İksir Kitabı

127 15 3
                                    

Violetta

Sabah uyandığımda büyük salona gitmek için cüppemi giyinirken bir yandan da ilk rüyamı ve ondan sonraki rüyalarıma musallat olan izlenme hissini düşünüyordum. Bunu yapmamam gerektiğini biliyordum tabi. Yani en azından şimdilik.

Bu konuyu başka zama düşünmeliydim çünkü bugün ilgilenmem gereken başka bir plan vardı. Planın gece uygulanacak olması günü onu mükemmelleştirerek harcamayacağım anlamına gelmiyordu.

James'in gösterdiği yolları tekrar tekrar çapulcu haritasında gözleyecektim gözlerden uzak bir yer bulduğumda. Ama şimdilik kahvaltıya gitmeli ve midemin içine biraz yemek sokmalıyım.

Yemek ve dersler oldukça kötü geçmemiş ve zaman hızlıca uçmuştu. Şimdi son iki saatteydik. Uzun bir günün ardından yorulmuştum ve dersin iksir gibi dikkat gerektiren bir ders olması hiç yardımcı olmamıştı.
Tabi ne kadar yanıldığımı daha sonra anlıyacaktım.

Bir düzeltme iksiri. Dersin konusu buydu. Yanmış, bozulmuş, kurumuş şeyleri eski haline getiriyordu. Yapması kolay bir iksirdi benim için ama diğerleri için aynı şeyi söyliyemiyeceğim.

Dersin sonunda şişemi masaya koyarken bir şişe de kendime almayı düşündüm belki bir şekilde işe yarıyabilirdi.
Bilmediğim ise gerçekten işe yarıyacağıydı.
Hem de fazlasıyla.

Yemekten sonra ortak salona geri döndüğümüzde. Sabahtan beri molalarda, yemeklerde, bulduğumuz her fırsatta gizlice üstünden geçtiğimiz planımızı tekrar gözden geçirdik.

Salon boşalıp plana başladığımızda bunun eskı soygunlarıma ne kadar benzediğini fark ettim. Bu benzetme hoşuma gitmemişti açıkçası ve bir an -sadece bir an- görevden vazgeçmeyi düşündüm. Ama sonra kendime hayali bir tokat attım ve bu sefer izsanlardan bir şey çalmadığımı, dünyayı olası bir cadaloz tehlikesinden kurtarmaya çabaladığımı hatırlattım.

Ben kafamın içinde bu tartışmayı yaşarken Aaron'ın dokunuşuyla kendime geldim. Varmıştık.  Gözlerindeki soru işaretini görmezden gelerek james'in anlattığı gibi üç kez duvarın önünde yürüdüm. Aslında " "Beni Sirius Black'e götür." demeyi planlıyordum am sözcükler ağzımdan
"Beni ihtiyacım olan yere götür."
diye çıktı.

Pekala daha ne dediğimden karşımda Sirius'u bulmayacağımı anlamıştım. Bu da keşke James'i de getirseydik dememe neden olmuştu. Onu getirmememizin başlıca nedeni yaşanabilecek bir aile dramıydı ve zaman kaybedemezdik ayrıca James'in görevi tamamlanınca gidicek birine bağlanmasını istemezdik.

Üç turun ardından önümüzde beliren kapıdan geçtik.

Tamam Sirius'u bulmayacağımızı biliyordum ama bu ...bu beklenmedikti. Önümüzde küllerden harap olmuş bir oda vardı. Yarısı küle dönmüş büyük kitaplıklar, isle kaplanmış ıvır zıvırlar ve dumandan birbirine yapışmış kitaplar.
Tam bir harabeydi anlıyacağınız.

"Burada ne yapıcaz?" diye konuştu Monica. Hiç bir fikrim olmamasından omuz silkmekle yetindim. O anda başka bir ses konuştu.

"Melez Prens'in iksir kitabını bulucaz."

Konuşan kişiyle karşılaşmak için arkamı döndüm büyük bir hızla. Şükürler olsun ki gelen kişi James'ti.

Maceradan uzak kalamamıştı tabiki. Hıh, babası kılıklı.

Yine de neden bahsettiğini anlamamıştık. Konuşmaya başladı biz ona aval aval bakmaya devam edince.
Kitabın Severus Snape'e ait çok değerli bir iksir-büyü kitabı olduğunu ve ihtiyaç odasına gizlenmek için konulduğunu ve o odanın nasıl yandığını anlattı.

Şimdi taşlar yerine oturmuştu. Burası iksir kitabının kaybolduğu yanmış odaydı. Her nekadar burada sağlam bir şey (özellikle de bir kitap) bulacağımızdan şüpheli olsam da itiraz etmedim.

Aramaya başladıktan 1-2 saat sonra Monica'ın sesiyle yerimizden sıçradık.

"EVREKA. Evreka"

"Ne diyosun ya" diye çıkıştık aynı anda Aaron ve ben. Monica ise gözlerini devirmekle yetindi.

"Buldum diyorum mankafalar."

Peeeki. Üçümüz de az önceki lafını görmezden gelerek Monica'nın yanına gittik. Kitap çok kötü durumdaydı gerçekten.

"Durum umutsuz tamamıyla mahvolmuş kitap." dedi James.

"Off keşke iksirde iyi olsaydım bu dersin iksiri durumu düzeltebilirdi."

"Aaron sen bir dahisin." diye bağırdım sevinç içinde. Bana uzaylıymışım gibi baktılar ta ki cebimden düzeltme iksiriyle dolu ufak bir şişe çıkarana kadar. Üçününde gözleri heyecanla açıldı. Monica'nın bağırmamak için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum.

Bakışları altında iksiri kitaba döktüm ve anında kitabın hasarı yok olmaya başladı.

Kitap tamamen tamir olunca bir rüzgar kitabın sayfalarını çevirdi ve az önce kullandığım düzeltme iksirinde durdu. Ama bu farklıydı bizim yaptığımızdan yanında da bir büyü vardı.

Çok umursamadım önce. Uykum gelmişti ve bir an önce  yataknaneme dönmek istiyordum. Ama bu hayalim kapı açılmayınca suya düşmüştü.

Kapana kısılmıştık.




615 kelime







  Hırsız Cadı, Karanlık Kraliçe (Harry Potter'dan Sonra)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin