Cihan'ın Ağzından;
Her sabah olduğu gibi bu sabah da Leylayı almıştım. Küçük pastahanemizin olduğu sokağa girip durdum. Leyla bana bir bakış atıp inmişti hemen. Mehan'ın bizi dinlemeyip erken geldiğini bildiğinden bir an önce elindeki işleri alıp arkadaşını rahatlatmak istiyordu. O gidince ben de arabayı park etmek için diğer sokağa çevirdim yönümü. Tam önümdeki sokağa girdiğimde sırtını duvara yaslamış ellerini başına koymuş ve başını duvara sertçe vuran Aladağ'ı gördüm. Gözlerim kocaman olurken hızlıca park edip inmiştim. Arabayı kilitlediğim gibi yanına yürüdüm. "Ben sabah sabah hayal mi görüyorum,yoksa gerçekten sen misin Aladağ? Oğlum ne bu hal?" Derken aklıma dükkan geldi,içindeki Mehan! Ya konuştuysa? Her şeyi öğrendiyse? Gözlerim büyürken o daha cevap vermeden ekledim. "Sen,sen bizim kızla mı konuştun? Ne dedi,anlattı mı sana?" Bakışları sonunda bana döndüğünde yanaklarını ıslatan damlaları görüp yutkundum. Konuşmaya başladığı anda bitti sandığımız şeylerin yeniden başladığını anladım. Bizim Türkiyeyi terk etmemiz yetmemişti demek ki olayların üstüne çizgi çekmeye. "Anlatmadı lan yine anlatmadı! Dinleyecem dedim,anlat gerçekleri dedim kovdu beni! Cihan anlat bana,oğlum sen bari anlat kafayı yememe ramak kaldı benim. Uyku uyuyamıyorum,yemek yiyemiyorum. Lan nefes bile zorla alıyorum bilmem lazım." Ellerini yakama koyup bana üstten tehditkar bir bakış attı. Ellerini nazik bir tavırla itip dikleştim. "Mehandan dinlemeye tenezzül etmediğin şeyleri ben sana anlatsam ne olur? Yine delirirsin,ama bu kez vicdanın sürüklemez seni Mehanın kapısına sevdan sürükler. Çektirdiğin acıları çekmek için kıvranırsın! Kaybettin Aladağ,sen hem sevdanı hem bizi kaybettin. Kız kardeşini,beni kaybettin! Lan senden bi kere dinlemeni istedi o kız,inanma ama bir kere dinle! Dinledin mi? Yok! Şimdi gelmiş o olaydan 6 ay sonra bana anlat diyorsun. Geçmiş olsun kardeş,bitti!" Geri çekilip arkamı döndüm, dükkanın sokağına girecekken bir saniyeliğine duraksayıp son bir cümle kurdum. "Mehan'ı rahatsız edersen karşında beni bulursun. Hadi eyvallah." Sonra acele bir tavırla dükkana yürüdüm. İçeri girdiğimde ikisi de ortalıkta görünmüyordu. Mutfakta olmalılardı. Yanlarına gittim,ona Aladağ ile ne konuştuklarını sordum ama cevap veremeden polisler gelmişti zaten. İsveç polisinin sert sesini duyunca dışarı çıktık. Yarım yamalak ağzından çıkan iki isim yerimde titrememe sebep oldu. İyi de,Türkiyeden bu kadar uzakta onu kim ihbar ed-.. Aladağ! Ama olmaz,Aladağ yapamaz. Ben düşüncelere dalmışken polise doğru adımlayan Anı bir anda yere yığıldı. Kendime gelip ona doğru adımlarken kapı açılmış içeri bir başkası girmişti bile. "Mehan, MEHAN!''Mehan'ın Ağzından;
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Beyaz ışığın etkisiyle elimi gözlerime siper ederek odaya göz attım. İkili koltukta endişe içinde oturan Cihan ve Leyla, onların çaprazında benim ise tam karşımda duvara yaslanmış beni izleyen adam. Aladağ. Onun neden burada olduğunu bilmiyordum. Ancak önceliğim, endişe içinde kalan iki arkadaşımdı. Aladağ uyandığımı, zaten beni izlediği için fark ederek yatağa doğru yürüdü. Elimi kaldırdım gelmemesi için. Serumlu olmayan elimle yatağın kenarına tutunarak doğruldum. Dolu gözlerle yerinden fırlayan Leyla gelmişti bu kez de. ''Yat,yat kalkma birtanem.'' Endişeli olduğu her halinden belliydi. Hafifçe gülümsedim biraz olsun sakinleşir belki diye. ''İyiyim. İyi hissediyorum. Ne oldu bana? Polis memurları nerede?'' Görüş açıma giren Cihan, sanırım bu konuyu kendi yanıtlamak istemişti. ''Mehan, onlar dışarıda. Hamileliğin nedeniyle, iyi hissetmeden seni alamazlar. Yani gitmek istemezsen oyalayabiliriz.'' Duraksadım. Bu noktada ne yapacağıma karar vermem gerekiyordu. Polislerle yapacağım konuşma geçmişi geri getirebilirdi. Hoş, Aladağ hamileliğimi öğrenmişken geçmişten kaçmam mümkün de görünmüyordu zaten. Elimi karışmış saçlarımdan geçirip iki arkadaşıma baktım. ''Görüşeceğim. Hemşirelere haber verir misiniz? Serumu çıkarsınlar da gidelim. Ayrıca, endişelenmek yok. Pastahaneye döneceksiniz.'' İkisi de itiraz etmeye hazırdı, kapı sesini duyana kadar. Aladağ birden dışarıya çıkmıştı. Yarım dakika kadar sonra, Leyla hala bana dil dökmeye çalışırken hemşireyle birlikte yeniden içeriye girdi. Hemşire serumu çıkarıp küçük deliğin üzerini ince bir yara bandıyla kapatırken herkes susuyordu. O, odadan çıktığı anda tüm gözler üzerime dönmüştü yeniden. ''Ben polislerle gidiyorum. Siz de pastahaneye. Hadi!'' Sonunda itiraz etmeyi bırakan ilk kişi Cihan oldu. Yataktan kalkmama yardım etmek için koluma girdiğinde gülümsedim. Aladağ ne konuşuyor, ne de gidiyordu. Bir anlam veremesem de muhatap olmak yerine görmezden geliyordum. Kalkıp kapıya yürürken sessizlik devam etmişti. Kapıyı açıp bekleyen polis memurlarını gördüğümde derin bir nefes aldım. Altı ay boyunca kaçtığım her şey, yeniden ortaya çıkmaya hazırlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ma'ferin.
RomanceKızın uzun ve birbirine girmiş saçları yüzünün bir kısmını gizlerken açıkta kalan kısımda,dudağının kenarında bir yara bulunuyordu. Elmacık kemiğini ve yanaklarını süsleyen morluklar sadece görünen kısımdı. Sert çarpmanın, ardından yere atılmanın et...