Sergiye girince, tek tek tüm resimleri incelemeye başladım. Her zamanki gibi..
Adımlarım bir süre sonra durdu. Yine oradaydı. Tablom..Hızla resmin yanına gittim. Bu sefer tuvalin altında imzayla karışık bir şekilde Ae Cha yazıyordu. Ve bu seferki çizimi diğerlerinden daha da güzeldi. Ayrı bir çekiciliği vardı resimim. Görevliye tabloyu alacağımı söylediğimde adam alıştığı için bir şey sormadan beni onayladı.
Sergi sahibi oldukça yaşlı olan Bay Min yanıma geldiğinde derin bir nefes aldı. "Öğrendin artık öyle değil mi?"dediğinde başımı sallamakla yetindim. "Bana olan tavırları değişti.."dedim hala resime bakarken. Bay Min elini omzuma koydu. "Sana vermem gereken bir şey var evlat"dediğinde ona baktım. "Beni takip et"dedi. Kendimj küçükken, dedemin bana hediye aldıp bahçeye sakladığı zamanlardaymış gibi hissetmiştim.
Bay Min'i takip ettiğimde küçük bir odaya girdi. Odaa bir sürü fotoğraf vardı. Bunlardan büyük olan bir tanesinde Ae Cha ile Bay Min vardı. İkiside oldukça mutlu gözüküyordu. Ben fotoğrafa dalmışken, Bay Min bana bir mektup uzattı. Elime alıp açtığımda okumaya başladım.
Jungkook'a;
Yine aynı sergi ve yine aynı yerde senin portren. Seni usanmadan, hep çizdim Jungkook. Ama bu sergide daha fazla portreni göremeyeceksin. Gidiyorum çünkü. Daha fazla çizemeyeceğim...Beni arama olur mu Jungkook? Beni unut yokmuşum gibi davran ve yaşa. Oldukça yakışıklısın birini bulman zor olmayacaktır.. Sev birini Jungkook. Hayatına anlam katsın o kişi...Belki bencilce olacak ama seni sevdiğimide unutma olur mu? Sağlıklıca kal Jungkook.
Ae Cha
Gözlerimin dolduğunu, yazılar bulanıklaşınca fark ettim. Mektubu cebime atıp hızla sergiden çıktım. Buralara en yakın havaalanına yani, Incheon'a doğru sürmeye başladım. Lütfen orada ol Ae Cha ve gitmemiş ol. Beni bırakma..
Gaza sanki mümkünmüş gibi daha fazla bastım. Son hız gidiyordum. Işıklar umrumda değildi, yanlıştı ama şuan aklımda sadece Ae Cha vardı. Lastiklerimin eskiyeceği bir fren yaptım ve hemen arabadan indim. Bir yandan sürekli Ae Cha'yı telefon ile arıyordum. Havaalanına girince ceketimi, saatimi...üzerimde bulunan ve metal barındıran şeyleri çıkarttıktan sonra güvenlikten geçtim.
Son kez Ae Cha'yı aradığımda, bu sefer açtı. 'Jungkook..'dedi sadece. O an bana arkası dönük olmasına rağmen onu gördüm. Telefonu kapatarak hemen yanına koştum. "Ae Cha"dediğimde şaşkınca bana döndü. "Beni bırakıp gidecek miydin gerçekten?"dediğimde dudaklarını birbirine bastırdı. "Neden hayatında olmama izin vermiyorsun Ae Cha?"diye sorduğumda göz temasından kaçınmak için gözlerini yere indirdi.
"Çok riskli bir hayatım var Jungkook. Kimseyi kendime bağlamak istemiyorum. Doktor son kontörlde eskisine döndüğümü söyledi. Bu ne demek biliyor musun? Aldığım her nefes, son nefesim olmaya aday. Lütfen, lütfen unut beni Jungkook"dedi gözyaşları akarken.
Belinden tutarak gitmesini engelledim. Akan gözyaşlarına iki öpücük kondurdum. O şaşkınca bana bakarken ben konuşmaya başladım. "İzin ver yaralarını sarayım Ae Cha. Yanında olmama izin ver."dediğimde saatine baktı. "Beş dakika sonra uçağa binmem lazım Jungkook. Gitmem lazım. Üzgünüm"dedi ve arkasını dönerek uçağa gidilen kapıdan girdi ve gözden kayboldu.
Gerçekten de gitmiş miydi? Onu tutamamış mıydım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art ❦︎ |JJK|✔ [Tamamlandı]
Fanfic[Tamamlandı] Yine aynı sergide, yine benim resmim vardı. Çizen kişinin kimliği ise büyük bir titizlikle gizleniyordu. Tüm hakları saklıdır.