ep5

1.2K 128 15
                                    

Lalisa Manoban,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lalisa Manoban,

"Jisoo, ben geldim!" kapıyı açtığım anahtarı, çıkardığım ayakkabılarla birlikte vestiyere yerleştirirken içeriye doğru seslenerek yürüdüm. Sesim neşeyle çıkarken gözlerimle içeriyi taradım.

"Hoş geldin Lis, tam zamanında geldin, yemek hazır!" Mutfaktan gelen ses ile oraya doğru koşar adımlarla ilerledim.
Gerçekten acıkmıştım.

Benim için oldukça beklenmedik ve tuhaf bir gün olmuştu bugün. Hayatımda hiçbir zaman belirli bir plana göre yaşamayıp evrenin sürprizlerine hazırlıklı olarak beklenmedik durumlara uyum sağlayan biri olmuşken şimdi bu beklenmedik kişi, yani Jungkook, aynı zamanda merakımı durduramamamı sağlamıştı.

Dans ettikten sonra yorulmuştuk ve beni buraya, evime kadar getireceğini söyleyerek kabul edene kadar diretmişti.

Benden birkaç yaş büyük olan Jisoo ile aynı evi paylaşıyorduk. Jisoo, hayatımdaki tek kişiydi diyebilirdim sanırım. Şans eseri tanışmış ve ev arkadaşı olmuştuk. Ardından zamanla dostluğumuz daha da güçlenmişti. Hatta bu dostluk, zamanla anne kız ilişkisine dönüşür olmuştu.

Jisoo hukuk okuyordu. Onu bildim bileli ciddi anlamda bu işi çok istiyor ve çok çalışıyordu. Birçok kez sabahladığına şahit oluyordum. Her şeyini adıyor dersem hiçte abartmış olmazdım esasen.

Jisoo'nun karşısındaki sandalyeye oturmadan önce yanağına bir öpücük kondurdum. "Nasıl geçti günün?"

"Aynı. Asıl seninkini sormalı?" Gülümsedim ve aklıma gelenlerle içimde kıpır kıpır olmaya başlayan şeylerin etkisinin beni şapşallaştırmaması için uğraştım. Aksi halde elimdeki çatal ellerim ayaklarım durmadan oynayacağı için farklı yerlere isabet edebilirdi. Bu özenle kurulmuş sofrayı dağıtmak çok kötü olurdu.

"Güzeldi." sorduğu soruya aldığı cevabın yetersiz oluşundan yakınmadan, bir şeyler dememi beklemeden sandalyesini geri çekerek aceleyle yerinden kalktı.

"Ah Lis, sofrayı sen toplasan? Benim hemen çalışmamın başına geçmem lazım."

"Unnie! Toplarım ama sence de biraz dinlenmeye ihtiyacın yok mu? Gerçekten, kendine çok acımasızsın. En azından dinlenecek vakitler ayırmalısın kendine. Yeterince çalışıyorsun zaten."

"Yetmiyormuş gibi hissediyorum Lis. Çok çalışmalıyım, son senem zaten." Gözlerimi kısıp ellerini tuttum ve oturma odasına kadar peşimden sürükledim.

"Stresten dolayı çalışmanın karşılığını alamayacağından korkuyorum güzelim. Sana engel olmadım hiçbir zaman biliyorsun ama bence bir günlük eğlenmekten zarar gelmez ha?" Onu kendimle sürüklemeden önce ağzıma attığım küçük sandiviçlerden birini ısırırken konuşmuştum. Homurdanarak çalışması gerektiği hakkında bir şeyler söylerken dinlemedim onu. Oturma odasına geçtiğimizde televizyonu açarak yüksek ritimli bir şarkı açtım ve yerimde sıçrayarak komik hareketlerle dans etmeye başladım.

Shut up and danceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin