40| Bon souvenir

694 40 6
                                    

Yatağın üzerinde uzanırken bakışlarını bilgisayarın ekranına kitlemişti Sehun. Saatlerdir uğraştığı ödevden dolayı yorulan gözlerini kapatarak sırt üstü yatağa bıraktı kendini. Yeni yatağı yumuşacıktı. Üzerinde zıplaya zıplaya seçtiğinden tam da istediği gibiydi. Kendine güzel bir yatak bulmaya çalışırken Jongin'i de yanına davet etmesine rağmen esmer gülen gözlerle onu izlemeyi tercih etmişti. Jongin'in yanlarından ayrılmayan satıcıdan dolayı böyle davrandığını düşündüğünden, çalışan kızdan almaya ufacık bir niyetinin olmadığı elektrikli süpürgeyi depodan getirmesini istemişti. Esmerin boşluğundan yararlanarak onu da yanına çekmişti. Kollarını onun etrafına dolarken Jongin'in şaşkın suratına gülümsemiş ve yüzünü sıcak boynuna gömmüştü. "Sehun yakalanacağız." Omuzlarını silkerken dudaklarını büzmüştü Sehun. "Bir şey mi yapıyoruz ki? Yatağı deniyoruz. Birlikte uyuyoruz sonuçta değil mi?"

"Öyle ama her an biri gelebilir." diye tedirginlikle fısıldamıştı esmer. Sehun kollarını daha da sıkılaştırırken birbirlerine yapışık gibi gözüküyorlardı. "Beni hiç öpmedin bugün. Öpersen bırakırım."

Esmer etrafındaki kolların izin verdiği ölçüde kafasını kaldırıp etrafa göz attığında pek de görülebilecekleri bir yerde olmadıklarını farketmişti. Gülümseyerek diğerine döndüğünde dudaklarını küçük pembeliklerin üzerine bastırmadan önce "Yaramaz civciv" diye mırıldanmıştı.

Jongin'in planladığı sadece masum bir öpücüktü ama Sehun kollarını boynuna dolayarak onu daha fazla kendine çekince teoride kalmıştı planı. Güzel dudakların tadına varırken duyduğu öksürük sesiyle eş zamanlı olarak kendini yerde bulunca ne olduğunu şaşırmıştı esmer. Sehun bir anda hareketlenip onu üzerinden itince dengesini sağlayamayıp yere düşmesi kaçınılmaz olmuştu. Çalışan kız yerdeki esmere dönerek "İyi misiniz efendim?" diye sormuştu hemen. Esmer, yüzündeki ifadeye zıt biçimde "İyiyim." diyerek geçiştirmişti.

Kız Sehun'a bir bakış atıp onun hiçbir şey olmamış gibi uzakları izlediğini gördüğünde eliyle gülümsemesini gölgelemeye çalışmıştı. Yüzünü sabit tutmaya çalışarak esmere dönmüştü tekrar. "Eşiniz bunu beğendi sanırım."

Kafasını sallayarak onaylamıştı esmer. "Şey evet. Bunu alıyoruz."

Kız gülümseyerek yanlarından ayrılmadan önce "Peki. Ödeme için bekliyorum sizi o zaman." demişti.

Sehun endişeyle ona doğru eğilirken "İyi misin gerçekten?" diye sorduğunda yavaşça ayaklanmıştı Jongin. "Değilim. Her türlü yeri boylayan ben oluyorum nasıl oluyorsa. Acıyor." diye hayıflanmıştı.

Sehun elini onun kalçasına çıkarırken hafifçe okşadığında "Çok mu acıyor" demişti dudaklarını büzerek. Jongin elini onun elinin üzerine koyarken gülümsemişti. "Sehun yatağı gerçekten burada denemek istemiyorsan çek elini."

Sehun suçluymuş gibi iki elini de havaya kaldırıp gülmemek için alt dudağını dişleri arasında ezmeye başlarken lafı değiştirmeye karar vermişti. Daha demin şahit olduğu konuşmada ilgisini çeken bir şey vardı. "Bizi evli sandı galiba." dedi bir anda. Bakışlarını diğerinin üzerinde gezdirirken nasıl bir tepki vereceğini yakalamak için dikkatle onu izliyordu.

Esmer üzerini silkelerken "Bizi o halde kim görse öyle düşünürdü." diye mırıldandığında Sehun'dan meraklı bir soru daha yükselmişti hemen; "Hmm sen niye düzeltmedin peki?" Jongin duraksayarak ona döndüğünde gülümsemişti. Kollarını beline sararken daha da yaklaşmıştı. Burnunu Sehun'un güzel kokusunu en iyi duyumsadığı yere, boynuna sürterken "Eşim olman fikri hoşuma gitti." diye fısıldamıştı.

O an boynuna değen nefes miydi içini titreten yoksa duyduğu cümle miydi karar veremedi Sehun. Duyduklarının hoşuna gittiği kesindi. Boynunu gıdıklayan sürtünmeyle gülmeye başlamıştı. Kulaklarını dolduran kahkahayla geri çekilerek sevgilisinin güzel yüzüne baktı esmer. Sehun'u gülerken görmek bambaşka bir sarhoşluğa sürüklüyordu onu. Ellerini yanaklarına koyarak sevgilisinin günaha davet eden dudaklarından bir öpücük çalmaya hazırlanıyordu ki çalışan kızın "Efendim, sizi bekliyorum" diye bağırmasıyla bıkkın bir nefes vermişti. Sehun onun bu haline daha çok gülerek küçücük bir öpücük kondurmuştu dudaklarına. "Biraz daha burada kalırsak artık bizi kovacaklar." derken koluna sarılarak onu peşinden sürüklemeye başlamıştı.

Aklına dolan anılarla kahkaha atmaya başladı Sehun. Jongin'in o anki ifadesi gerçekten de çok komikti. Sevgilisinin farklı renklerini görmeye bayılıyordu. Bazen şirin şirin hareketler sergilerken bazen de kararmış gözlerle ona bakması başını döndürüyordu.

"Vay be..."
Sehun duyduğu sesle diklendiğinde hayretle onu izleyen bir Baekhyun'la karşılaştı. "Geldiğimi farketmedin bile. Delirdin iyice galiba, niye kendi kendine gülüyorsun?"

"Kendi kendime güldüğümü kim söyledi? Aklıma bir şey gelmişti."

Baekhyun ayağıyla onu yatağın diğer kenarına ittirken rahatça yanına yayılmıştı. "Ne gibi şeyler mesela? Jongin mi? Dur bir dakika yoksa şey mi, Jongin?"

Sehun bilgisayarı kapatıp komidinin üzerine bırakırken tekrar onun yanına uzandı. "Öyleyse ne olacak?"

"Hiç... alıştık artık başka alemlerde yaşıyormuşsun gibi gülmelerine" derken daha çok yerleşircesine yerinde zıplamıştı Baekhyun. "Burada bir değişiklik var sanki?" dedi kaşları çatılırken.

Sehun bir anlığına duraksasa da neden bahsettiğini farketmişti. "Yooo ne değişikliği" diye savuşturmaya çalıştı anında. Ama Baekhyun baş aşağı yatağın kenarından sarkarken değişikliğin farkına çoktan varmıştı. Gerçi farketmese garip olurdu. En sevdiği şeylerden biri Sehun yatağında uzanırken onun üzerinde bir o yana bir bu yana yuvarlanmaktı. Tek kaşı havaya kalkarken "Sen yatağı mı değiştirdin" diye sordu merakla. Sehun gergince gülümsedi. "Evet çok eskimişti"

"Daha 2 sene olmadı onu alalı." Baekhyun sebebini çözmeye çalışıyorken iyice düşünüyor gibiydi. "Yoksa..." gözlerini kısarak ona bakmaya başladığında konunun nereye gideceğini biliyordu Sehun. Kendini ele vermemeye çalışarak yine gülmeye başladı. "Senden de bir şey saklanmıyor. Öyle dağınık yatıyorum ki Jongin'le birlikte sığmıyorduk. Durmadan onu aşağı atıp duruyordum. O yüzden değiştirmek zorunda kaldım."

Baekhyun anladığını belirten bir şekilde mırıldanırken kafasını salladı. "Geçen sabah belini tutarak geziyordu. Demek o yüzden. Aslında bir ara dönüşümlü olduğunuzu düşünmüştüm ama sonra dedim ki 'Sehun mu? Üstte mi?' yok artık"

Sehun'un kaşları çatılırken yastığını ona vurmuştu. "Neyim varmış benim?"

Baekhyun omuzlarını silkelemişti.
''Jongin a- dese eriyorsun çok konuşma bence. Hem bana niye geldiğimi unutturdun"dedi elindeki zarfı sallarken. "Davetiyeler gelmiş"

Sehun zarfı bir anda çekip alırken kaşları merakla havalanmıştı. "Bu kadar erken mi?"

"Dünyadan haberin yok, çok az kaldı farkında mısın? Ve daha hiçbir şey almadık" Çabuk bir hareketle zarfı yırttı Sehun. Bakışları davetiyenin üzerinde turlarken kafasının içinden binbir türlü düşünce geçiyordu. Yoğunluktan zamanının nasıl geçtiğini bile anlamamıştı ama gerçekten de çok az kalmıştı mezuniyet balosuna.

Baekhyun diğerinin kolunu dürterek yine ilgisini üzerine çekmişti. "Jongin de gelecek dimi?"

Kafasını sallayarak karşılık verdi Sehun. "Bilmiyorum, daha sormadım."

"Manyak mısın neyi bekliyorsun sormak için?"

"Nasıl sorayım pat diye? Hem gelir mi ki?"

"Sen kalk cehennemin dibine gidelim desen oraya da gelir Jongin."

"Gelir dimi" diyerek gülümsemiş ve kafasını utançla yastığa gömmüştü Sehun.

Baekhyun yüzünü buruştururken ayağa kalktı. "Şu hallere bak ya, utanıyorum senden. Gittim ben."

Sehun'dan ses çıkmayınca yanına doğru eğilerek "GİDİYORUM BEN" diye bağırmıştı. Sehun başını gömülü olduğu yerden kaldırırken aynı şekilde cevap vermişti ona "ANLADIM"

Baekhyun odadan çıkmadan önce ona dil çıkarmayı es geçmemişti. Sehun'un eli telefonuna giderken bakışları tek bir ismin üzerinde dolanıyordu.

*
*


Obsessed With Kim Jongin | Sekai TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin