1~Who Are U🌙

2.8K 128 158
                                    


Eric: Düzgün giyin. Birazdan gelirler.

Finn: Tanımadığım kişilere niye güzel gözükmek zorundayım?

Eric: Çünkü O kadın ve kızı yakında senin annen ve kız kardeşin olacak.

Finn: Onlar benim annem ve ya kardeşim değiller! Asla da olmayacaklar!

Eric: Onların yanında da böyle şeyler söylemeye devam edersen sonun kötü olur evlat!

Finn: Ben kimsenin çocuğu ya da ağabeyi olmayacağım! O kadın ve kızını tanımıyorum bile! Caddedeki barlardan birinde bulduğun ismini bile bilmediğin orospu bir kadını annemin yerine koymaya çalışıyorsun!

Finn'in, babasının elini sertçe yanağında hissetmesi uzun sürmemişti. Finn babasından defalarca dayak yese bile, o kadına "anne" demeyecekti, ve ya o kıza! Finn odasına çıktı ve yatağında duran telefonu alıp açtı. Telefonun parlaklığından gözlerindeki yaşlar oda ışığında parlıyordu. Şifresi annesinin öldüğü yıldı. Finn'in hayatındaki en sevdiği kişi her zaman annesi olmuştu. Onun yüzünü her hatırladığında, içini bir hüzün kaplıyordu, ya da ismini her duyduğunda...Annesi onun için bambaşkaydı. Her şeyiydi annesi onun. Her şeyi annesinden öğrenmişti. Cesur olmayı da ondan öğrenmişti Finn. Babasına karşı işte böyle ayakta duruyordu. Annesinin öğrettiği gibi cesur olarak...Annesi cesurdu Finn'in. Çünkü Finn, anne ve babasının kavgalarına bir sürü kez şahit olmuştu. Kavganın sonu, hep babasının annesine attığı dayakla bitiyordu.

Ve annesinin ölümü sonrası, Finn'in gittiği psikoloklar yaşından fazlaydı. Finn annesi öldüğünde henüz 15 yaşındaydı. Aradan iki yıl geçmesine rağmen acısı tazeydi. Daha dün gibi hatırlıyordu annesinin hastanedeki yatakta yattığını. Annesine bağlanan kablolar Finn'e çok geliyordu. Finn annesi, yatağında yatarken başını dizlerine koyar ve annesi de onun saçlarını okşardı. Yine bir gün annesinin dizlerine başını koyduğunda annesi saçını okşamamıştı....O zamandan sonra da sadece annesinin mezarını görebildi...Finn her ne kadar depresif bir çocuk olsa da evde dayak yese de okulda her şey çok farklıydı. Finn okulun en popiler çocuğuydu. Bütün kızlar onun peşindeydiler. Hatta Finn basketbolda iyi olmamasına rağmen takıma seçilmişti. Herkes onu tanıyordu çünkü. Finn, yattığı kız sayısının babasınınkinden fazla olma ihtimalinden korkuyordu. Babası evde olmayınca büyük evlerinde partiler verip partilerin kralı olsada, onun iç dünyası tamamen farklıydı.

Finn, telefonunu açar açmaz bildirimler adeta yağmaya başladı. Instagram'dan gelen takip istekleri, arkadaşlarından gelen tuhaf mesajlar, tanımadığı kızlardan gelen mesajlar ve ya tanıyordu sadece tanıştıklarında sarhoştu hiç bir fikri yoktu Finn'in. Snapchat'indeki hikayelere gelen yanıtlar.... gerçekten hikayesinde ne paylaşmıştı???

Finn kendi hikayesine baktığında yine partide eğleniyordu ve elindeki tuttuğu sigara da dikkat çekiyordu. Fotoğrafı partiye gelen kızlardan biri Finn'in telefonuyla çekmişti. Finn öylesine kimin gördüğüne bakarken sınıf hocası olan Bayan Ree'yi gördü. Bayan Ree altmışlarındaki beyaz bir kadındı, ve bu sigara konularında aşırdı hassastı. Finn, eğer Bayan Ree babasına sigara içtiğini söylerse yine dayak yiyeceğini biliyordu. Hikayeyi sildi ve kaderine razı oldu. Atık tek yapabileceği Bayan Ree'nin babasına bu sigara olayını anlatmamasıydı.
Finn her zamanki gibi mesajlarının hiç birini okumaya uğraşmadı ve direk telefonu yatağın bir köşesine firlatıverdi. Finn dolabında temiz bir tişört ararken bir anda kapı çaldı. Finn bu kapı zil sesini duyar duymaz üstüne herhangi bir tişört geçirip, koridorda beklemeye başladı. Babası mutfaktan kapıya doğru yürüyüp kapıyı açtı. Finn onu ne bekleyeceğini biliyordu. Hayatı maffolacaktı bu kadın ve kızı yüzünden. Finn hayatının nasıl bok olacağını düşünürken aşağıdan babası ona nazik bir sesle seslendi. ( Babasının böyle yaparak nazik görünmeye çalışması Finn'i güldürüyordu.) Finn merdivenlerden aşağıya indi ve.........................

Step Brother~FillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin