4. BÖLÜM

373 39 123
                                    

Yaklaşık yarım saat boyunca azarlanmıştık ve ilk cezamı almıştım. Hana ise ceza almamıştı. Nedeni ise tüm suçu üstüme almamdı. Eve geç kalmaması gerektiğini düşüncelerinden okumuştum. Bu ona teşekkürüm olacaktı.

-Okul çıkışı Yoongi'yle beraber kütüphaneyi düzenleyeceksiniz. Kendisi zaten cezalıydı.

Hadi ama neden herkes bizi karşılaştırmaya çalışıyor? Ne kadar erkek insan görmek istemesem de 2. günden karşılaşmadan edemiyorduk. Tek isteğim eve gidip bütün gün havuzdan çıkmamaktı!

-Tamam.
-Çıkabilirsin.

Selam verip çıktım. Okulun bitmesine 1 ders kalmıştı. 1 ders sonra adaha yürümeyi bile zor başaran ben temizlik de yapacaktım. Kraliçe kesinlikle beni öldürmek için yollamıştı buraya.

*******

-Gidelim.

Sıradan kalkıp Yoongi'ye seslenmiştim. Kafasını kaldırıp bana bakmıştı.

-Nereye?
-Cezalıyım. Sen de öyle. Kütüphaneye gitmiyor muyuz?

Dedim. Yine mi bu kız? Başka biri yokmuş gibi. Sinir bozucu.

Sinir bozucu? Ben bir şey yapmamıştım ki? Tamirci çağırmalı mıyım?

Bir şey demeden yürümeye başladım. O ise aklındakilere hakim olamıyor söylenip duruyordu. Başım ağrımıştı benim!

-Beni sevmemiş olabilirsin ama mecburen benimle temizleyeceksin.

-Öyle bir şey demedim. Sadece yürüyordum. Bunu nasıl anladın?

Aha yedik yosunu. Nasıl düzelteceğim? Ben yalan söyleyemem! Kısa bir süre düşünüp aklıma gelen her şeyi hızla sıraladım.

-Bunu anlayabiliyorum. Yani çok belli ediyorsun. Hem kim ceza almayı severki. Bence kimse sevmez. Sonuçta niye sevsinler? O değilde foklar çok yalnız.

Ne saçmalıyor bu? Gerçekten garip biri. Sinirimi iyice bozdu.

Gerçekten... Bu nasıl bir geri çevirmeydi? Titanik gibi battım az önce! Bir de tamirci mi arasam acaba? Sinirini tamir eder. Ben arayamam ama Hana'ya söyleyebilirim belki. Hala telefon kullanamıyorum. Cidden en değişik bir şey öyle?

Yapılacaklar listesi 2 numaralı madde: Acilen şu yalan denilen şeyi söylemeyi öğrenmeliyim. 1 numara neydi dediğinizi duyar gibiyim. Yemek yemek!

-Her neyse kütüphane nerede?

Önden yürümeye başlamıştı. Ben de peşinden gidiyordum. Bir yandan da onu süzüyordum. Umursamaz olmasa bile nedensizce umursamaz davranan birkaç insana rastlamıştım ama Yoongi öyle değildi. O gerçekten çok umursamazdı. Dikkatimi çektiğinden sabahtan beri düşüncelerini okumaktan kendimi alamıyordum. Yemekhanedeyken tam yanında iki kişi kavga etmişti. Sadece arkadaşlarından biri mi diye bakmış sonra önüne dönmüştü.

Durduğunda kütüphanenin önünde olduğumuzu fark etmiştim. İçeri geçip etrafa baktım. Beklediğimden çok daha büyüktü. Çok güzel kokuyordu!

-Çok güzel kokuyor...

Yoongi ise önce hapşırmış, burnunun ucunu kaşımıştı. Sonra bana bakıp göz devirmişti. Bu hareketi nasıl yapıyordu ya? Korkutucuydu bence. Gözü öyle kalırsa... AMAN TANRIM!

-Gözlerini bir daha öyle yapma!

Sesimin biraz yüksek çıkmasına karşılık şaşırmıştı.

-Ne?

-Ya gözün öyle kalırsa? Bu çok ama çok kötü değil mi?

-Kalmaz. Cidden daha önce göz deviren birini görmemiş olamazsın. Dalga geçme.

-Dalga mı geçiyor? Ama burası deniz değil.

Espriye bak. Çok zekisin sen! Jin bile daha iyi yapıyor. Jimin şuradan bir kurtulayım bittin sen.

-Lütfen bir daha espri yapmaya çalışma. Düşük zekanı görmek istemiyorum.

Konuyu değiştirmeye karar verdim. Bana hakaret etmesi beni üzmüştü. Sanırım insanlarla böyle konuşmamalıydım. Ard arda 2 kez hapşırmıştı bu defa.

-Güzel kokuyor neden durmadan hapşırıyorsun?

-Kokmuyor. Koksa bile tozdan nasıl koku alabilirsin?

-İyi koku almak benim suçum mu?

Cevap vermemişti. Beklediğim gibi.

-Nereyi temizliyoruz? Neyle temizleyeceğiz? Temizlik eğlenceli olmalı. Ne yapmam gerek?

Vakit kaybı.

-Sus ve yap. Çok konuşuyorsun.

-Cevap vermen gerekiyor. Tek yapmak mı istiyorsun? Sonra kızıyorsun.

Umursamamış ve en aşağıdaki rafın kitaplarını yere dökmüştü. Sonra görevlinin bizim için getirdiği bezlerden birini alıp rafı silmeye başlamıştı. Aklındaki şey ise hızlıca yapıp kurtulmaktı.

-Yah! Eğlenceli görünüyor. Nasıl yapacağımı gösterir misin?

Dalga geçiyor olmalı.

-Ciddiyim.

-32 diş sırıtırken seni ciddiye alamıyorum. Ayrıca toz almayı ben bile biliyorum. Kesinlikle alay ediyorsun.

-Göster lütfen. Tek yapmak mı istiyorsun? Hem sende toz alerjisi denen şey varmış. Rahatsız oluyorsun. Hızlıca bitirmene yardım ederim.

-İzle. Böyle yapacaksın.

Dikkatle onu izledim. Sonra ben de yapmaya çalıştım.

Ne lanet bir gün. Tanrı belamı verdi. Kesinlikle bir daha Jimin'in bedduasını almamalıyım. Bir daha dalga geçersem bunun 2 misli olsun.

Kendi kendine söylenmesini dinlerken bir yandan da rafı silmeye çalışıyordum. Ne kadar başarılı olduğum ise tartışmaya açıktı.

-Gerçek bir beceriksizsin. İşimi zorlaştırıyorsun.

Neden La Rin unnie gibi telekinezi gücüm yoktu? Şu an tamda ihtiyacım olan şey.

-Elimden geleni yapıyorum.

-Ben siliyorum. Kitapları yerleştir. Oyalanmaya devam edersen tek yaparsın.

Kafa sallayıp sildiği yerlere boyutlarına ve türlerine göre kitapları dizmeye başlamıştım. Bu çok eğlenceliydi! En baştan başlamış ve ona yetişmiştim.

-Bitti.

Dediğimde umursamazca omuz silkti ama şaşırdığını anlayabiliyordum. O sildikçe kitapları koyuyordum. Son kitabı koymadan önce kapağına bakmıştım. Küçük Denizkızı.

-Neden öyle dikkatlice inceliyorsun? Daha önce okumamış olamazsın.

Bir şey dememiştim.

-Denizkızının adı ne? Çok güzel...

-Herkes mutlaka bu kitabı okumuştur. Bilmemen imkansız.

İlk sayfadaki resmi hemen tanımıştım.

-Ariel...

Son sayfayı açıp okudum. Sonrada güldüm.

-Ne gülüyorsun?

-Denizkızları köpük olmaz.

-Nereden biliyorsun?

Çünkü ben de bir denizkızıyım... Cevap vermedim. Kitaba bakmakla yetindim.

-O bir masal. Gerçek bir şey değil.

-Denizkızı diye bir şey yok mu sence? Son zamanlarda bulunduğu hakkında konuşuluyordu. Hatta bilim adamları çalışma yapıyorlarmış. Varlıklarına inanmıyor musun?

-İnanmıyorum. Oradan bakınca bu saçmalıklara inanan biri gibi mi duruyorum?

O kadar emin konuşmuştu ki bulduğum ilk suya atlayıp kendimi ifşalayasım gelmişti. Tabi sonra bunu düşündüğüme pişman olacağımı bilmeden...

Selamlar! Nasılsınız? Hala acemi olduğumdan nasıl gittiği hakkında hiçbir fikrim yok. Yazım hatası varsa özür dilerim. Görüşmek üzere!

DENİZKIZI - MİN YOONGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin