HUZUR

149 45 39
                                    

Merhaba çiçeklerimm:)
Evet karşınızda MANOLYA'nın ilk bölümüü umarım içimdeki enerjiyi yansıtabilmişimdir. Direkt olarak olaya geçmeden önce kitabın baş kahramanı hakkında kısa bir bölüm koymak istedim. Kafanızda bir şeylerin oluşması adına. Sizi daha fazla tutmadan gidiyoruuum iyi okumalar;) 

Saat altıya geliyordu. Kuşların cıvıltısıyla uyanmıştım. Neden bu kadar erken kalktığıma dair bir fikrim yoktu. Bir an aklıma bugün anneanneme gideceğimiz gelmişti. Ama yola çıkmamıza daha neredeyse bir buçuk saatimiz vardı. Yataktan ağır hareketlerle kalktım ve panduflarımı giydim çünkü ayaklarım yaz  kış hiç ısınmazdı. Temiz hava almak ve güneşin doğuşunu seyretmek için evimizin çatı katındaki küçük odamın minnoş bolkonuna çıktım. Kollarımı iki yana açarken içimin huzurla dolduğunu hissettim. Yoldan bir araba geçiyordu ama net göremiyordum tabi ya yüzümü yıkamayı unutmuştum. Odamdaki banyoya giderek elimi yüzümü güzelce yıkadım. Daha sonra sabah kahvesi yapmak üzere mutfağa yani aşağı kata indim. Kavanozun dibinde sanki bana ayrılmış gibi tek yapımlık kahve kalmıştı. Bunun sevinciyle gülümserken babamın bana en son ki doğum günümde almış olduğu kupayı alarak kahvemi koydum ve sıcak su ekledim. Tam arkamı dönmüştüm ki annemle karşılaştım benden "hiih" sesi çıkarken annem şaşkın bir surat ifadesiyle bana bakıyordu. "Korkuttun" dedim elimi kalbime koyarak. Annem "senin burada olduğunu bilmiyordum eğer bilseydim ses çıkarırdım" dedi ve gülümseyerek saçlarımdan öptü. "Bende kendime kahve yapmak için gelmiştim" dedim. "Ayılma kahvesi sanırım" dedi tatlı bir gülümsemeyle birlikte. "Sanırım öyle " dedim ve annemin yanağına bir buse kondurduktan sonra tekrar odama çıktım. Odam bana huzur veren yerlerden bir tanesiydi. Bunu sağlayan penceremin önündeki mumlar veya yaptığım çizimlerin let ışıklarla asılı olduğu duvarlarım olabilirdi. Sonra güneşin yavaş yavaş göğe yükseliyor oluşu geldi aklıma ve balkona çıktım. Sallanan sandalyeme oturarak hem güneşi seyrediyor hemde sallanıyordum. Şu an benden keyiflisi yoktu sanırım. Balkonumu eğlenceli kılan şeylerden bir tanesiydi bu. Sonra kahvemden son kalan yudumuda içerek ayağa kalktım. Odama geçtim ve üzerimdeki geceliklerden kurtulmak istedim. Dolabımı açtım ve yolculukta rahat etmek için en sevdiğim siyah,beyaz ve gül kurusu renklerinden oluşan yanları şeritli eşofman takımımı giydim. Saçlarımı da genellikle yaptığım gibi salaş bir topuz yaptım. Doğallığı da sevdiğimden dolayı dudaklarıma kirazlı dudak kremimi sürdüm. Yüzümüde nemlendirici yüz kremiyle hafif nemlendirdikten sonra hem yolculuk hemde kahvaltıya inmek için hazırdım. Aşağı inerken valizim ve spor sırt çantamıda alarak odadan çıktım. Aşağı indiğimde mutfaktan burnuma güzel kokular geliyordu anlaşılan annem kahvaltı hazırlıklarına başlamıştı.
"Ooo Meryem Sultan yine döktürüyorsunuz" diyerek mutfağa girdim. Annem "tabiki kuzucuğum gel sende bir ucundan tut"dedi. Ben anneme yardım ederken mutfağa babam girdi. Babam da benim verdiğim tepkiyi vererek " Ooo hanımlar yine hamaratsınız maşallah"dedi annemle bana sarılırken. Hep beraber gülerken hazırlıklar bitmişti ve masaya geçtik. Ben çayları katarken annemde servis yapıyordu. Güzel bir sabah kahvaltısıda yaptığımıza göre artık yola çıkma zamanı gelmişti. Herkes valizlerini alarak arabaya geçti ve babam kalan eşyalarıda aldıktan sonra yola çıktık. Eskişehir'e bir süreliğine(babamın yıllık izni bitene kadar) veda ediyorduk. Eskişehir babamın memleketiydi ve şimdi ise Ankara'ya yani annemin memleketine gidiyorduk. Hoşçakal Eskişehir.

Eveet çiçeklerim okuduğunuza  göre konuşabiliriz. Eğer bölümü beğendiyseniz veya başka düşünceleriniz varsa yorum ve oy kısmında bekliyor olacağım. Desteklerinizi esirgemezseniz sevinirim. Bir daha ki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın kendinize iyi bakın♡♡

MANOLYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin