysa sadakatsizlik beklerdi, size ilk sadakatsizliği yapan kişi genelde yanınıza aldığınız ve yardım ettiğiniz kişilerden oluşurdu, demek ki minnet duygusunun sadakatsizliğe dönüşmesi de çok zor değildi.

Umudun yanında da karamsarlık beklerdi. Beklerdi çünkü umudu çok olan bir insanın istekleri gerçekleşmediği anda dünyanın en karamsar insanına dönüşebilirdi. Umutlarına küserdi çünkü, kandırılmış hissederdi. İnsan bu zıt duyguların harmanıyla oluşurdu işte. Bu duygular insanı her yere götürebilir. Sevginin aşırısı canından çok sevdiğin o kişiye zarar verebilir, hırsın fazlası seni yükseldiğin yerden bir anda en dibe vurabilir, kıskançlığın fazlasıysa kardeşine bile seni düşman edebilir.

Ne demişler; İnsan duygularını kontrol edebildiği sürece insandır.

Duyguların en yoğununu biz idoller yaşıyorduk. Sevginin en güçlü halini, nefretin en güçlü halini, her duygunun bir kaç doz daha fazlasını yaşıyorduk biz.

Ama işin garibi ne biliyor musunuz? Bir sevgi sözcüğü kalbimizi ne kadar hızlandırırsa hızlandırsın çok çabuk unutulabilirken, söylenilen bir nefret cümlesi ne kadar zaman geçerse geçsin asla unutulmuyordu.

Saf nefret bambaşka bir şeydi, bana göre nefretin bir sebebi olmalıydı. Bir insan sizin göz zevkinize uymuyorsa, hareketleri hoşunuza gitmiyorsa ya da seçimleri size uygun gelmiyorsa tek yapmanız gereken o insanla iletişiminizi kesmekten ibaret olmalıydı. Neden? Bu nefret, bu ağır sözler nedendi? Biz hayallerimizi gerçekleştirmekten ve bunu gerçekleştirirken ölene kadar çalışmaktan başka hiç bir şey yapmamıştık, bu nefretin sebebi neydi o zaman? Hayatım boyunca bunun sebebini düşünüp durmuştum. Bir insan ortada iyi bir neden olmadıkça neden birisinden bu denli nefret ederdi?

Burn Seven Times For Love / Yoonmin  (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin