Babamın ismini duymamla arkamı döndüm. Sesin sahibi olduğunu tahmin ettiğim kişi gözlerime, acı ile bakıyordu. Bu adam o akşam arkamızda ki arabada duran adamdı.
Babama birşey mi olmuştu ? Ama belki de başkasıydı ? Sonuçta dolu Yusuf var. Hem benim babama o neden Yusuf amca desin ki.
Gözlerim dolarken aklımdakilerden kurtulmak istercesine sorumu sordum.
"H-hangi Yusuf ?"
Nefesim konuşmaya yetmiyordu. Boğazımda ki düğümden kurtulmak için yutkundum.
"Hayır, sakin o-."
"Babam mı dedim size ?"
Sesim olduğundan fazla çıkmıştı. Kömür gözlünün yerdeki başı bağırmamla aniden bana döndü. Kendimi hiç bozmadım. Eğer babama bişey olduysa bu bağırmam hafif kalırdı.
"Sakin ol. Babana bişey olmadı."
Rahatlamıştım. Babama bişey olmadığı düşüncesi az da olsa sakinleştirse de hâla ne olduğunu söylememişlerdi.
"Ne oldu peki ?"
Kömür gözlüye dönerek konuştu. Az önceki ifadesinden eser kalmadı. Yüzü ciddileşti ve gerildi.
"Polise haber vermiş."
Polise mi haber vermişti. Canım babam. E kaç saattir yoktu kızı. Merak etmiştir tabii.
Kömür gözlüye baktığımda umursamadığı ortadaydı.
"Ee Arın, bu muydu ?"
Bu ne rahatlık be? Polise haber vermiş babam. Adamın tepkisi 'bo moydo ' buydu Hamza bey.
Duruşumu düzelttim ve gıcık bir gülüş attım.
"Ee ne düşünüyordun kömür gözlü ? Babam susup kızının gelmesini mi bekleyecekti? Az kaldı. Tüm beyazlığımla çıkacağım bu karanlıktan."
Kollarımı göğsümde bağlayıp, tek kaşımı kaldırarak konuşmuştum. Elimden geldiğince havalı durmaya çalıştım ama bu bana 1 beden büyük gelen etekle ne kadar olurdu bilmiyorum.
Kömür gözlü ise küçük bir kahkaha attı ve tüm bedeniyle bana döndü.
"Buradan ya gelinliğinin beyazlığıyla ya da kefeninin beyazlığıyla çıkarsın melek yüzlü."
Ardından hiçbir şey demeden bahçeye doğru yürüdü.
Ne demişti o? Gelinlik mi? Kefen mi? Allahım nereye düştüm böyle. Bu ne demek oluyor? Beni biriyle mi evlendirecek ? Yok canım niye böyle birşey yapsın.
Kefeni tercih ederdim. Asla istemediğim bir evlilik yapmam. Yapmayacağım.Hayır bu gözlerimi de anlamıyorum. Ülkedeki göz yaşı stoğunu ben doldurdum resmen. Bir durun arkadaş. Akmasanız olmuyor mu?
Bu saçma düşüncelerden arınıp hâla merdivenin başında olduğumu fark ettim. Toparlandım ve odaya doğru yürüdüm.
Odamın yanında 2 oda daha vardı. Yani ben ortadaki odadaydım. Aceba ne vardı bu odalarda? Bir baksam mı?
Bunları merak ederken kömür gözlünün dedikleri aklıma geldi. 'Fazla merak-'.
Her neyse ne olabilirdi ki. Sonuçta oda yani. En sonunda karar verip sonda ki odaya doğru yürüdüm. Besmele ile kapıyı açtım.
İçeriye yavaşça bir adım attım. Sanırım çalışma odasıydı. Kahverengi büyük deri bir koltuk ve kahverengi masa vardı. Yani çalışma odası denilince aklınıza ne geliyorsa öyle bişey işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ'IM
Spiritualİstediğini elde etme çabasında bir genç.. Ve bu yolda sürüklenen bir kız.. Hafsa ve Hamza..🕊