Günün ilk ışıklarının şehri aydınlatmaya başladığı bir ilkbahar sabahı...
Her sabah olduğu gibi dumanı üstünde tüten kahvesini hazırlayarak, pencerenin kenarındaki çalışma masasına oturdu esmer. Yoğun kahve kokusunu içine çekerek dudaklarını fincana götürdü. Bakışlarını dışarda gezdirirken yüzünde memnun bir gülümseme belirmişti. Fransa'ya kıyasla Güneş burada daha erken doğuyordu. Henüz kimsecikler gözükmüyordu ortalıkta. Oldukça erkendi ama en çok bu saatlerde bir şeyler yazmaktan zevk aldığı için erkenden uyanıyordu.
Görece aydınlığın üzerine vurduğu kağıtları toparlayarak bir araya getirdi. Taslakların üzerinde göz gezdirirken dudakları sarhoş bir yavaşlıkla yukarı kıvrıldı.
Sevgilisi aklına düşmüştü. Bir tanecik Sehun'u. Bunları okurken ki yüzünde beliren mutluluk ve gözlerine düşen yıldızlar belirdi gözünün önünde.
Muhtemelen şuan uyuyordu.
Güzelliği yetmiyormuş gibi saçları da düşmüştür şimdi yüzünün önüne diye düşündü esmer. Onu uyurken izlemeye bayılıyordu. Birlikte uyudukları gecelerde o uyuyana kadar sesini çıkarmıyor, onun uykuya daldığını anladığı anda da güzelliğini seyre dalıyordu, yüzünün her bir hattını zihnine kazımak istercesine.Uyurken bile çatılan kaşlarından ve uzun kirpiklerinin kıpraşmasından rüya gördüğünü anladığında alnına bir öpücük kondurarak sakinleştiriyordu bazı geceler. Onu izlerken ne kadar zaman geçtiğini unutuyordu bazen de. Sonunda yorulup uykuya yenik düştüğündeyse, sabah gözlerini başında cik cik öten bir civcive benzettiği sese açıyordu. Onu uyandıramamanın verdiği hayıflanmaydı bu. Ama esmerin gece boyu uykusuz kalan gözlerinin açılmaya niyeti yoktu.
Uzanarak sevgilisini de kollarının arasına çekince onunda sesi soluğu kesiliyordu başını sıcak göğse gömerken.Bu anları düşlerken gülümsemesi daha geniş bir hâl almıştı esmerin. Elindekileri kenara bırakarak birazcık hasret gidermeye karar verdi. Kitaplığa yürüyerek raftaki küçük işlemeli kutudan desteler halinde olan mektupları çıkardı. Bunları kaç defa okuduğunu bilmiyordu. Hoşuna gidiyordu satırların arasındaki sevgiyi,sevgilisinin gözünde ki değerini hissetmek. Her seferinde farklı bir şeyin farkına varıyordu sanki.
Masaya geri dönerek elindeki mektupları karıştırdı. Bunları Sehun'dan saklamak zorunda kalmıştı. Çünkü bulduğu yerde yakmak gibi planları vardı.
Ama Jongin ne olursa olsun saklayacağına dair söz vermişti kendine. Onun son bir kaç yılda yaşadığı bütün sevinçleri, üzüntüleri, hepsi buradaydı. Onun da kendisi gibi pekte iyi bir çocukluk geçirdiği söylenemezdi. Hatta kendi acılarını bile derinlere gömmeyi başarmışken
onun acılarını görmek sarsmıştı onu. Çünkü Sehun saklamasını çok iyi biliyordu. Yaşadıklarını ne kadar atlatıp yoluna devam etse de onların yüzeye çıkmamasını sağlamak zorlayıcıydı. Kalbinden geçen her şeyi döktüğü bu mektuplara bu kadar hor davranışı da bu yüzdendi. Onlardan nefret ediyordu adeta. Ya da içlerinde yazan şeylerden; geçmişinden, yaşadıklarından. Ama hiçbir zaman güler yüzünü sakınmıyordu sevgilisinden. Bu mektuplar sayesinde her şeyi bilse de konusunu hiç açmamıştı Jongin. Mutsuzluklarını günyüzüne çıkarmaktansa, yeni mutluluklarla onları defetmeye karar vermişti.Zarfın kıvrılan kısmını açarak parmakları arasına aldı mektubu.
Oyunsu bir yavaşlıkla okumaya başladı."12 Nisan 2014
Bu mektubu size yazmadan önce çok düşündüm. Bu mektubu gerçekten yazmalı mıydım? Okuduğunuza göre -ya da okuduğunuzu varsaydığım gibi- nihayet bu mektubu yazmaya karar vermişim.
Siz mükemmel bir yazar olmanın ötesinde çokta iyi bir insansınız. Diğer insanların ve benim üzerimde nasıl bir etki bıraktığınızı size birazcık anlatmak istiyorum sadece. İnsanların hayatlarına dokunmak çok zor bir şey olsa da siz bunu kitaplarınızla çok kolay bir şekilde başarabiliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed With Kim Jongin | Sekai Texting
FanfictionKitapları çok satanlar listesinden hiç düşmeyen ve yüzü kimse tarafından bilinmeyen ünlü kitap yazarı Kim Kai. Ve Sehun. Onun kitaplarına takıntılı bir edebiyat öğrencisi. Asıl bağlandığı şey kitapları mıydı? #1 - Kaihun #1 - Sekai #1 - Exo #1 - Ex...