15~ Detectives🕵️‍♂️🕵️‍♀️

982 83 117
                                    


Millie: Fİ-FİNN BU NEEE?!?!?!?!?

Finn: Hiç bir fikrim yok Millie!

Millie elindeki telefona bakarken gözleri dolmuştu. Artık ne yapacaklarını bilmiyorlardı. İkisi de tuvaletten çıktı ve yemekhaneye indi. Neredeyse 1000 kişi şu an onlara şok içinde bakmaktaydılar, bazıları gülüyor, bazıları dalga geçiyordu. Finn ve Millie ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Kıpırdıyamıyorlardı. Elleri, ayakları tutuşmuştu ikisininde.

Sophia, Gaten, Caleb, Noah ve Lillia'da hızlı olmaları gerektiklerini biliyordu. O fotoğrafı acilen silmelilerdi yoksa arkadaşlarının başı büyük bir derde girecekti. Sophia, Gaten, Caleb, Noah ve Lillia. Finn ve Millie'nin kolundan tutup boş bir sınıfa koştular.

Millie: Be-ben ne yapacağımı bilmiyorum! Hayatımız mahvolacak!

Sophia: Sakin olun! Bir yolunu bulacağız.

Noah: Ne yapabiliriz ki! Herkesin telefonunu alıp teker teker silecek miyiz? 1000 kişiden bahsediyoruz. Koca lise.

Gaten: Eğer Sadie'nin telefonunu alıp o fotoğrafı bulup herkesten silebilirsek, herkesin telefonuna giden mesaj silinir.

Caleb: İyi de ya secrenshot falan aldılarsa?

Lilliea: Ya da başka birilerine gönderdilerse?

Gaten: Onun için bir program biliyorum. O fotoğrafı algılayıp insanların galerisinde ona benzeyen hangi fotoğraf varsa siliyor.

Herkes Gaten'a katıldı. Çünkü aralarında en iyi hacker kesinlikle Gaten'dı. Ona güvenmelilerdi.

Noah: Sadie'nin telefonunu nasıl alıcaz?

Sophia ve Lillia: Biz hallederiz!

Finn: Nasıl?

Sophia: Birimiz onunla konuşurken dığer kişi de telefonunu alır.

Caleb: Mantıklı.

Millie: Ya telefonun şifresi varsa?

Gaten: Onu ben hallederim.

Lillia: Vayyy. Hacker seni.

Noah: Fakat çabuk olmalıyız. Eğer öğretmenlerden biri görürse işimiz biter.

Gaten: Bu arada eğer şifresi varsa çözmek için telefonu bir bilgisayara bağlamam gerekecek.

Sophia: Arkadaşlar mükemmel bir planım var.

Herkes de bu sefer Sophia'ya güveniyordu. Kız "Sherlock Holmes","La casa de papel", "Ocean's 8" gibi filmlerin kraliçesiydi resmen! Neredeyse 79 kere falan izlemişti. Ayrıca yanlış hatirlamıyorsa, amcası bir dedektifti.

Sophia planı herkese anlattı. Herkes bu mükemmel planı uygulamak için yerlerine geçti. Planın kusursuz olması gerekiyordu. Her olasılığa karşı önlemlerini almışlardı. Telefon operasyonu artık başlamıştı.

Tenefüste Sophia ve Lillia, Sadie'yi bulup yanına gittiler.

Lillia: Napıyorsun Sadie?

Sadie: Hayrola. Niye benimle konuşuyorsun sen?

Lillia: Finn ve Millie'nin bunu yapması gerçekten iğrenç. Ve iyiki herkese rezil ettin. Beter olsunlar!

Sadie: Ya sonunda bana katılmana sevindim. Gerçekten Millie tam bir orospu.

Lillia sinirlensede, kendine hakim olmalıydı. Bunu çünkü bunu Millie ve Finn için yapıyordu.

Lillia: Bence onlar gerçekten kardeş. Üvey falan da değil. Baya benziyorlar baksana.

Sadie: Ya ben ona hiç dikkat etmemişim. Olabilir. Onlardan her şey beklenir!

Bu tuhaf konuşma sırasında Sophia, Sadie'nin çantasından telefonunu almıştı bile. Telefonu tişörtünün içine sakladı ve koridorda yürümeye başladı. O sırada Sophia, yanından geçen Noah'ya bakmadan hemen eline telefonu tutuşturdu. Noah ise telefonu alıp ceketinin cebine yerleştirdi. Ve bilisayar odasının yolunu tuttu. Telefonu, bilgisayarın başında oturan Gaten'a verdi. Gaten en hızlı şekilde şifreyi çözmeye çalışırken, hocanın bilgisayar odasına gelmemesi için de, Millie hocayı oyalıyordu. Yaklaşık 8 dakika içinde Gaten şifreyi çözüp fotoğrafı silmeyi başardı. Ek olarak kızın telefonuna biraz virüs bulaştırmış olabilirdi. Noah ve Gaten, Fotoğrafı sildikten sonra bir beşlik çakıp, telefonu Finn'e verdiler. Finn telefonu, koridordan geçen Caleb'e verdi. Caleb ise Sadie'yi bulup konuşmak istediğini söylemişti. Konuşurken de, telefon terkar Sadie'nin çantasındaydı. Çantasına telefonu koyar koymaz, Caleb Sadie ile konuşmasını bitirip hemen gurubun yanına döndü.

Herkes birbirlerine bakarak gülüyordu. Gerçekten başarmışlardı. Herkes, kendini şu an bir dedektif filminde zannediyordu.

Millie: Hepinize çok teşekkür ederim!

Finn: Gerçekten hayatımızı kurtardınız.

Noah: Tabi Finn ne demek, gencecik çocuksun yakışıklısın tabiki kurtarıcaz.

Millie: Lan sen Finn'e mi yürüon Noah? SKKAKSMSMEMDKWKENWK.

Noah: KMNDNSKSNFNEMRNRNWNFNEÖSKDKKE.

Sophia: Yanlız mükemmeldik ama.

Caleb: Harbi.

Herkes kendini dedektif filminde zannetse de, aslında hala okuldaydılar. Zilin çalmasıyla herkes derslere gitti. Derse girmeden önce Millie, hocayla konuşan bir çoçuğu gördü.

???: Hocam bu gün birisi bize bir fotoğraf attı ve fotoğrafa Finn ve Millie opüsüyoo!

Hoca: Hmm. Göster bakalım.

Çocuk hocaya ailesi ile çekindiği bir fotoğrafı gösterirken hoca kıkırdadı.

???: Hocam size yemin ederim o fotoğraf bütün herkese geldi. Nereye gitmiş anlamıyorum.

Hoca: Tamam çocum hadi derse.

Çocuk şaşkınlıkla sınıfa girerken, Millie işe içinden gülmekten patlayacaktı. Dersini işledi ve üvey abisi ile, pardon sevgilisi ile arabay binip eve gittiler...

MSMSMDMWMSNFKELFNEK. Hikayenin sonlarına yaklaşıyoruz...

Step Brother~FillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin