6.BÖLÜM

28 10 0
                                    

Keyifli vakitler...<>

<><><>

Merih dün akşam bir cümlesinde 'o adamlar seni gördüğü yerde önünde diz çöküp selam verecekler' mi demişti?

Çünkü şu an gördüğüm yüzü gözü dağılmış adamın gözlerinden fışkıran ateş işlerin hiçte o yönde ilerlemeyeceğini gösteriyordu da.

Gözlerimi yumup sakin olmaya çalıştığım ilk saniyede daha bana doğru geldiğine emin olduğum adım sesiyle hızla arkamı döndüm.

''Ne işin var senin burada?'' O bana doğru gelirken bende geniş lavaboda duvar tarafına doğru geri geri gidiyordum.

''Yaklaşma sakın bak. Sonra... kötü şeyler olur.'' Asılsız olduğunu bildiğim tehdidimi zerre ciddiye almayarak gülmeye başladı. Ne diyeceğimi bilememiştim ne vardı bunda.

''Ne gibi kötü şeyler olur mesela?'' Sırıtarak üzerime gelmeye devam ediyordu.

Pekâlâ, bu yaşıma kadar birçok aksiyon filmi izlemiştim. Üstüne üstlük çok kısa süreli de olsa tekvando kursuna gitmiştim. Bence en azından benim açımdan güzel şeyler olabilirdi.

Yani, umarım.

Adamın her adımda kısalttığı mesafeye bakıp küçük çantamı kafasına fırlattım. İstediğim etkiyi yaratamamış olsam da hedef başarılıydı. Adam inleyerek elini sol kaşı ile alnı arasına götürüp resmen böğürdü.

''Ne yaptığını sanıyorsun sen?''

Ben biliyor muydum ne yaptığımı sanki. Merih onu beklettiğim için artık sabırsızlanmalı ve bir an önce buraya gelmeliydi. Yoksa ben farkında olmadığım hünerlerimi sergilemek zorunda kalacaktım.

Adam aynı o gece Merih'i vurmak gibi bir yanlışa düştüğü gibi, biraz önceki sarsıntıdan dolayı olsa gerek daha hızlı atağa geçti. Kolumu tutmak gibi bir yanlışa daha düşeyazmıştı ki, tırnaklarımı elinin üzerine geçirerek aynı anda çığlık atamamıza sebep oldum.

O hala çığlık atarken bu kez de dirseğimi midesi olarak ayarladığım karın bölgesine geçirip kapıya doğru koştum. Kapıyı açıp ''Merih'' diye bağırmaya çalışırken saçlarımdan tutulup geri doğru çekilmemle yeniden bir çığlık attım. Kapıyı kapatıp beni duvara fırlattığında kaburgalarımın kırıldığından şüphe ettim.

Ben acıyla inlerken o dibime kadar girip pis elleriyle ağzıma kapatmaya çalışırken dizimi kaldırıp kasığına sertçe indirdim. Oldukça sert bir tekme olmalıydı ki geriye sendeleyip iki büklüm oldu.

Ben tam hedefi etkisiz hale getirmenin gururunu yaşarken tuvaletin kapısı sertçe açılıp içeriye Merih girdi.

''Ulan ne oluyor burada?'' Gözleri her an yerinden çıkacakmış gibi şaşkın bir halde önce beni baştan sona inceledikten sonra hala acı içinde kıvrılan adama baktı.

''Lan eceline mi susadın oğlum sen?'' Sinirli adımlarla adama doğru ilerledi.

''Ben sana bu kıza yaklaşılırsa ne olacağını uygulamalı olarak göstermemiş miydim? Yürek mi yedin ne yaptın anasını satayım.'' Adamı Merih mi dövmüştü yani?

Merih adamın yakalarından tutup doğrultarak peş peşe geçirdiği yumruklarla adamı tamamen sersemletti. Adam tekrar yere düştüğünde Merih hızını alamayarak ona doğru eğilmiş yumruklamaya devam ediyordu. Sanırım bu kadar macera yeterliydi. Midemin de belli bir kaldırma kotası vardı ne de olsa.

''Tamam, kes şunu. Gitmek istiyorum artık buradan.'' Sesim haddinden güçsüz çıkmıştı. Bunun üzerine Merih adamı sertçe yerinden kaldırıp bir tuvalet kabinine kilitledi. Ardından hemen önümde belirip yüzümü avuçlarının içine aldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MARS YAĞMURLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin