Yoongi'nin ağzından
Sabah kalktığımda lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda berbat olduğumu gördüm.
Aklıma Jungkook'un beni burada öptüğü gelmişti. İçten hafifçe gülümsedim.
Geri odama döndüğümde saate baktım.
08:07
Bugün okul tatildi evde sıkılırım diye dışarıya çıkmaya karar verdim.
Altıma mavi renk, dizleri yırtık bir pantolon. Üzerime beyaz sade bir tişört ve kırmızı bir gömlek.
Boş bir sokakta yürürken ayağımın uç tarafına atılan taşla kafamı kaldırmıştım. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Eski okulumdan en yakın arkadaşım Sun-Yeon karşımdaydı.
Ağzımdan kelimeler dökülücekti ki vücudumda bir sıcaklık hissettim.
Bana sarılıyordu. Çok özlemiştim. Bende ona karşı sevgimi göstererek kollarımı ona sardım. Omzuma kafasını yerleştirdi ve ağlayarak hıçkırıklara boğuldu.Sun-Yeon: S-eni çok özledi-m... Ned-en okuldan gitt-in?
Yoongi: Bende seni çok özledim.
Geri çekilerek
Sun-Yeon: Neden okuldan gittin?
Yoongi: Sana anlatıcağım... İstersen bir kafeye oturalım hem sohbet edmiş oluruz. Sana anlatıcaklarımda var.
Sun-Yeon: Peki~
İkimizinde en sevdiği kafeye geldik. İçeriye girdiğimizde nedense hiç kimse yoktu. Bir masaya oturduk. Garson yanımıza gelip siparişleri aldı.
Beklerken sessizliği bozan ben olmuştum.
Yoongi: Konuşmaya nereden başlamamı istersin?
Sun-Yeon: Imm... Okuldan neden gittin?
Yoongi: Sende biliyorsun ki sınıftaki öğrencilerle sıklıkla tartışma çıkardı. Daha fazla katlanamadım bu olanlara. O gün sana bunları söylemek için bahçeye çıktığımda ayağıma taş takılmıştı yere düşmüştüm. Sonra birisi beni kucağına aldı. Gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu farkettim. Doktor bana istirahat etmemi söyleyincede okula gelemedim. Daha doğrusu düştüğüm an beni kucaklayan kişinin evinde kalmıştım. Sonrada yeni okuluma nakil oldum.
Sun-Yeon: Durum bayağı karışık.
Yoongi: Aynen.
Garson yanımıza gelip kahveleri masaya bıraktı. Kahve fincanımın kulpundan tutup ilk yudumumu alıcağım sırada cama karşı kafamı döndürmüştüm. Gördüğüm şeyle tekrar dejavu yaşamıştım. Gözlerimi fal taşı gibi açmıştım.
Yoongi: Jung-kook
Dudaklarım arasından dökülmüştü.
Sun-Yeon: Bir şey mi dedin?
Yüzümü ona döndürdüm. O tarafa tekrar bakmakta kararsızdım. Bakmadım. Hiçbir şey olmamış gibi devam ettim.
Açılan kapı sesi ile ellerim titremeye başlamıştı. Ona bakmaya korkuyordum. Kolumu birisi hızlı bir şekilde kavramıştı. Kalkmamakta ısrarlıydım, o olduğunu biliyordum. Beni ayağa kaldırdığında kelimeler ağzından döküldü.Jungkook: Arkadaşınızı birkaç dakikalığına alabilir miyim?
Sun-Yeon: Ş-eyy... Tabi
Dediği şeyle beklemeden lavaboya doğru ilerledi. Kapıyı açtı ve benide içeriye soktu. Sertçe bedenimi kapıya yapıştırarak inlememe bile izin vermeden dudaklarıma yapıştı. Karşılık vermedim. Ben meleğimi üzmüşken birde ona karşılık vermek çok ağrıma gidiyor. Alt dudağımı dudakları arasına alarak emmeye başladı. Ben hiçbir şey yapmıyordum. O kadar ateşli öpüyordu ki karşılık vermekten vazgeçip ondan ayrıldım. Dudakları pembeleşmişti o kadar öpülesi duruyordu ki. Gözlerimi ondan kaçırıp başka yerlere bakmaya başladım.
Jungkook: Yüzüme bak
Yoongi: ...
Jungkook: Sana yüzüme bak dedim!
Korkarak kafamı kaldırdım. Gözlerine bakamıyordum. Bir elini çeneme koyarak yüzümü ona göstermemi sağladı. Ağzından kelimeler dökülecekken buna izin vermeyip avucumun içiyle ağzını kapattım. Gözlerinin içine baktım.
Yoongi: Biliyorum bana çok sinirlisin. Senin beni affetmen için elimden geleni yapıcağım. Bir an orada kendimi kaybettim. Ama gerçekleri, yaşananları öğrenmen lazım. Bilmiyorum bu olanları fark ediyor musun? Ama birbirimize zaman verelim...
Kendimi daha fazla zorlamayıp oradan ayrıldım.
Tek kelime söyleyeceğim. Aslında iki kelime...
"Sizleri seviyorum" 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~I Like Fucking You~ (Yoonkook X Smut)
Historical Fictionİçinde smut var. Rahatsız olanlar okumasın -Beni rahat bırak -Bir gün benim olacaksın. Altımda inlediğin zamanları iple çekiyorum. -O biraz sıkar -Sen öyle san. Benimsin artık. Kaçacak bir yerin yok.