ep13

766 93 25
                                    

Lalisa Manoban,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lalisa Manoban,

Bir dün takılmışken ağıma, şimdi için didinmem gerektiğinin farkındalığıyla düşünür dururdum hep. Sonra bu yarınıma sıçraya sıçraya bir örüntü halini alırdı. Şimdiyi hem dünüm hem yarınım ele geçiriyorken şimdim kayboluyordu. Bozmak istiyordum bu aptal örüntüyü, şimdi için.

Ve o örüntü şimdi bozuluyordu. Asla tahmin edemezdim bir kişinin varlığı sayesinde başarabileceğimi. Jungkook'un varlığı dün ne yaptığımı, yarın ne yapmam gerektiğini unutturuyordu ve şimdimi anlamlı hale getiriyordu. Tıpkı tam da şu an olduğu gibi.

"Jungkook! Gel buraya!" evin içerisinde koşuşturup kapıyı açarak dışarı çıktı. "Seni yakalayamayacağımı mı sanıyorsun? Dansçıyım oğlum ben, kemiklerim çok hızlı çalışır benim!"

Bir günde alışmış olduğum o tepedeydik hala. İçeri geçip bir film seyretmiş ve daha filmi yarılamadan başrolleri taklit etmeye başlamıştık. Öyle ki şimdi kendi fotoğraf albümümüzü oluşturuyorduk. Jungkook'un kamerası ile güzel görüntüler yakalıyor ve tıpkı filmde durdurduğumuz kısımda başrollerin yaptığı gibi bir defteri albüm haline getiriyorduk.

Çeşitli fotoğraflar çektikten sonra yapıştırıcıyla eski kalın bir deftere yapıştırıken polariod resimleri, İfşamı çektiğini fark edip yaptığım işi bırakarak kaçmaya başlayan Jungkook'u kovalamaya başlamıştım. Kamerayı yere bırakıp resimle birlikte kaçmıştı. Bende ona tehditler savurup tıpkı onun bana yaptığı gibi ifşasını çekeceğimi ve albümün kapağına asacağımı söylüyordum.

Peşinden dışarı koştuğumda bir ağaca yaslandığını görmüş ve sırıtarak kamerayı gözümün önüne getirip oldukça hoş bir kare yakalamıştım. Ve amacımın dışında hiçte ifşalık çıkmamış aksine romantik bir görüntü oluşmuştu.

Onunla paylaştığım bu uyum çoktan kendime bağlandığımı, kaptırdığımı hatta aşık olduğumu itiraf etmemi sağlamıştı. Onun bendeki büyüsü şaka değildi, gerçekten hissediyordum. İlk kez bu denli yoğun hissettim o heyecanı. Öyle ki bu heyecan korkularımın ve endişelerimin bile üzerini örtmeme yetmişti. Bu aşktı. Merak ettiğim o aşk şimdi uzağımda değildi, kalbimdeydi. Bu öylesine deliceydi ki düşünebildiğim tek şey haline gelmişti.

İsminin etkisi sihirliydi. Tıpkı gülüşü, dokunuşu, seslenişi, bakışı gibi. Ve gözümde, kalbimde bu denli onu güzelleştiren hatta anlamlı hale getiren şey aşktı. Bundan emindim.

"Lalisa! Buraya gel, bunu görmelisin." duyduğum sesi ile elimdeki fotoğrafa bakmayı bırakmış ve yanına ilerlemiştim. Evden oldukça uzaklaşmıştık. Bulunduğumuz yerden şehrin görüntüsü çok etkileyiciydi. Güneşin batmasına az bir zaman kalmışken havada tatlı bir esinti vardı. Aşağıda yolu süsleyen arabalar, yukarda gökyüzünü saran bulutlar dururken biz bu tepenin üzerinde değil de havada asılı duruyor gibiydik.

Shut up and danceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin