19| Surprise chérie

1.7K 136 29
                                    

Sehun

Art arda çalan zilin sesini duymamla kendime hayran kaldığım bir hızla merdivenlerden inerek kapıya koştum. Sevgili arkadaşlarım gecenin bir vakti kapıma dayanmış Jongin'i görürlerse yirmi yıl dillerinden düşmezdim. Baek ve Chan büyük ihtimalle odalarındalardı ve hayatta kapıyı açmaya uğraşmazlardı ama Jun her an gelebilirdi. Koştuğum için nefes nefese kalmış bir halde kapıyı açtım. Kalbimin atışını kulaklarımda hissederken gülen suratıyla karşılaşınca bende gülümsememe engel olamadım. Ama sıcacık gülüşü fazla uzun sürmemiş bir anda suratında donmuştu. Bakışları üst bedenimde sabitlenince, bende kendime bakmayı anca akıl edebilmiştim. Bedenimi hemen kapının arkasına gizlerken başını eğse de güldüğünü farketmiştim. Odamda takılırken giyinik olduğum zaman pek görülmezdi ve zilin çalmasıyla üstüme bir tişört geçirmeyi bile akıl edememiştim. Bu halde kapı açmak da neyin nesiydi? Kim bilir neler geçiyordu aklından. Görünüşe göre bu halim hoşuna gitmişti. Tek kaşını kaldırmış sırıtırken bundan bunu çıkarabiliyordum sadece.

Durumuma utanmaya fırsat bulamadan farkettiğim yaklaşan ayak sesleriyle paniklemiştim. Acil durum anında mantıklı kararlar verememek en zayıf noktam olabilirdi. Çünkü Jongin'i elinden tuttuğum gibi içeri çekip banyoya sokmak hiçte akıl kârı bir iş değildi. Jongin'in şaşkın bakışları eşliğinde banyonun kapısını çektikten sonra arkamı döndüğümde Junmyeon hyungun uykulu gözleriyle karşılaştım. "Tanrı aşkına Sehun. Gecenin bu saatinde kim geldi?" saat o kadar da geç sayılmazdı aslında ama Junmyeon hyung işte. "Aaa şeyy kimsenin geldiği yok. Çöpleri atıyordum sadece." Zar zor açtığı gözleriyle bana bakarken kaşlarını çatmıştı. "Sehun, çöpleri her seferinde zorla attırıyoruz sana. Ve zilin çaldığından eminim." Alacaklı gibi çalan zili duymaması imkansızdı zaten. Ama bende bahane çoktu."Kolumu çarptım zile yanlışlıkla. Kimsenin geldiği yok yani. Hem bu saatte kim gelebilir ki. Hadi yatağın soğumadan odana dön sen" Elini dağılmış saçlarının arasına atıp karıştırırken dediklerimi kavramaya çalışıyor gibi gözüküyordu."Her zaman ki hallerim diyorsun yani. Neyse."

Omuzlarından tutup odasına doğru çevirirken arkasından ittirmeye başladım benden kısa olan bedenini. "Hadi güzellik uykuna devam et sen hyung." Uykulu olması ve ne olduğunu kavrayamaması işime gelmişti. Gözden kaybolan bedeninin arkasından odasının kapısının sesini duymamla derin bir nefes almıştım.

Koltuğun üstünde duran tişörtü üzerime geçirip banyoya adımladım.
Kapıyı açmakla açmamak arasında kalmıştım çünkü tam anlamıyla mükemmel bir karşılama yapmıştım Jongin'e. İlk defa evime geliyordu ve ben onu apar topar banyoya sokuyordum. Ama bu hale düşmemizin sebebi oydu. Gecenin bir yarısı çat kapı gelmesine rağmen durumu iyi toparlamıştım.

Bu kötü karşılamanın sorumluluğunu ona yükledikten sonra yüzüme çarpan gerçekle nefesim boğazımda kalmıştı. O buradaydı. Bir kaç ay öncesine kadar yüzünü bile bilmediğim adam şuan evimdeydi. İlk buluşmamızı bile sağ salim atlatabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Ne olduğunu bile anlayamadan bir anda karşımda belirmiş ve hayran kaldığım gülümsemesini bahsetmişti bana. Beklediğimden çok ama çok farklıydı. Çarpılmış gibi hissetmemi ona olan hayranlığıma bağlasam da görünümünün de etkileyici olduğu su götürmez bir gerçekti.

Kafasını omzuma yaslayıp dinlenirken, beni dinlemişti uzun uzun. Onun sıcaklığını yanı başımda hissederken konuşmak ne kadar zor olsa da o anı berbat etmemek için elimden geleni yapmış ve her bir kelimemi özenle seçmiştim.

Ve en önemlisi rotasız mektuplarım sonunda yolunu bulmuş, sahibine ulaşmıştı. Senelerdir bütün sevgimi dökmüştüm o mektuplara. Ne kadar iyi yazdım bende hatırlamıyorum açıkçası. Ama lisedeyken ne kadar iyi yazmış olabilirim ki. Hatırladığım şeyler yakın tarihli olanlardan ibaretti. Her ne kadar mektupların kalitesinde tereddüte düşsem de onlara değer verip okuduğu düşüncesi içten içe deli gibi mutlu ediyordu beni.

Obsessed With Kim Jongin | Sekai TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin