15| "Terli bedenler."

266 36 71
                                    

lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Smut içeren bölüm 💣 uyarısı koyduğum yerleri atlayabilirsiniz, keyifli okumalar! 🫶🏻

"Odamıza çıkalım."

Elimi sıkı sıkı tutup gitmemi engelleyen Yoongi'ye büyük bir istekle göz devirdim. Diğerleri içeri geçip oturmuşken biz ikimiz kapının önünde bir tartışma içersindeydik.

"Bizim odamız diye bir şey yok Yoongi," elimi tekrar elinden kurtarmaya çalıştım. "Hatırlarsan ara vermek istemiştim."

"Sadece sen istedin, ben değil. Bir ilişki içersindeyiz Jimin, sence de benim fikrimin bir önemi yok mu?" dedi ılımlı bir sesle.

Gözleri yüzümde turluyor, en ufak duvarlarımı indirişimde içeri sızmak için an kolluyordu.

Biliyordum, Yoongi manipülasyon yeteneği yüksek birisiydi. Eğer şimdi ona istediği cevapları verirsem, yine kendime saygısızlık edip onu affedecektim.

Ben öz saygısı olan bir insandım. Ve kaybetmeye niyetim yoktu.

"Çok doğru söyledin Yoongi. Aylar önce sen ara vermek istediğinde de bu düşünce geçmişti aklımdan, biliyor musun? Ne kadar da kopuk bir ilişki içersindeyiz." dedim geri adım atmayarak.

Gerçekten çaresiz bir şekilde omuzlarını düşürdü.

"Konuşmak istiyorum. Jimin ne düşünüyorsun bilmiyorum ama biz asla ayrılamayız. Uzak kalamayız, benden uzaklaşırsan nefes alamazsın. Bende aynı şekilde."

Dakikalardır kelepçe gibi bileğimi saran eli nazikçe yanağıma dokundu. Parmak uçları samimiydi. Öpmeye doyamadığım parmak uçlarında güven vardı. Yüzümü gezen, dudaklarımı okşayan, göz kapaklarımı turlayan parmak uçlarında hayat vardı.

Parmak uçları bile samimiyken, kendisi nasıl güven vermiyordu?

"Aksini iddia edebilir misin?" dedi alnını alnıma dayayarak. Sağ eli yeni boyadığım turuncu saçlarımı okşadı.

Burunlarımız birbirine değiyor, sıcak nefesi yüzümü ama en çokta dudaklarımı yakıyordu. Ona karşı gelemiyordum. Ben Yoongi'ye çekilen bir mıknatıstım.

"Edemem," fısıldadım. Ona karşı gelemeyişimin utancını başka kimse duymasın istedim. Kendime lanet okuya okuya daha da yaklaştım dudaklarına. Refleksle açıldı onun da dudakları. Sağ eli yanağımda, sol eli belimdeydi. Belimi öyle kışkırtıcı bir şekilde okşuyordu ki, kasıklarımı kasıklarına yapıştırıp asla ayırmak istemiyordum. Aynı istek onda da olmalıydı ki göğüs kafeslerimizi birleştirdi. Beni kendine hapsetmek istiyordu. Hayır, ben zaten ona mahkum olmak istiyorum. "Asla edemem. Etmiyorum. Etmeyeceğim."

Kabulleniş beton gibi çöktü göğüs kafesime. Nefes almakta zorlandım. Dudakları yetişti imdadıma. Önce alt dudağıma can verdi. Diliyle verdiği canı yaşatmak ister gibi mühürledi. Sonra bir savaşa soktu beni kendisiyle. Elime silah olarak kalbimi tutuşturdu.

Alayla baktı bana sanki. Hadi, dercesine. Hadi kalbinle savaş benimle, dercesine. Onun elinde ise hiçbir şey yoktu. Çünkü biliyordu, kazanmak için parmak uçları yeterdi.

Sırtımı duvara yaslayıp üzerime eğildiğinde ve özlemle öpüşmeye başladışımızda aklımda tek bir şey vardı.

Yoongi.

Başka hiçbir şey düşünemiyordum. Ondan ibarettim, o'ydum, onundum.

"Biz seninle biriz sevgilim. Daha çocukken aşık olduk, Jimin. Biz ayrılamayız, ara veremeyiz."

salir : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin