Müdür Odası

207 19 0
                                    

Sabah Gryffindor binasının görkemli odasında o rahat yatakta uyandığımda derler için fazlasıyla heyecanlıydım. Yatakhanede beş kişiydik ben, Andrea, Monica ve tanımadığım iki kız daha. İlk uyanan bendim. Ortak salona indim eğer büyük sınıflardan birini bulabilirsem ona büyük salona nasıl gidildiğini sorabilirdim. Bunu tek başıma yapamazdım çünkü Hogwarts'ta ki bütün o büyülü şeyler. Yolu kaybetmeme ve derslere geç kalmama yol açabilirdi. Ayrıca açtım ve yol bulmakla zaman harcamak istemiyordum. Şansıma ortak salonda birileri vardı. Trende James'i çağırdığını gördüğüm üst sınıf. Yanına gittim, kitap okuduğu için beni görmemişti. Önünde durdum en sonunda beni fark etmişti.

"Nasıl yardım edebilirim Violetta?"

Bir saniye, bir saniye ben ona adımı söylememiştim ki nasıl biliyordu bunu?

"Şey, büyük salona kaybolmadan nasıl gidilebilirim onu sorucaktım ama şuan adımı nasıl bildiğiniz daha çok ilgimi çekti."
"Hah o mu dün James söylemişti. Büyük salona gelince, bende şimdi oraya gidicem James'e yolu göstermek için bekliyorum. İstersen sende bizimle gelebilirsin."

Bekleme fikrinden hoşlanmamıştım ama salonu kendim bulmaya çalışmak daha çok zaman alıcağından karşıdaki kanepeye oturdum. Çok değil bir kaç dakika sonra James gelmişti. Hep beraber büyük salona gittik. İlk dersimiz iksirdi. Güne başlamak için ne güzel bir ders. İksir daima en merak ettiğim şey olmuştur. Bütün o bir işe yaramaz  malzemelerin bir araya gelerek mucizeler yaratması beni çok etkiliyordu.

Profesör Slughorn ile iksir dersi oldukça iyi geçmişti. Aslında şimdiden profesörün gözüne girdiğimi söyliyebilirim. İki saat Hufflepuff'la iksir ve bir saat ravenclaw'la ortak  sihir tarihi dersinden sonra Gryffindor'lara 1 saat boş zaman ve ardından yemek vardı.
 
O boş zamanda dışarı çıktım hava rüzgarlıydı. Biraz ileride Aaron'ı gördüm yanına gittim.
"Hey ne yapıyorsun?"

Beni duymamış gibiydi bir daha seslendim. Bu sefer farkına varmış olacak ki yerinden zıpladı.

"AHH. Pardon seni fark etmeniştim."
"Sorun değil. Sadece konşmak istemiştim."
"Konuşmak demişken. İksir dersinde şu yanık iyileştirme iksirini.nasıl yaptığını anlatır mısın? Gerçekten iksiri beceremiyorum da."
"Tabii, ama sen de bana sihir tarihi notlarını vericeksin."
"Anlaştık."

Bu ufak anlaşmada akşam derslerden sonra ortak salonda çalışmaya karar verdikten sonra onu yalnız bıraktım. Yasak ormana doğru yürüyordum. Oranın yasak olduğunun söylendiğini duymuştum. Zaten amacım oraya girmek değildi ama yine de ne olur ne olmaz yolumu değiştirdim. Göle doğru ilerledim, etrafta kimse yoktu.

Aniden gölün içinden bir anka kuşu çıktı daha doğrusu bir anka patronusu. Sanki beni çağırıyordu. İçgüdülerime uyarak peşinden gittim. Bir hırsız olarak gölge gibi hareket etmek konusunda uzmandım o yüzden patronus şatonun içine girip son derece çirkin bir hayvanı resmeden oluk ağzının önüne geldiğinde bebi kimse görmemişti. Anka kuşu garip bir ses çıkardı adeta bir parola gibi dikkatlice söylemişti. Sanırım tahminim doğruydu çünkü hayvan birden canlandı ve arkasındaki duvar yarılırken yana zıpladı. Duvarın gerisinde yürüyen merdiven gibi yükselen sarmal basamaklar vardı. İçeri girene kadar nereye gityiğimi anlamamıştım ama duvarlarda dizili bütün o heybetli portreleri görünce netlik kazandı herşey.

Anka patronus beni müdür odasına getirmişti hem de tek uyanık tabloyla yani Albus Dumbledore'la konuşmam için.

  Hırsız Cadı, Karanlık Kraliçe (Harry Potter'dan Sonra)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin