- Buyrun Bulut bey, Moşe bey sizi bekliyor.
- Teşekkür ederim.
Odaya girdiğimde kimse yoktu halbuki Moşe Levi'nin asistanı beni beklediğini söylemişti. Nerdeydi bu adam?!
Bir an etrafa göz gezdirme ihtiyacı duydum. Sanki oda da beni rahatsız eden bir farklılık vardı.
Çok küçük yaşlarda bu odaya babamla birlikte gelirdim. Moşe Levi'yle görüşmeleri bitene kadar hiç kıpırdamadan oturur ve başka yapacak birşey olmadığından dolayı odayı incelerdim. Bu yüzden bu odayı kendi vücudumdan daha iyi tanırdım.
Meşe ağacından yapılma el oyması mobilyaların ağır havası, tüm duvarı kaplayan kitaplığın orta katında çok eski olduğundan emin olduğum Tevrat'ın yanında ki yedi kollu şamdan'dan odaya yayılan ışık, kitaplığın karşı duvarında asılı, usta bir ressamın elinden çıktığı bariz Kudüs tablosu..
O zaman neydi beni rahatsız eden?
Son an da Moşe Levi'nin çalışma masanın arkasında ki altın varak çerçeve içerisinde ki altı köşeli yıldız işlemesi gözüme çarptı. Yıldız'ın hemen altında İbranice "Tanrı benim kalkanımdır" yazıyordu.
Evet, çoçukluğumda bu altın varaklı tablo yoktu. Ne yani kendimi huzursuz hissetmemin sebebi bu odada yeniden bulunmak değil de, Moşe Levi'nin odasına yeni bir varak tablo eklenmiş olması mıydı ?
- Rabi Moshe Feinstein, Kral David'in altı köşeli işaretini, savaşta Allah'ın onu koruduğunu göstermek için kullandığını söyler.
Önümden geçip,masanın arkasında ki deri koltuğuna oturdu.
Uzun ve zor tarihimiz boyunca, şunu farkettik ki, bizlerin tek umudu Tanrı'ya olan güvenimizdir. Bu yüzden Magen David, -yani David'in kalkanı- 'in altı köşesi vardır. Bu da Allah'ın tüm kainata hükmettiğini ve bizleri 6 yönden de koruduğunu sembolize eder: Kuzey, Güney, Doğu, Batı, Aşağı ve Yukarı..
Bakışlarımı altı köşeli yıldız'dan çekmeden cevap verdim.
- Kabala'da ise iki üçgenin, insanların içindeki mücadeleleri yansıttığı anlatılır: İyilik-kötülük, manevi-maddi, v.s.
İki üçgen ayrıca, Yahudi ile Tanrı arasındaki karşılıklı ilişkiyi de temsil ediyor olabilir. Yukarı işaret eden üçgen, cennete gidecek iyi davranışlarımızı, aşağı işaret eden üçgen ise bu iyiliklerin harekete geçirip dünyaya doğru getireceği iyilik dalgasını ifade ediyor olabilir Sayın Moşe Levi.- Hoşgeldin Bulut, seni görmeyeli çok uzun zaman oldu.
Çocukluğumda Moşe Levi'nin kendinden emin tok sesi bana hep güven verici gelirdi. Babamın yanında görüşmelerine eşlik ettiğim haftasonların da en son uğradığımız yer Moşe Levi'nin yanıydı. Eğer babamın istediği gibi davrandıysam işleri bittikten sonra hep birlikte yemeğe çıkardık. Babama göre, bu benim ödülümdü. Babamla bu yemekler dışında iletişim kurma fırsatım pek olmazdı. Açık bir şekilde ifade etmese de Moşe Levi'nin de bu gerçeği bildiğinden emindim. Bu yüzden yemeğe çıktığımız hafta sonlarında benimle babamdan daha çok ilgilenir, sanki babamla aramızda kuramadığımız iletişimi onunla kurmamı isterdi.
- Hoşbuldum Moşe bey
Soğuk ve mesafeli duruşumla geçmişi unuttuğumu ve aramızda başka bir bağ bulunmadığını anlatmaya çalışan bir ifade takınmıştım.
Bir an yaşlı gözlerinden hayal kırıklığı geçer gibi olduysa da yaptığım imayı fark etmemiş gibi davrandı.
- Lütfen otur Bulutcuğum.
- Aslında fazla zamanım yok Moşe bey, üniversitede ki çalışmalarıma geri dönmeliyim.
Konuşmanın uzamasını ve burada daha fazla zaman kaybetmeyi istemiyordum. Yoksa normal şartlar altında sabah yedi de üniversiteye gitmek aklımdan bile geçmezdi.
- Peki o zaman direk konuya gireceğim. Üniversite de 'Yahudi Katliamları' üzerine çalışmalar yaptığını biliyorum ve her adımını dikkatle izliyorum. Seninde bildiğin üzere çalışmalarının finansörü benim şirke...
- Hayır. Ben bilmiyordum.
Moşe Levi'nin sözünü kesme saygısızlığı bana zevk vermişti fakat içimden yükselen öfkeyi de sesimde ki soğuklukla kapatmayı başaramamıştım.
Sözünü kestiğim için mi bilmiyorum, bir süre sessiz kaldı. Sonra delici bakışlarıyla yüz hatlarımı en ince ayrıntısına kadar incelemeye başladı.
Koyu kahve rengi saçlarım, annemden aldığımı söyledikleri zarif ama keskin hatlı burnum, bir erkeğe yakışır orantıda ki dudaklarıma baktıktan sonra gözlerime baktı. Babamın gözlerini andıran o derin kahverengi gözlerime.. Bende bakışlarımı kaçırmadım. Bu onun hoşuna gitmiş olacak ki bakışları bir anda yumuşadı ve bana gülümsedi.- Eminim annen yaşa, bir Levi olarak seninle gurur duyardı.
Bütün vücudum gerilmişti. Annem benim zayıf noktamdı. Her ne kadar saklamaya çalışsam da, beni bebekliğimden beri tanıyan bu adamdan gerçeği saklayamazdım.
- O yüzden artık bu mektubu sana vermenin zamanı geldi.
Yavaş adımlarla kitaplığa doğru ilerledi. Bir kitabın arasından sararmış bir mektup çıkartıp, bana doğru uzattı.
Umursuzca bana uzatılan mektubu elinden aldım ve okumaya başladım.
Mektubu okurken Moşe Levi'nin keskin bakışlarını üzerimde hissediyordum. Kafamı kaldırıp baktığımda sorgulayıcı fakat daha derinlerde anlam veremediğim bakışlarıyla karşılaştım.
Kesin ve kendimden emin bir ses tonuyla,
- Tamam ilk uçakla gidiyorum.
- Tahmin etmiştim.
Yüz hatlarımı kısa bir süre yeniden inceledikten sonra bir zarf uzattı ve devam etti.
- Bu zarf'ı kaybetme burada izlemen gereken yollar, sana yardımcı olabilecek kişilerin istimleri ve adresleri yazılı.
Kapı da ki araba seni bekliyor. Varşova'ya ilk uçak 12.30 da, yetişirsiniz. Gerekli olduğunda ben sana zaten ulaşırım. Unutma bulut, her ne kadar red etsen de biz aynı kan'ı taşıyoruz.- Teşekkür ederim Sayın Moşe Levi, kendimde halledebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIT
Romansa" Ve şimdi git, kavmi sana söylediğim yere götür; işte meleğim senin önünde yürüyecek." [ Tevrat Çıkış, Bap:32; 15-34 ] - Neden .. ? - Çünkü önümde yürüyen tek melek sendin. - Kimsin sen ? - Gerçekten öğrenmek mi istiyorsun ? Hayat; Tanrı...