9 Eylül 2011
''Sizde olmasanız bu çocuklarla kim ilgilenecek ? Garibanların kimseleri yok. Olanlar da zaten ya hapiste yada yavrucakları görmek dahi istemiyorlar. Çocuklar bir süredir Ahmet Bey'i ve Ayşegül Hanım'ı göremedikleri için biraz üzgünler. ''dedi Müdür Vefa Bey. ''Vefa Müdürüm Ahmet babasını kaybetti. Birkaç gündür izinliydi. Döndü ancak şimdi de işlere yoğunlaştı o yüzden uğrayamadı. Ayşegül'de biliyorsun hem işleri yoğun hem de bu durumda Ahmet'i yalnız bırakmaz.'' dedi Ali. ''Başımız sağ olsun o zaman Ali'cim. Bugün Ahmet'i arayıp başsağlığı dileyeyim. Hay Allah üzüldüm şimdi bak.''
''Ali ağabey burada faul yok.'' dedi Necip. ''Ne demek faul yok be. Bıraksak ayağımı alıp götürecektin.'' dedi Fazıl. Ali gülümseyerek tam söze girecekti ki kenardan Ahmet ondan önce söze girdi. ''Çocuklar, Ali ağabeyiniz yaşlanıyor ondan hep. Fazıl sende abartma benim gözlerim numaralı ancak ben bile bunun faul olmadığını gördüm.'' diye gülümseyerek Fazıl'ı kucakladı Ahmet. ''Ah be oğlum deli gibi terlemişsin. Hadi gidip elinizi yüzünüzü yıkayın yemek yiyeceğiz.'' dedi Ahmet.
Ayşegül ile Ahmet yan yana oturmuş Ali ise Necip'in yanında masaya oturmuştu. Yemek yerlerken Vefa Bey Ahmet'i çağırdı. ''Ahmet'cim başın sağ olsun. Hepimizin sonu elbet topraktır. En nihayetinde bizler toprağa aitiz öyle değil mi ? Ayrıca bugün geldiğin için teşekkür ederim. Çocuklar seni ve Ayşegül kızımı göremeyince epey üzüldüler. Gerçi keşke biraz kendinize zaman verseydiniz.'' ''Vefa ağabey sende biliyorsun ki Ali burada büyüdü. Bu yüzden buraya yardım etmek istiyor. Ben ise hayatımda hep bir yere ait hissedemedim kendimi. Ailem büyüttü beni ama hep öksüz yetim hissettim kendimi. Ailemi seviyordum ama içimdeki his bir türlü dinmedi. Ailemle kalırken de kendi evime çıktığımda da hep ait hissedemedim. Her mutlu olduğum anda içimde hep bir burukluk hissettim. Ama burada bu çocuklar ile ne zaman vakit geçirsem içimde o burukluk olmadan mutlu oldum. Saf bir mutluluk. Aksi olmadan mutlu oldum. Hem kendim için hemde çocuklar için uğramak istedim. Sağ olsun Ayşegül'ün de bugün ameliyatı olmayınca o da geldi.''
Ali annesini ve babasını küçükken kaybetti ve buraya daha çocukken geldi. Burada kendi gibi öksüzler ile büyüdü. Ayrıca kendini hep devletine borçlu hissetti. Bu nedenle çok çalıştı çok çabaladı ve polis olmayı başardı. Ancak hiçbir zaman burası ile olan bağını koparmadı. Haftada en az bir gün buraya gelerek çocuklara hediyeler, kitaplar, yiyecekler getirirdi. Onlarla ilgilenir, zaman geçirirdi. Top oynar, kitap okur, eğitimlerine yardım ederdi. Bürodaki ilk günlerinde Ahmet'in buraya ve diğer bazı yurtlara ara ara uğradığını duyduğunda hiç karşılaşmamış olmalarına şaşırmıştı. Ancak bir o kadarda sevinmişti. Ara sıra Ahmet, Ayşegül ve Ali bu yurda hep beraber gelirlerdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/217271966-288-k576087.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet Büro
Short StoryCinayet büronun kendi içinde yaşadığı çatışmalar ve olaylar zincirini konu almaktadır.