İnsan; aynı evrende yaşayan bedenlerin, soyut somut tüm düşünceleri içinde barındıran, mükemmel bir mekanizmaya sahip , muhteşem bir varlıkken ; aynı zamanda kusursuz ifadesi insan fıtratıyla bağdaşmayan asılsız, altı boş bir kelimeden öteye geçmemeli hayatlarımızda .
Kusursuz görünüp, karaktere zıt düşmek; eşşeğe binip at üzerinde koşar gibi davranmaya benzer . Bu durum dışardan bakanı sadece güldürür...
Benlik duygusuda insan ruhuna faydasız, herhengi bir yaptırımı olmayan, itici bir duygudur. Kişiyi yanlızlığa terk edip, sonucunu düşünmeden pişman olacağı bir yola sürükler vede bedeni acizleştirip kendisini değersiz bir insan gibi hissetmeye başlar.
Belgininde sonucunu düşünmeden son anda verdiği bu karar; züleyha hanımda şok ifadesi oluştururken, Mehmet Akif'tede hayal kırıklığı ve öfke yaratmıştı.Züleyha hanım duyduklarının şokuyla birden tüm hiddetiyle ayağa kalktı ; gelinin gözlerinin içine bakarak tekrar tekrar sordu:
Sen bizimle dalgamı geçiyorsun ? Bu nasıl bir şart " dedi.
Belginde ağır ağır yerinden doğruldu, gözleriyle meydan okuyarak ! ciddi ve bir o kadarda kararlı bir sesle :
" dediğimi duydunuz ! oğlunuzu evlendireceğiniz kadın hem sağır hemde dilsiz olacak " dedi kelimerinin üstüne bastırarak .
" anlamıyorum bu nasıl bir şart nasıl bir saçmalık böyle ? " dedi öfkeyle soluyan züleyha hanım.
" herşey çok açık değilmi ? Nesini anlamıyorsunuz ? Sağır ve dilsiz olacak şartım bu o kadar ! " dedi Belgin.
Annesi mehmet akife döndü:
" oğlum sen neden konuşmuyorsun? karın aklını kaçırmış ne söylediğinin farkında değil "Mehmet akif annesine cevap vermedi , başını öne eğmiş yumruğunu sıkıyordu. Belginle böyle anlaşmamışlardı , neden böyle yaptığını anlamaya çalışırken, öfkesini bastırmaya çalışıyor mantıklı cevaplar arıyordu. Hazırlıksız yakalandığı bu geceden en az zararla çıkmak çok zor gibi görünüyordu.
Belginin ise kendi başına, benlik duygusuyla aldığı bu egoist karar bu geceyi büyük bir karanlığa sürükleyecekti. Insani vicdani duygularını gözden geçirmeden, uygulamak istediği bu şartın bedeli belkide ömür boyu pişmanlık olacaktı kim bilebilirdi.Züleyha hanım ise esip gürlümeye başlamış ! öfkeyle salonun içinde bir oraya bir buraya dolanıp duruyordu.
" hayır böyle birşey mümkün değil ! kesinlikle kabul etmiyorum " diye inletiyordu ortalığı.
Belgin kararlı istifini bozmadan tekrar tekrar yeniledi:
" bu evliliğin gerçekleşmesini istiyorsanız benimle anlaşmak, şartlarımı kabul etmek zorundasınız " dedi sahte alaycı tebessümle.
Züleyha hanım gelininin yüzene baktı sinirle, belginin takındığı tavrın iplerin elinde olduğunun göstergesiydi. Oğlunu sessiz kalmasıda bunu destekliyordu. Biraz düşündükten sonra, daha ılımlı yaklaşıp ikna etme yoluna gitmeye karar verdi.
Öncelikle cevabını az çok tahmin ettiği soruyu sordu :" peki neden böyle bir şey istiyorsun ? Sebebi nedir ? "
Belgin biraz düşündükten sonra :
" Hem kendi evliliğimizi, hemde iş ve normal hayatta saygınlığımızı korumak için böyle olması gerekiyor. Bizim gibi önemli bir şirketinde bu şekilde anılmasının ne kadar çirkin birşey olduğunun farkındasınızdır. Bunun için en doğru adayda sağır dilsiz birinin olması " dedi fütursuzca.Züleyha hanım duyduklarının şokuyla gelinin üzerine doğru yürüdü, sinirden çan kanağına dönmüş gözlerini açarak bağırdı :
" sende buna çözüm olarak kulağı dili olmayacak, kocanıda elinden alamayacak engelli , zavallı birini istiyorsun öylemi ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL -I DEVRAN
General Fiction"dediklerimi duydun şartım bu ! evleneceğin kadın hem sağır hemde dilsiz olacak.!! " Gerçek hayattan esinlenerek yazılmış bir hikaye.. Bildiğiniz diğer hikayelerden farklı konusuyla okumaya değdiğini, zaman kaybı olmadığını göreceksiniz...