"Ayrılıkla başım belada,
Gözlerini çevir gözlerime.
Yoksa ben,
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim."*
*Biraz evvel yağmur yağdığı için yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda. O yıldızlara basa basa yürüdü Jongin. Adımları iki katlı bir evin önünde durduğunda tekrar telefona bakarak kontrol etti. Burası olmalıydı.
Yerdeki ufak gölcüklerdeki suların üzerine sıçramasına aldırmadan koştu. Nefeslerini düzenlemeye çalışırken heyecanla bir kaç kere vurdu kapıya. Açan olmamıştı. Ve içerden gelen bir ses de duymuyordu. Geri çekilerek yukarı baktı. İkinci katın pencerelerinden birinin açık olduğunu gördüğündeyse ceketini çıkartarak verandaya attı.
Pencerelerin demirlerine tutunarak kendini yukarı çekmeye çalışmasına rağmen ıslak olduğu için kayıyorlardı.
Bu yüzden tam üst katın demirlerine ulaşmışken düşecek gibi olmuş ama zor toparlamıştı. Şuan da yaptıklarına kendisi de akıl sır erdiremiyordu ama Sehun'a ulaşma arzusu içinde sınır falan bırakmamıştı.Aralık pencereyi ittirerek kendini içeri attığında silkenerek doğruldu. Yatakta arkası dönük bir şekilde yatan bedeni gördüğünde ise büyük bir gülümseme kapladı suratını. Onu görmenin verdiği rahatlama hissiyle derin bir nefes kaçmıştı dudaklarının arasından. Üzerindeki ıslak tişörtü çıkartarak bilmediği bir yere fırlatırken yatağa doğru adımladı. Yavaşça ince bedenin arkasına kıvrılırken kolunu beline sarmıştı.
Sehun arkasındaki bedenden habersiz uyurken bir şeyler mırıldanarak belindeki kola sarıldı. Esmer gülümseyerek burnunu kıvırcık saçların arasına daldırırken kiraz çiçeklerini anımsatan kokuyu içine çekti. Çok özlemişti. Her şeyine hasret kaldığı gibi bu kokuya da hasret kalmıştı duyuları. Her bir zerresi muhtaçtı ona. Sanki bütün yaşamsal faaliyetleri ona göre şekilleniyordu. O yokken nefes aldığını bile hissedemez olmuştu. Göğsündeki ağırlık bir türlü kalkmıyordu. Şimdi onun yanındayken bütün bunlar çok uzak birer anı gibi geliyordu ona. Kokusunun öyle bir inandırıcılığı vardı ki, sözden, gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüydü. Savılıp atılamazdı bu inandırıcılık, soluduğu havanın ciğerlerine işleyişi gibi, o da içine işleyip, hepten ele geçiriyordu esmeri. O hâlâ aynı kokuyordu. Bu esmerin bütün inandıklarını doğrulamaya yeterdi. Sehun hâlâ onun Sehun'uydu. Ciğerlerine dolan hava onu dinginleştirirken dudaklarını sevgilisinin ensesine bastırıp bir öpücük kondurdu.
Hissettiği dokunuşla kıpırdanarak "J-Jongin" diye mırıldandı Sehun, uykulu olduğu için çatlayan sesiyle. Ama cevap almayı beklemediği için duyduğu sesle uykulu gözleri sonuna kadar açılmıştı. "Efendim güzelim." Hala saçlarının arasında gezen burnun sahibi boğuk bir sesle konuştuğunda bunun diğerlerinden daha gerçekçi bir rüya olduğunu düşünüyordu sadece. Sıcaklığını hissedebildiği bir rüya.
Kollarının arasında dönerek yüz yüze geldiğinde ise yüzüne vuran sıcak nefesler, karşısında ki adamın gerçekliğini yüzüne çarpmıştı.
"Sen... nasıl?"Şaşkınlıkla açılan dudaklarda gezdirdi parmağını esmer. Uzanarak bir öpücük kondurdu küçük pembeliklere. "Camdan girdim. Bana neler yaptırdığına bir bak Sehun cidden delirtiyorsun beni." Anın gerçekliğini kabullenemeyen Sehun, hâlâ aynı ifadeyle ona bakarken, esmerin aklından geçen tek şey sevgilisinin yüzünün her bir zerresini öpücükleriyle süslemekti. Önceden dudaklarını gezdirdiği her adımı tazelemek istiyordu. Dudakları ancak onun tenine değince can buluyordu. Ancak ona kavuşunca alev alev yanıyordu.
"Burada ne arıyorsun? Nereden buldun burayı?" diye sordu Sehun bakışlarını esmerin kahvelerine kitlerken. Belki de en çok onların içinde kaybolmayı özlemişti. Yakınlıkları bu özlemini kat ve kat artırarak daha çok canını yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed With Kim Jongin | Sekai Texting
FanficKitapları çok satanlar listesinden hiç düşmeyen ve yüzü kimse tarafından bilinmeyen ünlü kitap yazarı Kim Kai. Ve Sehun. Onun kitaplarına takıntılı bir edebiyat öğrencisi. Asıl bağlandığı şey kitapları mıydı? #1 - Kaihun #1 - Sekai #1 - Exo #1 - Ex...