- Biraz erken geldin, problem değil fakat bu durumda benimle dans gecesine katılmayacaksan, dans edersin küçük oyuncu.. Ama bir dakika şimdi küçük oyuncu dedim diye yine birşeyimi çalıp kaçarsan.. ?
Otelin balo salonuna girdiğimde, şaşkın ve gergin olan bakışları soğuk ve sert bir kalkanla örtülüydü. İçinde bulunduğumuz durumun manasızlığını kavramış, muhtemelen ne olacağının bilmezliği gerilmesine sebep olmuştu. Sesimi duyar duymaz dudakları öne doğru büzmüş, ve gözlerini hafifçe kısmıştı. Yüzünün tüm mimik hareketleri beni analiz etmeye çalıştığını gösteriyordu. O an bu kızın bir kez bile poker oynayıp oynamadığını merak ettim. Ona doğru ilerlerken,kendi kendime hafifçe gülümsedim. Adımlarımı yavaş ama seri atıyordum. Oyun oynamak istediyse, benim kadar tadını çıkarmasını istiyordum.
- Bakın Bulut bey, sarhoştum ve zor zamanlar geçirdiğim bir dönemdeyim. Bar da karşılaştığımızda da hiç hoş bir durumun içinde deği..
- Evet, öpüşmek için iddaya giriyordunuz.
O anı hatırlayıp, baştan aşağı gözlerimi üzerinde gezdirdim.
İri gözleri ve dudakları, bir usta heykeltraşın elinden çıkmış gibiydi. Sade ve özensiz giyinmişti. Buz mavi kotu dar geliyor ve kalçalarını sıkıştırıyordu. Ince kumaş gömleğinden sütyenini rengi belli olsada, uzun saçları kamufule etmişti.Bakışlarım üzerinde gereğinden fazla dolaşmış olacak ki, huzursuzca kıpırdandı ve çantasından zarfı çıkarıp bana uzattı. Uzattığı zarfı almayıp ona bakmaya devam ettiğimi görünce, zarfı elinden bırakıp hızla arkasına döndü ve çıkışa doğru yürümeye başladı.
- En yakın arkadaşın, hani şu Varşova'da ki kız? Neydi adı, Su..
Evet, Su Başar.Sözlerimi duyar duymaz, aniden durdu. Evet! Demek bu cesur hanımefendinin önemsediği şeyler vardı.
- Bilgilerini ondan aldım. Tabi gözaltına aldırdınca, senin hakkında sordukları soruların cevabını verirken hiç tereddüt etmedi.
Bana döndüğümde bakışların alev alev yanıyordu. İşte bunu sevmiştim. Demek ki küçük oyuncu tarafında ciddiye alınmak için, canını yakmak gerekiyordu.
Yine ( salona ilk girdiğim an gibi ) gözlerini kısarak bana baktı. Tek fark, bu kez beni değil kendi hamlelerini analiz etmeye çalışıyordu.
- Kimsin sen ?
- Gerçekten öğrenmek mi istiyorsun ?
...
- Evet.
- O zaman benimle dans et!
Tabi, edebilirsen..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIT
Lãng mạn" Ve şimdi git, kavmi sana söylediğim yere götür; işte meleğim senin önünde yürüyecek." [ Tevrat Çıkış, Bap:32; 15-34 ] - Neden .. ? - Çünkü önümde yürüyen tek melek sendin. - Kimsin sen ? - Gerçekten öğrenmek mi istiyorsun ? Hayat; Tanrı...