Bölüm 2 - Taht Odasının Kubbesi Altında -

737 152 75
                                    

Eğer Prens Raedan gece vakti, muhafızlar tarafından bulunsaydı imparator olanları örtbas edebilirdi. Eğer Prens Raedan şehrin agorasında değil, sarayda ya da sarayı kuşatan Yuriya Bahçeleri'nde bulunsaydı, birkaç kişi dışında kimse bu olayı bilmezdi.

Lakin Prens Raedan güneş doğduktan kısa bir sonra, gündelik işlerini görmek için evlerinden çıkmış halk tarafından bulunmuş, muhafızlara haber verilmiş, muhafızların gelmesi beklenirken baygın bedeni meraklı gözler tarafından kuşatılmıştı.

Dedikoduların önünün kesilmesi imkansızdı. İmparatorun tüm kudreti bile buna yetmezdi.

Theomund Aeitus tüm öfkesiyle başkent Isarnstat'ı yıksa bile bu rezaleti örtemezdi. İnsanların genel kanısı prensin sarhoş olduğu, tavernada geçen felekten bir geceden sonra dayak yiyerek agorada yığıldığıydı. 

Yuriya Bahçeleri'nin girişinde tüm heybetiyle atının üzerinde, oğlunun saraya taşınmasını izleyen imparator da başta böyle düşünmüştü fakat Raedan'ı görünce fikri değişti. Oğlu dayak yemişe benzemiyordu, şarap kokmuyordu, sarhoşluktan bayılmış gibi hiç durmuyordu.

Ölü gibi, diye düşündü Theomund onu izlerken. Yaşadığına dair belirti bile yok.

"Prensi benim odama götürün," dedi imparator soğuk bir sesle. Oğlu herkesten uzakta, sarayın en kötü, en soğuk odalarından birinde kalıyordu. Orada kalmaya devam ederse daha beter hale gelmesi işten bile değildi.

Atını mahmuzlayarak Raedan'ın taşınmasını beklemeden saraya geri döndü. Çalışma odasına çıktığında General Aleksis Kalothetos onu bekliyordu.

"Bu rezaletten kimi sorumlu tutmalıyım?" dedi Theomund generaline bakarak. "Onu sen yetiştirdin."

"Bir generalin görevi orduyu yönetmek, savaşlara katılmaktır. İmparatorun kenara attığı prensleri hizaya getirmek değil."

Theomund gözlerini generale dikti. "Seni fazla mı şımarttım acaba?"

Aleksis gülümsedi. "Bana her zaman doğruları söylememi söylediniz."

Theomund elini salladı. "Çok başına buyruk. Onu hizaya getirmem ve görevlerini anlamasını sağlamam gerek."

Aleksis ağzını açacağı sırada kapı çalındı. Theomund gelenin girmesini söylediğinde içeri ter içindeki Sör Berglund girdi. Acele içinde geldiği belli oluyordu ve yüzünde kötü haberler taşıdığını belli eden bir ifade vardı.

"Majesteleri..." dedi Berglund çekinerek. "Böyle izinsiz girdiğim için özür dilerim ama..."

Adam yutkundu. Bu haberi nasıl vermesi gerektiğini bilmiyordu.

Aleksis, adama güvence vermek isteyerek baktı. "Çekinmeyin sör."

Sör Berglund derin bir nefes aldı. "Marian Ardelan kaçmış."

Theomund kaşlarını çattı. "Ne demek kaçmış? Bir meclis üyesi neden durduk yere kaçsın ki? Hem kaçtığını nereden biliyorsunuz?"

Sör Berglund gergince kıpırdandı. "Prens Raedan'ın başına gelenler sandığımızdan daha karışık olabilir majesteleri."

"Ne demek istiyorsun?"

"Marian Ardelan'ın hareketlerinden şüphelenen sadık hizmetkarlarınızdan biri haber verdi majesteleri. Isarnstat Bankası'ndaki tüm parasını çekmiş ve taşınmazlarını da bir süre önce satıp yükte hafif pahada ağır şeyler satın almış. Şehir muhafızlarının uyarısına rağmen agoraya yakın kapıdan şehri terk ederken de kimlik kontrolünden geçmemiş. Kaçmış olmasından başka bir şey gelmiyor aklımıza."

Beyaz ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin