Yalan söylemişler..
Ölüm,soğuk değil (-miş)
Ölüm çok yakıcıymış..İlk defa kan bağım olan birini kaybediyorum. Ve çocukluk anılarımın bir çoğu da onunla birlikte soğuk toprağa gömülecek..
Değil mi?Çığlık atmak gelmiyor içimden..
Göz yaşlarım içime içime akıyor.
Hayat akıyor hala..Cenazeye yetişebilmek için havaalanındayım. Etrafa baktığımda çok güzel gülümseyen insanlar görüyorum.. Ve ben bi parçamı kaybetmenin acısını yaşamama rağmen insanlar gülsün diyorum çok güzel gülsün..Çok mutlu olsunlar..
Acı çekerken bile içim hınçla dolu değil benim..
Hangisi normal diye düşünmeden edemiyorum ( sanırım bana extrem damgası vurulmasına o kadar alışkınım ki ) acaba acı çekerken kızgın olup herkese öfkemi kussam daha mı doğru bir süreç ilerlerdi.
Ama benim ( her kötü şey olduğunda ki gibi ) yine öfkem yok.Sadece onu çok seviyordum. O da beni çok severdi. Ve son kez yeşil gözlerini göremedim. O sevdiğim elleri tutamadım.
Nasıl toprağa bırakacaklar onu diye düşünüyorum sadece ..
?..Tamam bende biliyorum öldüğü andan itibaren artık bizimle olmadığını fakat o beden hala ona ait..
Ben onu seviyorum. Ben onu özleyeceğim.
Peki,
Ölümün yakıcılığına nasıl bir teselli merhem olabilir?Hayır! Inanmıyorum. Onu görmeden inanmayacağım. Kalk ve son check-i yap ve uçağına bin.
Etraf dönüyor mu sanki? Ah akıllı kız. Başın dönüyor.
Derin nefes al Pera, nefes ver!
Nefes al, nefes ver!- Pardon iyi misiniz? Bayılacakmış gibi görünüyorsunuz, yardım çağırmamı ister misiniz? diye sanki çok uzaklardan bana ulaşana bir ses duydum.
Kafamı çevirdiğimde yüzüme endişeyle bakan sarışın hostesle karşılaştım.
Cevap vermeden bileti uzattım. Biletime baktıktan sonra, yeniden endişeyle beni süzdü.- 10-E buyrun lütfen.
- Teşekkür ederim.
Uçak boş sayılırdı.Halbuki THY'nın Varşova- İstanbul uçuşları herzaman dolu olurdu.
Yerime oturdum, gözlerimi kapattım.
O beni bırakamaz. Biliyorum.Biliyorum. Tüm iyi ve kötü günlerimde yanımda oldu. Annemle babam yokken o vardı. Beni bırakmaz. Ben onun küçük kızıyım. Beni o büyüttü. Şimdi kıyamaz bana, ölemez beni yalnız bırakamaz değil mi? diyerek uyuyakalmışım.
- Pera? Canım?
- Ah buradasın! Ben demiştim beni bırakmaz diye. İşte buradasın!
- Bitanem, gitmek zorundayım.
- Hala! Hala gitme! Hala!- Hanımefendi?! Hanımefendi iyi misiniz? Birşeye ihtiyacınız var mı?
Gözlerimi açtığımda yine sarışın hostesle karşılaştım. İyi olmadığımız anlamıştım der gibi bakıyordu bana.- Evet iyiyim,teşekkür ederim. Birşeye ihtiyacım y.. cümlemi bitirmemi beklemeden,
- Ben size bir bardak su getireyim dedi ve uzaklaştı.
Bir kaç dakika sonra elinde bir bardak su ve bir paket bisküvi ile döndü.
-Lütfen birkaç tane bisküvi alır mısınız? Sanırım tansiyonunuz düşmüş. Özel değilse neyiniz var?
Eğer ikramından almaz isem bunun artık kabalığa gireceğini düşündüğümden teşekkür ederek bir tane aldım ve hala sorusuna cevap bekleyen gözlerine bakarak,
- Halamı kaybettim. Yani hayır aslında kaybetmedim! Kaybetmişim, öyle dediler. Ama kaybetmiş olamam tabi!
Bana şuana kadar endişeyle bakan mavi gözler yerini hüzüne bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIT
Romansa" Ve şimdi git, kavmi sana söylediğim yere götür; işte meleğim senin önünde yürüyecek." [ Tevrat Çıkış, Bap:32; 15-34 ] - Neden .. ? - Çünkü önümde yürüyen tek melek sendin. - Kimsin sen ? - Gerçekten öğrenmek mi istiyorsun ? Hayat; Tanrı...