🎨0.2

9.2K 696 150
                                    

[Ae Cha]

"Afferin Sowon senden sadece fotokopi çekmeni istemiştim senin bana anlattıklarına bak. Ya resmi görseydi ne diyecektin?"dedim. Telaşlanmıştım çünkü yıllardır onu çiziyordum ve Bay Min'in açtığı sergide sergiletiyordum. Son üç aydır dikkatini çeken bu olayda kimliğimi belli etmek istemiyordum. 'Bazı sanatların anlamlı kalması için sanatçının gizli kalması gerek' derdi Bay Min ve bu sözüne kesinlikle katılıyordum.

"Bir şey olmazz hem görmedi ve yüzümdede maske vardı ben sansa bile hatırlayamaz beni"dediğinde derince bir nefes aldım.

Onu çizmeyi seviyordum. Dün atölyede bıraktığım siyah boyamı almak için gelmiştim ki onu gördüm, resim yapıyordu. Bu işte yetenekli olduğunu biliyordum. Bir kaç tane resmini Bay Lee göstermişti. Aslında Jungkook'un yetenekli olmadığı bir konu yoktu. Gerçekten her şeyde iyiydi. Kaybetmekten hoşlanmadığı için hırslıydıda. Ve yakışıklıydı. Bunların hepsini barındırıyor olması haksızlıktı.

"Neden sürekli onu çiziyorsun?"diye sordu Sowon.

"Yüz hatları..normalde bir portrede en dikkat ettiğim şeydir ve Jungkook'un yüz hatları oldukça güzel, keskin o yüzden resmi güzelleştiriyor. Ayrıca ona karşı olan hislerimide biliyorsun"dedim. Sona doğru sesim kısılmıştı utandığım için.

Onu seviyordum ama asla karşısına geçip konuşmamıştım bile. Çünkü korkağın tekiydim.

🎨.

Havalar soğumaya başlamıştı bile o yüzden buna göre giyinmem gerekiyordu. Üstüme kısa bir krem rengi kazak giydim. Altıma ise mini siyah bir etek. Ve her zaman taktığım tarzdaki ressam şapkalarımdan da takınca hazırdım. Çantamı aldım ve odamdan çıktım. Kahvaltı yapmayacaktım çünkü geç kalıyordum olmadı kafeteryada bir şeyler yerdim.

Siyah, kadifemsi, uzun topuklu botlarımıda giyince son kez aynaya bakarak evden çıktım. Asansöre tek binmekten korktuğum için merdivenleri inmeye başladım. İki kat indikten sonra çıkış katına gelmiştim. Büyük demir kapıyı açınca yüzüme gelen hava ile burnumu buruşturdum. Saçım yine bozulacaktı.

Otobüs durağı ile evimin arası nerdeyse 100 metreydi. Hatta bazen otobüsü sokağın başında görüp indiğimde oluyordu. Bu benim için büyük avantajdı. Otobüs yaklaşınca cüzdanımdan otobüs kartımı çıkarttım.

Otobüs, eskimiş frenleriyle durunca hemen binip tek kişilik bir yere oturdum. Kulaklıklarımı çıkartarak bir şarkı açtım ve dışarıyı izlemeye başladım. İşe gidenler, okula gidenler, çocuğunu bırakmış eve dönenler her türden insan vardı.

Gözüm hızla karşıdaki durağa gelen arabaya takılınca hemen durağa baktım. Araba hakimiyetini kaybetmiş bir şekilde gelirken durktaki iki kişiye baktım. Hemen ayağa kalktım ve şoföre arabayı durdurmasını söyledim. Dediğim şeye anlam veremesede ben ağlamaya başlayınca durdurmuştu. Hemen inince durağa doğru koştum. Yetişebilirsin Ae Cha yapabilirsin.

Kulaklık takmış ve dünyadan soyutlaşmış iki genci alıp arkasını döndürmemle arabanın durağa çarpması bir oldu. Aramız dönüp olduğu için bir şey olmamıştı sadece bir kaç parça sıçramıştı. Ben korkudan ağlarken kurtuldukları için Tanrı'ya dua ettim.

"İyi misiniz?"diye sorunca oğlan bana döndü. Onun Jungkook olduğunu o an fark ettim.

Art ❦︎ |JJK|✔ [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin