8| "Bırakalım Yansınlar."

655 87 170
                                    

03.04.2015

"Hazır mısınız? Bir saattir ağaç oldum burada."

Alt kattan gelen annemin sesiyle gülüp parfümümden bileklerime biraz sıktım. Çok fazla parfüm kokusu sevmezdim, Yoongi'de sevmezdi. Dolayısıyla kendim gibi kokmak parfüm kokmaktan daha iyiydi. Babamla aynı anda odalarımızın kapısını açmış giydiğimiz takım elbiseleri süzmüştük. Annemin azarlayan sesi tekrar yukarı geldiğinde korkuyla merdivene adımlamıştık. Birkaç gündür annemlerde kalıyordum. Nedense evime gidesim yoktu.

"Karnım burnumda bekliyorum sizi ya! Bir de ben kadın olacağım ilk hazırlanan oldum. Döveceğim sizi." dedi annem elindeki eriği yerken. Bu sıralar canı hep ekşi şeyler çekiyordu. "Geldik hayatım, hadi gidelim." babam annemin beline kolunu dolayarak dışarı çıkarken son kez aynadan kendime baktım. Güzel gözüküyordum.

Klasik bir dernek davetiydi. Ülkece sevilen bir iş adamı tarafından davet edilmiştik. Yani babamlar davet edilmişti. Davette yeni yıldan itibaren yapılan yardımlar açıklanacak, ve yardım eden zenginler sanki bunu  gösteriş yapmak istediği veya adı daha çok anılsın diye yapmış gibi değilde, kendi rızasıyla yapmış gibi davranacaklardı. Nefret ediyordum dernek davetlerinden. Babamın tek varisi olmsaydım asla böyle mekanlarda bulunmazdım. Herkes fazla mide bulandırıcıydı çünkü.

Sonunda arabaya bindiğimizde çalan telefonunu babam hoparlörlere verdi.

"Efendim Joonseo?"

"Neredesin oğlum sen? Geç kaldınız." Namjoon hyungun babası azarlar bir tonda konuşmuştu.

"Yola çıktık şimdi. Başka kim geç kaldı?" diye sordu babam gülerek.

"Kim olacak Minsung tabii. Lisede de böyleydiniz siz. En son siz gelirdiniz buluşmalara." diye sitem etti Joonseo amcam.

Onların arkadaşlıklarını çok seviyordum. Tıpkı bizim gibi çocukluklarından gelen arkadaşlıkları vardı ve asla kopmamışlardı. Umarım bizde kopmazdık hiçbir zaman. En büyük dileğim buydu.

"Tamam be amma şişirdin kafamı, geliyoruz." diye bağırınca babam biraz daha atışıp telefonları kapatmışlardı.

"Jimin öğrenebildin mi bir şeyler?" diye sordu babam kırmızı ışıkta durduğumuzda. Arkada rahat oturmak için öne binmeyen annem, kesinlikle konuştuklarımıza kulak asmıyordu. Elinde tutmaya çalıştığı erikleri odaklanmış bir şekilde çabucak bitirmeye çalışıyordu.

"Hayır baba. Dediğin gibi sessizce bekliyorum. Hiçbir atağına da karşılık vermiyorum." dedim moral bozukluğuyla. Jaemin her gün Yoongi'yle iş bahanesiyle konuşurken ve diğer arkadaşlarımı abluka altına almışken bir şey yapmadan durmak çok zordu. Kıskançlığımdan ölüyordum.

"Yoongi neden gelmiyor artık yanıma? Aranız mı bozuk?" dedi babam. Bir öksürük krizi geçti boğazımdan. Annemle dikiz aynasından göz göze gelince panikledim. Anneler çocuklarındaki değişik halleri her zaman fark ederdi ve benim annem bu konularda çok uzmandı. "Hayır değil. Bilmiyorum bu sıra sürekli stüdyoda ve hyunglarla meşgul. Ondandır belki." dedim düz bir ifadeyle.

"Çocukken hiç ayrılmazdı yanımdan. Ben piyano çalarken meraklı meraklı beni izlerdi." dedi babam gülerek. Bende güldüm.

"Evet şimdi senin sayende harika piyano çalıyor." dedim gözlerimdeki parlamayla. Uzun zamandır çalmıyordu. Çok özlemiştim onu piyano çalarken izlemeyi.

salir : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin