14~ Liar👿

1.1K 92 103
                                    

 Pazartesi yine okula gitmek için Finn ve Millie arabaya binmişlerdi. Finn ve Millie'nin işleri artık daha zordu. Sevgili olduklarını tüm okuldan saklamak, onlar için de zor olacaktı. Ama zamanla alışmaları gerekiyordu. Çünkü birbirlerini gerçekten çok seviyorlardı. Arabaya atladılar ve okula doğru sürdü Finn. Otoparka arabayı park ettikten sonra, Finn, Millie'ye bir öpücük verdi.

Finn: İyi dersler prenses.

Millie, yüzünde büyük bir tebessümle araban indi. Ve artık rolleri takınmışlardı. Okula girdiklerinde ikisi de derslerini işlemek üzere birbirlerinden ayrıldı. Millie, Sophia, Gaten ve malesef Sadie aynı Fransızca sınıfındaydılar. Dersin ortalarımda Millie tam hocayı dinlerken bir anda birinin ona fısıldadığını duydu;

Sophia: Pıst! Millie!

Millie: Efendim Soph?

Sophia: Napıon?

Millie: Senle konuşuyom. Sen napıon?

Sophia: Sıkıldım. Sen napıon?

Millie: Ben de sıkıldım sen napıon?

Sophia: Ebenin a-

Millie: MAMAMSMAMSMSMAMSMSMAMSMSKSKAÖOEKEKEKWKEK.

Sadie malı da fısıldaşıp gülen bu kızların bu kadar önemli ne konuştuklarını merak etmişti. Çünkü aralarında baya büyük bir konuşma geçiyordu sahiden mskdksms. Ders bittiğinde ise yemek tenefüsü için herkes sınıftan çıkmıştı. Millie hariç. Sadie hala Millie'nin ne karıştırdığını anlamış değildi. Dikkat çekmemek için o da herkes gibi sınıftan çıktı. Ama gözünü Millie'den ayırmıyordu. Millie sırasında birkaç dakika oyalandıktan sonra sınıfın kapısını açtı ve dışarıya çıktı. Herkes aşağıda olduğu için, Millie bomboş koridorda tek başına yürüyordu. Millie koridorda yavaşça yürürken birden yanından sessizce hiç bir şey olmamış gibi geçen Finn'i gördü. Finn uzaktaki tuvalete yaslanmış ve Millie'ye gel işareti yapmıştı. Finn sırıtarak içeri girdiğinde ise, yavaş adımlarla Millie de sırıtarak tuvaletten içeri girdi. Sadie ise olanları hala izliyordu. Şok içinde.

Finn, Millie'yi belinden kavrayıp, onu boynundan öperken, Sadie ise bunu izliyordu. Bir sapık gibi onları izlerken gözlerine inanamıyordu. Onlar gerçekten çıkıyorlar mıydı? Sadie yavaşça cebinden telefonunu çıkartıp Sadece bir kere fotoğraflarını çekse bile hayatlarının maffolacağını biliyordu. E tabiki öyle yaptı. Sadie sonuçta. Hemen fotoğraflarını bir sapık gibi çektikten sonra. Tempolu adımlarla orayı terk etti. Ve artık hayatlarının maffolmasına sadece bir tuş vardı. Sadie, Çektiği fotoğrafı okuldaki herkese gönderdiğinde, onlar için oyunun bittiğini biliyordu. Artık hayatlarını maffetmeği başarmıştı bravo Sadie. Sadie sırıtarak hiç birşey olmamış gibi yemekhaneye indi. Yemekhanede ise tam bir kaos ortamı vardı.

Herkes telefonuna gelen bu fotoğrafa şaşkınlıkla bakıyordu. Bazıları bu fotoğrafa gülüyor ve dalga geçiyordu. Bazıları durumu gerçekten iğrenç bulmuştu. Bazı kızlar ise Finn'imiz elden gidiyi diyerek çok sinirlenmişlerdi. Sophia, Caleb, Noah, Gaten ve Lillia ise sakince yemeklerini yerken. Herkesin neye bu kadar tepki verdiklerini merak ediyordu. Birden Lillia'nın telefonunda bir bildirim geldi. Lillia telefona gelen mesaja baktı ve.

Lillia: Arkadaşlar, Galiba buna bakmalısınız.

Lillia fotoğrafı herkese gösterdi.

Gaten: Eee ne var bunda?

Sophia: Fotoğrafı görünce azdığımı falan düşünüyorsan Lillia ve bana bunu bu yüzden gösterdiysen. İşi biliyorsun. Msmsmsmsmsms.

Noah: NSAMMSMSMAMSMSK.

Lillia hala herkese şaşkınlıkla bakıyordu.

Lillia: Arkadaşlar anlamadınız galiba. Fotoğrafı biri BÜTÜN OKULA göndermiş. O yüzden herkes şu an böyle. Telefonlarınıza bakın!

Herkes telefonlarına bakınca aynı fotoğrafı gördü. Şu an masadaki herkes şok içinde ellerindeki fotoğrafa bakıyordu. Neşeli şekilde masalarına doğru gelen Sadie'ye baktılar.

Sadie: Eeeee nasıl buldunuz? Güzel çekmiş miyim? Bence kesinlikle fotoğrafçılık okumalıyım.

Sadie gülerek yanlarından ayrılırken;

Sophia: Seni pis o-

Noah: Sakin ol Sophia.

Sophia: Sen ciddi misin? Nasıl sakin olabilirim! Kız gözümüzün önünde Millie'nın hayatını maffedecek!

Gaten: O haklı. Bir yolunu bulmalıyız. Yoksa bu fotoğraflar öğretmenlerin eline ulaşabilir ya da daha kötüsü. Okuldan atılabilirler!

Caleb: İyi de, okuldaki herkes tuvalette öpüşür.

Lillia: Olay o değil. Mantıken şu an kardeş sayılıyorlar.

Caleb: E ama üvey?

Noah: Eğer bunu müdür öğrenirse üvey olup olmadıklarının pek bir önemi kalmayacak.

Tam o sırada Millie'nin telefonuna mesaj geldi.

Finn: Bakmak zorunda mısın?

Millie: Hayır.

Millie telefonu cebine koyup, tükürük alışverişine devam ederken, ayrı bildirim Finn'e de geldi. Millie cebindeki telefonu çıkartıp gelen mesaja baktı. Aynı şekilde Finn'de.
Millie şok içinde Finn'e baktı. Finn ise ağzı açık bir şekilde Millie'ye baktı. Artık ne yapacakları hakkında hiç bir fikirleri yoktu...

Yaaa ben size söyledim gece bölüm atmayayım diye, atınca bakın ne oluyor. MSMAMDMSKSKDKSKSKKSÖ

Step Brother~FillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin