2- düğün

139 8 1
                                    

9 YIL SONRA

"ama anne ya " diye son bir kez umutla direttim ama onaltı yılda annemden öğrendiğim bir şey varsa oda annem bir şey olacak dediyse onun olacağıydı çaresizce başımı öne eğip odama yöneldim .

Ben o düğüne gitmek istemiyordumki hem öyle kalabalık ortamlar bana göre değildi. Neymiş efendim onlar bizim alile dostlarımızmış gitmezsek çok ayıp olurmuş peah bir kere bile yüzünü görmediğim - tabi annem bunun tersini söylüyor ama ben hatırlamıyorum - insanlardan bahsediyoruz burada ...

Dolaptan rengine bayılarak aldığım mavi tulumu çıkartıp giydim rengi gözlerimle fazlasıyla uyuşuyordu altına siyah mat platformlarımı düşünüp kutusundan çıkarttım sıra saçlarımdaydı saçlarımla fazla uğraşmayı sevmezdim ama belime kadar uzanan koyu kahve saçlarımı çok severdim hafif dalgalı saçlarımı düzleştirip at kuyruğu yaptım ve hafif bir makyajdan sonra hazırdım yaz ayında olduğumuz içinde uzerime ceket almadım dışarı çıktığımda annemleri beni beklediğini görüp adımlarımı hızlandırdım arabaya bindiğimde annem beni hafifçe süzdü ve bir şey demedi bu onayladığı anlamına geliyordu bende en büyük dostum olan kulaklıklarımı kulağıma yerleştirip camdan dışarı izlemeye başladım gideceğimiz yer iki saat sürmüştü ve ben uyumamak için çok büyük bir savaş vermiştim küçüklükten kalma bir alışkanlıktı ne zaman yarın saati geçen bir yolculuk yapsam hep uyurdum .

Sonunda gelmiştik kendimi arabadan hızlıca dışarı attığımda gördüklerim karşısında gözlerimi birkaç kez açıp kapattım karşımda bembeyaz bir yalı duruyordu kocaman bahçesi ve bahçede düğün için hazırlanmış beyaz güller ve yine beyaz olan balonlar vardı sanki her şey beyaza bürünmüş gibiydi tabi yeşil çimleri saymazsak.

Biraz daha ilerledikten sonra bir masaya oturmuştuk neyseki bahçenin arka kısmı sadece beyazdan ibaret değildi beyazın yanı sıra kırmızın hakim olduğu masalar ve süsler vardı. Yanımıza iki kişi gelmişti 36 lı yaslarda bir kadın ve yine o yaşlarda bir adam anladığım kadarıyda gelinin anne ve babalarıydılar çünkü annem direk kadına dönüp" tebrik ederim İnci cim ve kemal bey " dedi bu isimleri davetiyeden hatırlıyordum . kadın yeşil gözleri ve gülümsemesiyle insanda tapılası hissi veriyordu adam ise dik durusu ve hafif çarpık gülümsemesiyle tam olarak kadını tamamlıyordu ve evet adamında gözleri yeşildi .adının inci olduğunu öğrendiğim kadın anneme " teşekkür ederim artık sizinkinide görürüz inşallah sahi eslim kızımız nerde?" deyince annem sert bakışlarını bana çevirdi ve benim umursamaz tavrım bir anda uçuverdi karşımdaki insanlara bakıp hafifçe gülümsedim ve başımla selam verdim .

Kadın şaşırmış olmalı ki gözlerini kocaman açıp bana baktı " inanmıyorum sen eslim misin ? ne kadarda büyümüş ve güzelleşmişin " adamda onaylarcasına baktı ve başını salladı yeniden isteksiz bir gülümseme ile onlara cevap vererek sessiz kalmayı tercih ettim bu düğün daha şimdiden sıkmaya başlamıştı bile beni .

Artık bizimkilerin eskiye doğru olan muhabbetlerin iyice sıkılmıştım anneme lavaboya gideceğimi söyleyip masadakilerden müsaade istedim sonrada hızlı adımlarla oradan ayrıldım. Büyük yalının içine daldığımda etrafıma bakınmaya başladım bir yerlerde tuvalet olmalıydı .

Üzerinde WC yazan bir kapı bulduğumda rahatladım ve kapıyı hızlıca açtım açmamla karşımda kocaman bir yatağın çıkması bir oldu anlamsız bakışlarımı etrafta gezdirirken içeriye doğru ilerlemiştim bile oda mavi tonunun hakim olduğu bir dizayndaydı. Ama Beyza duvarlar ve siyah masa mavi olan odada boğulma hissini ortadan kaldırıyordu odanın en tip köşesinde yine mavi olan bir elektro gitar vardı cidden bu odanın sahibi maviyle kafayı bozmuş gibiydi ve şuan üzerimdeki tulumla tamda bu odanın bir parçasıymış gibi duruyordum bunu düşünmek suratımda aptal bir gülümsemeye yol açarken yan taraftaki küçük odanın kapısı açıldı ve içeri siyah saçlı ama saçların inat beyaz tenli benim yaşlarımda veya daha büyük olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk içeri girdi şuana kadar bana hiç bakmadığı için yüzünü inceleyememiştim . sanırım bu odada ve bu kıyafetle gerçektende kamufle olmuş gibiydim . 1.72 civarında boyu olduğunu tahmin etmiştim ve hafifte olsa kaslı olduğunu anlamak pekte zor bir şey değildi . içinde olduğu takım elbiseden oldukça rahatsız görünüyordu en sonunda beni fark edebilmişti ve gerginleşen yüz hatların hiçte bundan memnun olduğunu söyler gibi değildi .

Çattığı kaşlarını birazdaha çatıklaştırdı ve " sende kisin ?" bana cevap verme fırsatı bile bırakmadan yeniden konuşmaya başladı " daha da önemlisi benim odamda ne işin var " tam ağzımı açacaktım yine devam etti ve bu benim sinir kat sayımı arttırıyordu " yoksa sen " bu seferki kurduğu cümle sanki bir şeyleri hatırlarmışcasınaydı ama çok sinir olmuştum konuşmama fırsat bile vermiyordu ki buraya ne için geldiğimi düşündüm ve bu beni dahada sinirlendirmişti onun kapına astığı o saçma WC yazısı yüzünden buradaydım hepsi onun suçuydu ve sanki buradaki tek suçlu benmişim gibi konuşuyordu ve şuan yüzündeki oluşan o aptal ve harika sırıtma sinirimi hat safaya çıkarmıştı bu sefer sinirden dolayı dişlerimi sıktım ve yeniden konuşamaya başladı yeniden ve yenin aynı şeyi yapması elleri yumruk yapı sıkmama neden oldu "sen" sadece bunu söylemişti ve ben birazdaha burada kalırsan kesinlikle yumruk yaptığım ellerimi tam gözünün ortasına yerleştirecektim normalde her şeye sinirlenen bir insan değilim ama bu çocuk gerçekten insanı çileden çıkarıyordu hızla kapıya yöneldiğimde durmamı sağlayan onun dudaklarından dökülen o iki kelimeydi " sen eslimsin " kafamı hızla çevirip ona baktım ve yüzüne dikkatlice bakmagımı fark ettim beyaz yüzünde çarpık bir gülümsemeyle duran hafif kalın dudakları kızları anımsatan küçük bir burnu ve zümrüt yeşili gözleri vardı . bu gözler çok tanıdıktı tam olarak nerden hatırladığımı anlamıyordum ve birden bütün vücudum gerildi yoksa tabi ya bu gözlerin sahibi başkası olamazdı .

MEĞERSE (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin