Bölüm 3

28 4 0
                                    

"Aman tanrım Mad! Gerçekten böyle mi dedi?"
Bir yandan kazanda ki çorbayı karıştırıyor,bir yandan da hala aynı soruyu soruyordu Celine.Bıkkınlıkla nefes aldı Prenses.
"Evet Celine, daha kaç kez anlatacağım,bende şoka girdim o an ama kurtulacağım burdan,sende bizimle geleceksin."
"Bilmiyorum Mad,annemi nasıl bırakırım burada ?"Ayağa kalkarak kızın yanına yürüdü Madeleine,ellerini avucunun içine aldı "Yapma Celine,annen bunu duyunca kendisi gitmeni isteyecek zaten.Bu cehennemde daha ne kadar kalabiliriz ki hem sana söz veriyorum biz kurtulalım annenide alacağız yanımıza."
"Nasıl kaçacağız peki Madeleine korkuyorum".
O da korkuyordu arkadaşı gibi. Ama başka çareleri yoktu yapmak zorundaydılar.
"2 gün sonra düğün alışverişi için şehre inmemiz gerekiyor. Sen,ben,Leo ve James gideceğiz.Geri dönmeyince babam bizi bulmaları için arkamızdan asker yollayacaktır.İşte o zamanda Alex,Charles ve Mike gelecekler. Babam mutlaka onları yollayacaktır.Sonuçta en güvendiği adamları."
"Umarım başarırız Mad." Sıkıntıyla nefes aldı Prenses. " Umarım Celine."

                                  🦋🦋🦋

  Bütün yemek boyunca annesinin düğün ile ilgili konuşmalarına katlanmak zorunda kalmıştı Madeleine. Her şey yolundaymış,bu evliliği en az onlar kadar istiyormuş gibi davranıyordu.Annesi ve babası başlarda bu durumu garipseselerde bir süre sonra pek umursamamamışlardı.Sonuçta ne şekilde olursa olsun kızları evlenecek,krallıkları daha da güçlenecekti.Zaten şuan için önemli olan da buydu.Genç kız nazikçe boğazını temizledi.
"Müsadenizle biraz bahçeye çıkmak istiyorum Majesteleri." Babası elindeki çatalı tabağına bırakıp yemeğine ara verdi.Bakışlarını kızının solgun yüzüne çevirdi.Sıcak bir gülümseme sundu kızına. "Tabiki,kalkabilirsin kızım."
"Teşekkürler majesteleri." Anne ve babasını selamlayıp salondan ayrıldı. Hızlı adımlarla bahçeye doğru yürüdü Madeleine.Kendini boğuluyormuş gibi hissediyordu.Yarın sabah kurtulacaktı herseyden.Bir an bile pişman olmayacağım bu cehennemden kurtulduğum için diye düşündü. Gözlerini etrafta gezdirdi. Leonidas diğerleriyle birlikte sarmaşıkların sardığı yüksek duvarın üzerinde oturuyordu.Yanlarına yaklaştı.Geldiğini ilk fark eden Alex olmuştu.
"Prensesim,gelerek biz köleleri şereflendirdiniz.Size sunabileceğimiz değerli bir şarabımız yok lakin sadakatimiz ve canımız var." Kenarda ki küçük sandalyeyi kızın yanına koydu. "Size layık değil ama lütfen oturun." Dalga geçiyordu. Kızın bu tarz konuşmaları sevmediğini hepsi bilir ve başbaşa oldukların da kızla uğraşırlardı. Ayak uydurmaya karar verdi Madeleine. Nasıl olsa prenses olarak geçireceği son gündü.
"Teşekkürler Alex.Baksana madem benim için bişeyler yapmak istiyorsun bugün canım dağ çileği istemişti.Ama şu mağraların girişinde olanlardan.Gidip bana onlardan toplamanı istiyorum." Birden afalladı genç adam.Gecenin bu saatinde ormandan geçmek akıl işi değildi.Hadi diyelim orayı geçti,o yüksek mağaralara bu zifiri karanlıkta nasıl tırmanacaktı.Bir süre kızın yüzünü izledi.Ciddi olmamasını umuyordu. Ama yüzünde en ufak bir alay göremedi.Zaten kızın o çileklere olan aşkını tüm dünya bilirdi.
"İstekleriniz benim için bir emirdir Aklesleri lakin bu saatte oraların nasıl olduğunu biliyorsunuz.Sabah gün doğar doğmaz emrinizi yerine getireceğimden emin olabilirsiniz."
"Sen benim emirlerime karşı mı geliyorsun asker? Sanırım bu konuyu krala iletmem gerekiyor. Belli ki kellenin uçma vakti gelmiş."
Arkasını dönüp gidiyor gibi yaptı Madeleine. O sırada Leo ile göz göze geldiler. İkiside gülmemek için zor tutuyordu kendini. Sonra birisinin bacaklarına sarıldığını hissetti. Şaşkınca arkasını döndü.
"Prensesim,nolur affedin. Bir daha tekrarı olmayacak,hemen şimdi yola çıkacağım, yalvarırım krala söylemeyin."
Bir an afalladı Madeleine.Daha fazla uzatmanın anlamı yoktu.Şakanın tadı kaçıyordu.Yere adamın yanına eğildi.Çenesinden tutup gözlerine bakmasını sağladı.
"Sadece küçük bir şakaydı Alex.Bir daha ne uğruna olursa olsun ucunda ölüm bile olsa senin gibi güçlü ve yetenekli bir askeri dizleri üzerinde görmek istemiyorum.Yarından itibaren babam yok hayatımızda.Benim yanımda olacaksınız.Ve sizler benden korkarak,bana itaat etmek zorunda olduğunuz için değil aynı yolda olduğumuz için benimle olun.Yarın bu kapıdan çıkarken prenses ünvanımı burda bırakacağım. Siz neyseniz bende o olacağım.Ve eğer yarın başaramazsak çabalayarak ölmüş olacağız.Biz denedik diyebileceğiz." Adamın elinden tutarak kendisiyle beraber kaldırdı. " İyi geceler"dileyerek geldiği taşlı yoldan geri döndü. Fazla bile kalmıştı yanlarında.Dikkat çekmemeleri gerekiyordu.

                                  🦋🦋🦋

MadelaıneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin