7. Bölüm: Denek
*Öleceksem bile sizinle güzel bir akşam geçirmek istiyorum. Tamam mı? Üzüntüye yer vermeden.*(Cuma, 17:30)
Şu anda hala ne yapacağımızı düşünüyoruz. Okuldan çıktık ve benim evime geldik. Oturduk konuşuyoruz. "Bana kalırsa Kuzey senin baban aldırdı cesedi." Dedi Murat. "Hayır" diye karşı çıktım. Dördü birden bana bakıyorlardı -Ne bekliyorsam-. Bir anda aklımda bir senaryo oluştu. "Bu kızın nabzına baktınız değilmi?" "Evet kız ölmüştü." "Hmm. Cinayeti işleyenler, onlar almış. Fakat eksikler var. Neden alsın ki? O cesedle hapse bile girebilirdik dordumuz birden." Dedim birşey biliyormuş gibi. Bilmiyordum ama hissediyordum. O an tak etti, "Ya ölmediyse? Şu dizilerde ilaçlar varya hani nabız yavaşlatan. Onlardan kullanmıştır. Yarayı da düzenekle. Silah sesi bile gelmedi.". Cümlem biter bitmez Selim'in telefonu çaldı. "Çok iyi tahminler. Ama o kız benim elimde ve acı çekiyor." Dedi bir ses. "Sen ne tür bir manyaksın? Kanıtla hadi." Dedim emin gibi görünen ama tedirgin bir sesle. O anda telefondan ince ve kısık bir kız sesi geldi. "Ahh boğuluyorum. Yardım edin. Boğazım" dedi ve kesildi. Okuldaki ilaçtan onlara vermişler demekki. "Müjde ekrana bak" dedi ses. Fark ettim de ne numara gizliydi, ne ses. Hemde bu ses doktor kılıklı adama aitti. Sonra telefon kapandı. Ben şu ana kadar sadece Rüzgarın abisi başımızda sanıyordum. Halbuki iş daha büyüktü. "Bu" dedi Kuzey, "revir doktoru Akif abi. Müjde sana birşey yaptı mı?" "Hayır" dedim ama o an bir midem bulandı ki kendimi klozetin başında buldum. Kusuyordum. Yanıma ise Kuzey gelmişti. Klozete baktığımda durum aynıydı. Kan. Ayağa kalktım elimi yüzümü yıkadım. Kuzey iki omzumdan tuttu ve, "Söyle, sana ne yaptı o şerefsiz" Dedi sinirle. "Bilmi-" cumlemi tamamlayamadan her yer karanlık oldu. Çünkü bayılmıştım.
*******
Mujdenin rüyası (Yazarın anlatımıyla)
Bir odada. Odanın her tarafı ateşle kaplı. Ateşin yanında Kader arkadaşları, önünde tanımadığı bir adam. Ona yaklaştı. Ve boğazına yapıştı. Genç kız çırpınıyordu. Bir ses ise sürekli, "Kaç buradan kaç git öleceksin" diyordu. Fakat bu boğaz sıkma öldürmüyordu. Sadece acı çekiyordu Müjde. En sonunda adam birden kayboldu. Ateşlerin hepsi birden çiçek oldu. Bir ses de, "Bitmedi hala devam edecek" diyordu. Peki bu kadar acıdan sonra herşey normale döndüğünde ne olacaktı?...
*******
Terler içinde doğrulduğumda hepsi bana bakıyordu. "Müjde iyi misin?" Dedi Murat. Selim de lafa girdi, "Bir doktor arkadaşım vardı ona götürelim." "Kucağıma alayım mı? Yanlış anlama yürüyemez sin diye" dedi Kuzey. "Başım çok ağrıyor. Çatlıyor" dedim sayiklar gibi. Beni kucağına aldı ve arabaya götürdü. Yarı uyuyor yarı uyanıktım. Beni cam kenarına otutturdu. Kendi de yanıma oturdu. Başım ister istemez omzuna kaydı. Sayiklar gibi dedim, içmiş gibiydim kendimi kontrol edemiyordum. "Biliyor musun? İlk defa başımı birinin omzuna yasladım." Oda, "Senin tüm ilklerinin sahibi ben olacağım" dedi. Ben şok. Bu aşk ilanı mıydı? Evet bu aşk ilanıydı. Veya uyanık olduğumu bilmiyordu. Sayikliyorum sanmıştır. Off uzatmayacağım. Bende ona aşığım. Ne var yani? Galiba gelmiştik. Yine beni kucağına aldı. Başım hala çatlıyordu. Bı anda kendimi kaybetmiş gibi sayiklamaya ve çırpınmaya başladım. "Boğazım. Ahhh. Acıyor. Canım acıyor. Yardım edin. Lütfen" bu cümleden sonra artık sesler azalmıştı. Yine bayılmıştım.*****
Yine uyandığımda bu sefer koltuktaydım. Koltuğun başında Kuzey diğer koltuklarda da diğerleri. "Ne oldu bana?" Dediğimde hepsinin gözleri benim üzerime toplandı. Selim, "Kaan! Müjde uyandı." Dedi ve Kuzey yanımdan kalktı. Doktora benzeyen genç görünümlü biri yanıma geldi. "Ne hissediyorsun? Eksiksiz söyle bana tamammı?" Dedi kibar bir doktor edasıyla. "İki gündür kan kusuyorum. Bu öğleden sonradan beri de boğuluyormuş gibi hissediyorum ve bayılıyorum." Dediklerimi bı yandan yazdı ve, "Kolunu açar mısın? Kan alacağım." Dedi ve bende tamam anlamında başımı salladım ve kolumu açtım. Kan alırken sanki bıçak batırıyormuş gibi hissettim ve bir çığlık attım. "Bu kadar acıması normalmi?" Dedi Kuzey. "Ne enjekte ettiklerini bilmiyoruz. Ama normal denebilir. 1-2 saate ne olduğu ortaya çıkar. Şimdi bahçede biraz yürüsün. Açılır ama yanında biri olsun. Bayılırsa geri getirsin." Dedi sanki doktormuş gibi. Ben hemen atıldım, "Kuzey... Sen çıkarsan?" Diğerleri magazinciler gibi guluşurken, Kuzey kalktı ve elini uzattı, "Gel. Götüreyim" dedi tebessüm ederek. Bende eline tutunup kalktım ve yürümeye başladım. Arkamızdan diğerleri, "Vay be bunlar aşık olmuşlar." "Şunlara bak Murat. Çifte kumrular." "Sizenee??" Diye bağırdım. Evet aşık olmuştuk. Hemde bir oyunun ortasında. Yaptığımız 3. Dünya savaşının ortasında sarılıp durmaktı. Bahçeye çıktık. Bir göl gözüküyordu. Oraya gittik ve oturduk. "Arabada dediğimi... duydunmu?"
Dedi Kuzey hafif imayla. "Evet duydum. Kuzey..." Dedim anı bir cesaretle. "Bende tüm ilklerimin sahibi sen ol istiyorum." Dedim. "Benimle çıkar mısın?" Dedi ellerimden tutarak. "Evet. Sonsuza kadar." Dedim mutlulukla. Sonra anı bir hareket yaptı. Beni belimden kendine çekti. Burun burunaydık! "İzin versene... Seni öpmeye " dedi bir şarkı edasıyla. "Öp beni. Sonsuza kadar." Ve yine anı bir hareketle beni öpmeye başladı. Okadar huzurluydum ki o an. Sonra dudaklarımızı ayırıp alınlarımızı birleştirdi. Tek nefeste, "Seni seviyorum" dedi. "Bende. Hadi yatalım." Dedim bir anda. "Hoop! Yavaş gel Müjde!" O anda kurduğum cümleyi anladım ve kızardım. "Göle yaklaşalım. Sen uzan bende kafamı senin omzuna koyayım. Uyuyalım." "Tamam" dedi. Pozisyonumuzu aldık ve uzandık. Uykuya dalmaya başlamıştım. Ve uyudum...
******
Kıkırdama sesleriyle uyandığımda başımda bizimkilerin olduğunu gördüm. Fotoğrafımızı çekiyorlardı! "Kuzey! Kuzeyy!" Diyip bir cimcik attım. Bir zıpladı ama görmeniz lazım. "Selim!! Bu yapılır mı? Magazinciler geldi sandık." Dedim alayla. "Küçük kardeşimi benden almak için başlık parası vermen lazım." Dedi Murat. "Abicim. Beni satıyor musun?" "Hayır paraya ihtiyacım var." Dediğinde hepimiz kahkahalara boğulduk. "Eee Kuzey. Sen ne diyorsun bu başlık parasına?" Ayça bunu söylerken hepimiz Kuzey'e bakıyorduk. "Telefon almam lazım. Şu anda veremem." Dedi ve bir kez daha kahkahalara boğulduk. Ayça bir röportajdaymış gibi, "Ee Selim bey. Siz ne düşünüyorsunuz?" "Ben Müjde'yi vermiyorum. Onun abisi sayılmaz mıyım?" Dedi espriyle. "Ben seni kaçıracağım Müjde. Öbür türlü işim zor." Dediğinde kahkahaya izin vermeden Kaan'ın sesi duyuldu, "Çocuklar, isterseniz gelin. Sonuçlar hazır." Dediğinde yağmacılar gibi koştuk. Ofis gibi biryere geçtik ve konuşmaya başladı, "Öncelikle, enjekte ettikleri ilaçta bulunan maddeler test edilmemiş. Yani... Biraz garip gelecek ama senin üzerinde denemişler. Denek olarak kullanılmışsın. Bunun için bir tedavi üretmem lazım. Aslına bakarsanız başına ne geleceğini bilmiyorum. Dediğim gibi, denemişler. Yani üzgünüm." Dedi. Ama ben umudumu hiç yitirmemiştim. "Üzülme. Bunun sebebi sen değilsin. Sizden öleceksem bile-"
"Müjde.N'olur böyle deme" "Öleceksem bile sizinle güzel bir akşam geçirmek istiyorum. Tamam mı? Üzüntüye yer vermeden." "Tamam" dedi dördü de aynı anda. Evet sonumu bilmiyordum. Denek olarak kullanılmıştım. Belki de ölecektim. Ama olsun o bir akşam bana yetecekti.********
Tüm gece sohbet ettik film izledik. Mısır patlattık. Beni ayağa bile kaldırmadılar. Şu an saat 05:00. Hepsi evimin bir köşesinde sızdı kaldılar. Ben ise hâlâ oturmuş düşünüyordum. Neden ben? Neden biz? Bu insanların suçu neydi? Hepsi çok güzel insanlardı. Mide bulantısıyla beraber klozetin başına geçtim. Bu sefer öyle kusuyordum ki anlatamam. Ağlamakla beraber sesim çoğalmıştı. Uyandıkları tıkırtılar dan belliydi. Banyonun kapısı telaşla açıldı. Başımı klozetten kaldıramıyordum. Midenin bulantısı geçtiğinde elimi yüzümü yıkadım. Kuzey bana dönüp, "İyi misin? Hastaneye gidelim mi?" Dedi telaşla. "Hayır sadece dinlenmek istiyorum. Başım dönüyor." Omzumdan bana sarıldı ve bana içeri gitmemde yardım etti. Yolun yarısında yuruyemeyecek hale gelmiştim. Gözlerim bir daha açılamayacak gibi kapanırken son sözüm, "Seni seviyorum." Oldu. Ne başka bir şey söylemeye yetti gücüm, ne de son bir kez veda etmeye. Öldüm mü? Bilmiyorum. Uyanacak mıyım? Galiba hayır. Peki ya ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar Cehennemi
Teen FictionBiz mi? Bir cehenneme düştük. Üstüne birde aşık olduk. Sonra birde dağılır gibi olduk. Biz önce birbirimizi düşündük. Altı kişiydik. Bizi birbirimizle tehdit ettiler. Hayatımızda en çok değer verdiğimiz şeyler birbirimizdik. Ama öyleydi ki, bu cehen...