7. BÖLÜM

356 40 112
                                    

Turuncu saçlı bir çocuk kapıyı açıp eliyle gelin işareti yapmıştı. Önce adını hatırlamasam da bunun Jimin olduğunu anlamıştım. Jimin neden kafasının arkasına gözlük takıyordu? Yoksa... Kafasının arkasında göz yoktur değil mi? 

Onlar önden giderken etrafı süzüyordum. LED lambalar her yerdeydi. Jin denen çocuk elinde kamerayla çekim yapıyor, Yoongi ve Hoseok şarkıya eşlik ederek coşuyor, Jimin tekerlekli sandalyedeki Jungkook'u ittirerek eğleniyordu.  Köşede duran kız bizi fark edince yanımıza geldi. Denizkızı olma ihtimali kaçtı acaba? Çünkü ışınlanmıştı.


-Kız mı getirdiniz?! Tanrı'ya şükür sonunda tek kız değilim! Merhaba desenize.

Kız bağırdığında hepsi dönüp bize bakmıştı. Müzikten sesi neredeyse duyulmuyordu. Yoongi'nin bakışları anında değişmişti. Jungkook müziği kapattı.

-Sizin burada ne işiniz var?

Sertçe sorduğu soruya karşılık bir şey demedim. Rahatsız olduğu kişi bendim. Benden neden rahatsız oluyordu?

-Siz tanışıyor musunuz?

Taehyung Yoongi'ye sormuştu.

-Bizim sınıftalar. Asıl siz nereden tanışıyorsunuz?

-Bizi kurtaran kız Jae Rim. Size bahsetmiştik. Geçen ay da bugün de bize yardım etti. Ben de teşekkür amaçlı davet ettim.

-İyi bok yedin.

Bok ne demek? Neden yemiş? Yemek mi acaba?

-Düzgün konuşur musun Yoongi?

Kız Taehyung'u savunmuştu. Tamam, bu gruptaki tek aşık Namjoon değildi. Taehyung bu kıza aşıktı.

-Evet hyung bok falan çok ayıp.

Sanki kendisi çok terbiyeliydi.

-Sen sus velet.

Yoongi Jungkook'un kafasına vurmuştu. Jungkook ise gülmüştü. Acımış olması gerekmiyor muydu?

-Her neyse dediğimiz gibi misafirimiz. Kendinizi tanıtsan iyi olacak.

-Ben Hana ve arkadaşım Jae Rim.

Namjoon'a baktım. Sevdiğim kız Hana ve sevdiğim kızın arkadaşı Jae Rim.

 -Soju içer misiniz?

Jin şişeyi gösterdiğinde hayır anlamında kafa salladım. Hiç içmemiştim ama duyduğuma göre pek iyi bir şey değildi. Hana da içmeyecekti. O da böyle şeyleri sevmiyordu.

-O süt içsin.

Jungkook göz devirip Yoongi'ye baktı.

-Yah hyung! Sütün nesi var? Ben de içiyorum.

-Sen de bebeksin.

Hepsi gülmeye başlamıştı. Bense saf saf bakıyordum. Bence hiç insan yavrusu gibi durmuyordu. Birkaç kez insan yavrusu görmüştüm ama Jungkook yavrulara benzemiyordu. Hatta alakası bile yoktu.

-İnsan yavrusuna benzemiyor ki. Neden öyle diyorsun?

Ciddi olup olmadığımı anlamak için hepsi bana bakmıştı. Ama ciddiydim. Bu defa daha çok gülmeye başlamışlardı.

-Komik değil.

Diye fısıldamıştım.

-Gülmeyin!

Bir anda bağırdığımda şaşkınlıkla bakmışlardı. Olumsuz şeyler hissediyordum. Özellikle Yoongi'ye karşı. Kaba davranıyordu ve bu ben de onu köpekbalıklarına atma isteği oluşturuyordu.

-Her neyse. Jimin markete git. Acıktım.

-Yah neden ben?

-Keyfim ve kahyası sen demek istedi. Bence gayet iyi bir sebep. Ha diyorsan misafir yanında senden bahsedeyim-

-Ben çıkıyorum!

Jimin kapıya gitmişti bile. Sonra döndü ve bize baktı.

-Tek mi gidiyorum? Nasıl taşımamı bekliyorsunuz? Yah Jeon Jungkook ve Kim Taehyung! Benle geliyorsunuz.

Jungkook Jimin'e dönmüştü. Taehyung ise ikiliye bakıyor ve gülüyordu.

-Neden ben?

-Çünkü Busan'da ilk ben doğdum ve sen sonra doğduğun için benle geleceksin.

Jimin Jungkook'un yakasından tutup çekmeye çalışmıştı.

-Hyung boyun da yetmiyor niye çekiyorsun?

-Sen bana ne demeye çalışıyorsun?!

-Jiminie çok kısa~ Jiminie acayip kısa~

Jimin, Jungkook'a tekme atmıştı. Jungkook hala gülüyordu. Canı neden acımıyordu bu çocuğun?

 -Seni serseri! Kaç kez dedim bana şöyle seslenme diye?! Hadi gidiyoruz.Kızgın görünmeye çalışıyordu ama öyle olmadığı gayet belliydi. Vagondan indiklerinde Jin:

-Asla büyümüyorlar.

-Aramızda en büyük sensin hyung ama Jungkook'tan bile küçük gibi davranıyorsun.

Hoseok dalga geçtiğinde Jin hafifçe kafasına vurdu. Ortam biraz garipti. Hana'ya baktım. O da benim gibi şaşkınca etrafa bakıyordu. Namjoon ise köşede hayran hayran Hana'ya bakıyordu.

Aslında Hana bunu fark etmişti hatta çaktırmadan o da bakıyordu. En iyi ve tek arkadaşıma bu konuda yardım etmeliydim sanırım. Sonunda Taehyung, Jimin ve Jungkook gelmişti.

-Jae Rim, Hana hadi gelin. Yemek hazırlayalım. Acıkmışsınızdır.

Hala adını öğrenemediğim kızın yanına gittik. Beraber diğer tarafa geçip mutfağa girdik.

-Bizim okuldan mısın?

Hana kızı dikkatle süzerek sormuştu.

-Evet. Adım Yoora.

-Seni hiç görmedim.

-Genelde sınıfımdan çıkmayı sevmiyorum. Abimlerle takılmak sıkıcı.

-Abin mi? Kim?

Diye sormuştum.

-Jin'in kardeşiyim ben. Siz? Normalde asla 8'imiz dışında kimse buraya gelemezdi.

-YEMEKLER HAZIR MI?!

Jin bağırdığında Yoora tuhaf bir bakış attı.

 Anca ye başka bir şey yapma.

Diye düşünüp ramenleri tabaklara doldurdu. Bizde sofrayı kurduk. Herkes sofrada konuşup gülüşürken ben sadece izliyordum.

Sadece anlamaya çalışıyordum. İnsanlar birbiriyle nasıl iletişim kurarlar? Neleri severler? Uyum sağlayamadığımın farkındaydım. Garip görünüyor ve davranışlarım çok dikkat çekiyordu. Hana bile beni sevse de garip olduğumu düşünüyordu. Haklıydı da. Burası benim dünyamdan çok farklıydı.

Korkuyordum. Ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Şu an iyi gibi gözüksem de kendimi çok rahatsız hissediyordum amacım insanlarla iletişim kurmamaya çalışmaktı ama şimdi hayatıma 8 kişi daha girmişti. Bunu çok rahat anlayabiliyordum. İşte benim için her şey bundan sonra zorlaşmaya başlayacaktı.

Merhaba. Bölüm hakkında diyebilecek bir şeyim yok çünkü daha geçiş aşaması gibi bir şeydeyim. Nasıl gidiyor hiç bilmiyorum. Yazım hatalarım olabilir.

taekatsizim aklıma konu gelmeyince böyle bir şey yaptım ama hayırlı olsunn.

Görüşmek üzere.

DENİZKIZI - MİN YOONGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin