4| "Kurallar."

601 90 85
                                    

21.12.2014

Doğum günümün üzerinden iki ay geçmişti ve hala biraz da olsa kalbim kırıktı. Hem duygularımla baş etmeye çalışıyor hem de arkadaşlarımdan kopmamaya çalışıyordum. Annemin hamileliği riskliydi ve kardeşim için de endişeleniyordum. Onlara bir kardeşim olacağını söylediğimde bile buna tepki vermemişlerdi. Jungkook bile. Onlar için sadece Jaemin ve Jaemin'in onlara sunduğu fırsatlar vardı. Çıldırmak üzereydim. Jaemin benim gözlerimin içine bakarak sırıtıyor, gözlerindeki alay prıltılarıyla bana karşı savaş açıyordu sanki.

Ama neden?

Derdi neydi bilmiyordum. Eğer arkadaş grubumuza girmek istiyorsa neden benden uzak ve diğerlerine yakındı?

Tam olarak sorun burada başlıyordu işte. Diğer herkese yakın olup bana uzak olması onu beynimde şüpheli kişi olarak yerleştiriyordu.

Namjoon hyung ve Taehyung yemek yapıyorlar Jungkook'ta onları izliyordu. Seokjin hyung banyodaydı ve Hoseok hyung'ta zorla kendini evime davet ettiren Jaemin'le sohbet ediyordu. Yoongi hyung onların yanında oturmuş düşünceli bir şekilde halıyı izliyordu. Gözlerimi ondan alamıyordum.

Oturduğum koltuktan kalkıp yanına adımladım. Elimi omzuna koyup bana bakmasını sağladım. "Hyung? İyi misin?" dedim.

Gülümsedi ve saçlarımı karıştırdı. Benimde dudaklarıma içten bi gülümseme yayıldı. "İyiyim Jimin. Sadece bazı şeyler konusunda kar-"

"Yoongi, bak Hoseok ne diyor. Bayılacaksın bu fikre." Yoongi hyung sözünün kesilmesinden rahatsız olmuş gibi Jaemin'e baktı. "Şu an Jimin'le konuşuyorum Jae. Daha sonra dinleyebilirim."

"Ama acil bi konuydu?" Jaemin yüzüne mahzun bi ifade koyup Yoongi hyung'a bakarken sinir damarlarımda akıyordu. Sessizce Yoongi'nin kulağına yaklaşıp fısıldadım. "Lütfen yukarı gel hyung. Uzun zamandır konuşamıyoruz." Yoongi hyung düşündüğüm gibi sert bi tepki vermemiş aksine gülümsemişti bile.

Doğum günümden beri o kadar uzaktı ki bana herkes, artık tepkilerini tahmin edemiyordum. Sanki yeniden tanışmışız gibi geliyordu bana. "Gidelim güzelim,"

Yoongi hyung ayağa kalkıp beni de kaldırınca Jaemin'le göz göze geldik. Bana aşağılayıcı bi bakış atıp hemen ifadesini düzeltti. "Nereye Yoongi? İş konuşacaktık," gözlerimi devirip ayağımı yere vurdum. "Sana ne Jaemin? Başka zaman konuşursunuz çok önemli işlerinizi. Ayrıca geç olmuş, annen baban merak etmesin seni?" açık açık onu kovmuştum ve yüzsüz birisi değilse gitmesi gerekirdi.

Jaemin'in cevabını beklemeden ve Yoongi hyung'unda vazgeçmesinden korkarak çabucak üst kata çıktık. Koridorun sonunda ki tek farklı işlemeli beyaz kapıya ulaştığımızda o benden önce davranıp içeri girmişti bile. Kapıyı kapatıp yatakta yüzünü avuçları içine almış yoongi'nin yanına vardım. Önünde diz çöküp yüzünü görmeye çalıştım.

"Yoongi? İyi misin? Neden sürekli dalıp gidiyorsun?"

"İyiyim, ama ters gittiğini hissettiğim bir şeyler var,"

"Nasıl yani?" ellerini yüzünden çekip ofladı. Yakışıklı yüzünde tek bir kusur yoktu ve ben ona yıllardır hayrandım. Hayır, hayır, aşıktım.

"Yani... Hani mesela. Nasıl anlatsam? İlk kez annenden bağımsız alışveriş yaptığında içinde oluşan o korku gibi. Sanki annen sana kızacak ve bir daha bunu yapmana izin vermeyecekmiş gibi. Ama işte vazgeçemiyorsun... Böyle bir şey."

salir : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin