-h a l h a l -

132 19 41
                                    

              ℘
-23.42 °

Bu kargaşa ortamında onun kafasında sadece Jimin' in ayak sesleri yankılanıyordu. Daha uykusuzdu. Ama iyi bir makyajın saklayamayacağı uykusuzluk yoktu. Leva, siyah elbisesi ve siyah tek bantlı ayakkabısıyla yine soğuk ve şıktı.

Turkuaz bir boncuğun gümüş zincirin ucunda sallandığı bir halhal vardı ayak bileğinde. Tam içki isteyecekti ki Jimin geldi. Köşede dizili olan brendi bardaklarından birini aldı ve kolunun altında tuttuğu bez ile içlerini silmeye başladı.

Leva, bara sürekli gelen biri değildi, genelde içkisini alır ve evde içerdi. Ancak barda çalışan çoğu kişiyi tanırdı ve çoğu kişi de onu. Ve şu an ona bakan Jimin ona en yakın olan kişiydi.

" Tam da içki isteyecektin değil mi? "

Jimin, sildiği bardağı Leva' nın önüne bırakıp içine içki doldurdu. Kollarını bağlayıp gözlerini ona diktiği sırada Leva konuştu.

" Bana neden iyi davranıyorsun Jimin? Herhangi bir çıkarın mı var?"

" Aklını kurcalayan şey bu mu, bu yüzden mi gerginsin? "

" Sadece bana olan bu gereksiz ilgi ve alakanın sebebini merak ediyorum. "

" Peki, nasıl bir cevap seni tatmin eder?"

" Beni becermek istediğini söylemen."

Jimin güldü.

" Sen sarhoş mu oldun, bu kaçıncı içkin?"

" Bu seni neden ilgilendiriyor ki?"

" Kapa çeneni, Leva. Yanıma geleceğin zaman şu birbirinden salak düşüncelerini kapıda bırakmayacaksan gelme!"

" Öyleyse gelmem. "

" Tamam siktir git hadi. Çıkışı biliyorsun, hoş bilmesen de kapıda kocaman yazıyor zaten. "

" Tamam giderim."

Leva tam sandalyeden inmişti ki adım atmadan tekrar oturdu.

" Paran var mı? Taksi için... geri öderim."

" Bir kadına göre fazla asabisin."

" Bir barmene göre fazla ilgilisin."

" Siktir etsene kimin umurunda? "

" Benim."

" Daha fazla içme, benim eve geçer orada içeriz. Sana bir şeyler anlatacağım."

Leva yutkundu. O da tam bunu söyleyecekti ve sanki Jimin bazen onun düşüncelerini okuyor gibiydi. Hiç beklemediği bir anda kendi düşüncelerini onun ağzından duyunca garip hissetti. Leva, sessiz kalınca Jimin bu anın tadını çıkardı ve tekrar güldü.

" Düşüncelerini okuduğumu mu düşünüyorsun?"

Leva şaşırdı. Jimin sustu. Leva' nın gözlerinin içine baktı. Titriyordu gözleri. Evet, tam da bildiği gibi, tanıdığı gibi. Küllü kahverengi saçları simsiyah elbisenin üzerine dökülüyordu. Güçlü değildi artık, her şeyini kaybetmişti Leva.

" Bana bakıyorsun. Bana neden öyle bakıyorsun?"

" Boş ver saçmaladığımı farz et. Her şeyin bir sebebi olmak zorunda değil. Bu konuşma olmamış gibi davran. Ben de özür dileyip, işime bakayım. Ayrıca öyle kolay kolay da kimseden özür dilemediğimi unutma."

" Ahh, Jimin cidden benden önce delireceksin diye korkuyorum."

Leva' nın şu an istediği tek şey onunla buradan çıkıp gitmekti. Jimin gülümsedi ve üzerini değiştirmek için arka tarafa geçti. Leva tam içkisini yudumlayacakken arkasından bir ses şunu söyledi;

" Bileğinde ki halhal dışında seni yansıtan hiçbir şey yok üstünde. Ne de olsa içlerinde en sevdiğin."

Leva hissettiği ürpertiden dolayı sesin sahibine bakamadı ve hiçbir şey demedi. Diyemedi. Elinde ki bardak düşünce kendine geldi ve etrafına bakındı. Ama dans pistinde ki insanlar dışında kimseyi göremedi.

Neydi bu şimdi? Kulağına bunları fısıldayan adam, Leva' nın ona ait iki gerçeği nasıl biliyordu. Oysaki bunu Jimin' e bile söylememişti. O sırada telefonuna bir bildirim geldi. Tanımadığı bir numaradandı ve şöyle yazıyordu;

-oyun oynamak ister misin Leva?

Leva etrafına bakındı ancak kimseyi göremedi. Mesaja tekrar baktı ancak hiçbir şey anlamadı. Cevaplamadı. O sırada Jimin gelince hemen kilit tuşuna bastı ve ekranı kapattı. Dışarı çıktıklarında Jimin bir taksi çevirdi ve binip gittiler. Eve geldiklerinde Jimin onda garip bir şeyler olduğunu sezdi.

" Sen iyi misin? "

" Ben mi, evet iyiyim."

" Yüzün seninle aynı fikirde değil..."

" Siktir etsene, Jimin."

❝𝐝𝐨𝐧𝐭 𝐩𝐥𝐚𝐲❞                                      𝐤𝐢𝐦 𝐭𝐚𝐞𝐡𝐲𝐮𝐧𝐠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin