Koyu renkli kıvırcık saçları sanki evden aceleyle çıkmış da düzeltmeye vakti olmamış gibi omuzlarına, beline dökülmüştü. Yüzünde güzelliğine güzellik katan kocaman bir tebessüm yer ediniyordu. Yeşil bir ormanı andıran gözleri ve kocaman karnı,beyaz renkli dizinin üzerinde biten elbisesiyle bakanın dönüp bir daha bakma ihtiyacı duyabileceği bir hali vardı. Sabahın yedisinde,sokağın köşesindeki dükkana ilerlerken adeta güneş gibi ışık saçıyordu. Her sabah olduğu gibi bu sabah da dükkana hızlı bir giriş yapmıştı genç kadın. Derin bir soluğu içine çektikten sonra kapının yanına uyuşuk hareketler ile gelip,onu görünce hareketlenerek bacaklarına sürtünen tombul kediye karşılık neşe ile kıkırdadı "Erny..Benim güzel kızım! Bakıyorum da beni görünce hareketlendin. Maman duruyor mu senin?" Diyerek içeriye yöneldi. Mama ve su kaplarını kontrol edip hala yeteri kadar olduğunu görünce ceketini çıkarıp astı. Çantasını da ceketin yanına bırakarak dükkanın içine ilerledi. Su ısıtıcıyı hemen doldurup düğmesini açtıktan sonra fırını çalıştırdı. Tam dün hazırlayıp bıraktığı hamurlara yönelecekti ki dış kapının üstündeki açıldığını belli eden küçük çan çaldı. Üzerine yeni geçirdiği önlüğü düzelterek,ki 6 aylık büyük karnı sebebiyle bu neredeyse imkansızdı. Kapısını açıp tezgahın arkasındaki yerini aldı. "Hoş geldiniz efen-.." derken sözünü kesen şey gözlerinin kesiştiği o kara, yıldızsız bir gökyüzünü andıran gözlerdi. Kısa bir an bocaladıktan sonra solan gülümsemesini yeniden yüzüne yerleştirip devam etti. "Efendim..Ne alırdınız?" Genç adam uzun bir süre onu süzdü. Tezgahın aşağısında kaldığı için karnı pek görünmüyordu fakat fiziğindeki bariz değişimi bu kısıtlı alanda görebilecek kadar ezbere biliyordu karşısındaki kadını. Düz ifadesini yüzünde tutmakta zorlanarak konuştu. "Biraz gerçek alabiliyor muyum Ser-.." ona hitap edeceği kelimeyi fark edince durdu. Sesli bir nefes verdikten sonra toparladı. "Mehan hanım." Kadın ellerini karnında birleştirmiş ve parmaklarını birbirine kenetlemişti,eklemleri bembeyaz olmuştu. Sesli bir yutkunma aralarındaki gergin sessizliğe düşerken kedisi Erny adamın bacaklarına dolanıp mırlamaya başlamıştı bile. Adamın gözleri aylardır görmediği hem ona, hem kendisine ait kediye kayarken kız acı bir gülümsemeyi dudaklarına yerleştirdi. "Siz o gerçekleri hak ettiğinize inanıyor musunuz Bay Ben Her Şeyi Bilirim Ama Hiç bir şey Bilmem." Ne uzun bir tamlamaydı bu? Adam bakışlarını yeniden ona çevirdi. Bu kırgınlık içeren tebessüme takılı kaldı gözleri ve söylendi. "Hak etmesem burada olmam. Konuş Mehan!" Kadının dudaklarının arasından bu kez küçük bir kahkaha döküldü,sessizliğin yer edindiği dükkanda kadının melodik kahkahası yayılırken bir süre sonra ancak kendini toplamıştı. Dolan gözlerine aldırmadan konuştu, bu kez sesinde şaşkınlık ya da acı yoktu buz gibi bir soğuk vardı. "Sen benden gerçekleri duyma hakkını 6 ay önce beni dinlemeden kapının önüne koyarken kaybettin. Şimdi bende sana verecek ne gerçek ne de bir uydurma yok. Bu güne kadar kimin gerçeklerine inandıysan ona inanmaya devam et ve burayı terket Aladağ!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ma'ferin.
RomanceKızın uzun ve birbirine girmiş saçları yüzünün bir kısmını gizlerken açıkta kalan kısımda,dudağının kenarında bir yara bulunuyordu. Elmacık kemiğini ve yanaklarını süsleyen morluklar sadece görünen kısımdı. Sert çarpmanın, ardından yere atılmanın et...