Seçmen Şapka

218 21 6
                                    

Trenden inerken daha önce hiç olmadığım kadar heyecanlıydım. Gerçekten burada olabileceğimi hiç düşünmemiştim ama burdaydım işte. Hogwarts'ta

Trenden inince birinci sınıfları çağıran iri birini gördüm. Aslında iri demek yetmez adam resmen  dev gibiydi. Herhalde okulun bekçisi diye konuşulan oydu. Tam ismini hatırlamak için uğraşırken James bunu kulağıma fısıldadı.

"Bu Hagrid, okulun bekçisi ve  Sihirli yaratıkların bakımı'nın öğretmeni."

"Öğretmenlik de mi yapıyor? Bunu bilmiyordum."

"Evet ama vahşi yaratıklara zaafı olduğundan dersleri her zaman çok güvenli olmayabilir yine de harika biridir."

Bundan sonra pek konuşma şansımız olmadı çünkü ilerlemeye başlamıştık. Bir göle doğru gittik ve kayıklara bindik. Kayıklar büyülenmişti çünkü kimse kürek çekmeden hareket etmeye başladılar. Kayıklar dörder kişilikti. Benimkinde James ve tanımadığım bir oğlanla kız vardı. Birbirlerine çok benziyorlardı. Sanırım ikizdiler. İkisininde karamel rengi saçları ve çikolatamsı ciltleri vardı.

Kayık filosu gölde süzülürken kimse konuşmuyordu, herkes manzaranın tedını çıkarmakla meşguldü. Biraz sonra Hogwarts göründü. Manzara tek kelimeyle nefes kesiciydi. Biranda Karamel saçlı oğlanın nefesi kesilmiş halde "Çok güzel" dediğini duydum. Kesinlikle katılıyorum.

Derken bir şey gözüme takıldı. Bir karaltı, bir gölge ne olduğunu bilmiyordum. Tam bunu birilerine söyleyecekken. Kayıklar durdu. Gelmiştik.

Bizi bir tür bekleme odasına götürdü Hagrid. Oda kocamandı. Arada birkaç hayalet duvarlardan geçip gidiyor herhalde o ünlü şölene gidiyorlardı.
İçlerinden uzun yakalıklı birini gördüğüm sırada James yine kulağıma fısıldadı.
"Bu Neredeyse kafasız Nick. Gryffindor binasının hayaleti."

"Bir insan nasıl neredeyse kafasız olabilir ki?"

"Biri baltayla onun kafasını koparmaya çalışmış ama balta köreldiğinden kafası tam kopmamış. Kafasını başına bağlayan bir parça kasmış."

Tam ona cevap vericektim ki bir profesör içeri girdi. Bizden tek sıra olmamızı istedi bizde dediğini yaptık.
İçeri girdik. Büyük salonda tavan yoktu daha doğrusu öyle görünmesi için büyülenmişti. Ama hala o yıldızlı gökyüzü ve havada uçan mumlar harika bir görüntüydü.

Sırasıyla herkesin ismi okundu sırası gelen 3 ayaklı bir tabureye oturuyor ve az önce beni hayretler içinde bırakarak şarkı söylemiş olan eski bir şapka takıyordu. Şapka her takıldığında bir bina ismi söylüyordu. Bazen daha fazla bazen daha az sürede söylüyordu. Trende tanıştığım kız grubunun 3 üyesi Slytherin'e gitti. James -doğal olarak- Gryffindor daydı.

En sonunda sıra bana gelmişti. Tabureye oturdum ve seçmen şapkayı taktım.
"Hmm, zorluklarla mücadele etmiş, hayatta kalmak için savaşmak zorunda kalmış.
Çok temiz değil geçmiş ama güçlü, kararlı, azimli kendini düzeltmek için.
Zeki de. Kara kraliçe. Seni nereye koymalı, buldum. GRYFFİNDOR"

Son sözcüğü yükselk sesle söylemişti.  Yerime oturdum Gryffindor masasındaki. Kara kraliçeyle ne kast etmişti acaba. Bumnu daha fazla düşünmek  istemediğime karar verdim ve seçmeyi izlemeye başladım. Kayıktaki karamel kız Hufflepuff'a girdi, adının Aaron olduğunu öğrendiğim karamel oğlan da benim binamdaydı. Birkaç kişi daha geçti. Daha sonra trende gördüğüm ikili çıktı. İkisi de Gryffindor'a geçtiler. O ilginç kızlarla aynı binada olmadıklarına pek sevinmişlerdi.

Seçme bittikten sonra şölen başladı. Zaten yemekleri yedikten sonra çöken rehavetten Müdire McGonagall'ın dediği hiçbir şeyi duymadım.

  Hırsız Cadı, Karanlık Kraliçe (Harry Potter'dan Sonra)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin