Ve bir gün herşey bütün dünyan bir haberle değişiverirya işte tamda öyleydi benimkisi o kadar çok istemiştimki o bursu ve iki yıl tam iki yıl sonra beklenen kontenjanın boşaldığıni öğrendim yani nefret ederek geldiğim şu okuldan kurtulacaktım artık .
Ama işler hiçte istediğim gibi gitmedi annem işini bırakamayacağı için izmire taşinamıyorduk ve ben fatih kolejini kazanmıştım hemde yüzde yüz burslu olarak annem İnci teyzeyle telefonda konuşurken durumumdan bahsetmişti ve İnci teyzede onlarda kalabileceğimi söylemiş hatta fazlasıyla ısrar etmişti sonuç olarak yine o bitmek bilmeyen yoldaydık ve ben bütün eşyalarımı toplamiş inci teyzelere yani batur ların evine taşınıyodum tamam sadece lise bitene kadar ama bu bile olüm gibiydi o çocukta anlamadığım birşey vardı ne olduğunu çözemediğim birşey gözlerinin ardında sanki başka bir dünya vardı. Tamam bende kendimi dış dünyaya somutlamiştım belki hiç arkadaşım yoktu hatta güvendiğim hiç kimsem yoktu ama o farklıydı sanki insanlar onun için yoktu etrafa zehir saçan gözleri bunun en büyük ispatıydı .
Ben kendi hiçliğime kimseyi katmak istemediğim için insanlardan kaçıyordum o ise insanların hiçliğine bulaşmamak için onlardan uzak duruyordu. bütün bunları o evde yaşayacağımı öğrendiğim günden beri yani iki gündür yaptığım araştırmalardan çıkartmıştım. insanlar hakkında bilgi edinmeyi severdim ama onlarla yakınlaşmak işte bu bana göre değildi belki ama batur için öyle değildi .
En azından yanın da birkaç arkadaşı vardı benim gibi ebedi bir yanlızlığa mahkum değildi bazen küçüklüğümde bebeklerimle konuşurdum onlara insanların neden beni bırakıp gittiklerini sorardım hep kulağa aptalca gelsede beni rahatlatan tek sey o bebeklerin sessizliği olurdu .çünkü güvenmek istemiryom birine tutunup düşmek istemiyordum o sahte karanlıklara bulanmış boşlukta bir hiç gibi süzülmek istemiyordum .
içime işleyen o acıyı yaşamak istemiyordum yanlizda yaşanıyordu işte tabi buna yaşamak denirse...
anneminde benim bu durumum için şu ev meselesini kabul ettiğinide cok iyi biliyordum ama o benim tek kişilik dünyama kimseyi almayacağımı daha doğrusu alamayacağımı bilmiyordu .
O gün ordakilerle konuşmam bile anneme göre büyük bir gelişmeydi tabi ben buna inanmıyorum orası ayrı konu...
işte geldim yeni hayatımın başlangıcına bir hiçlikten başka bir hiçliğe ben hayatımda sadece başarıya inandım ve burayada başarmak için geldim o okul için çok çaliştım ve kazandım şimdide iyi bir üniversite için elimden gelen herşeyi yapacaktım. Kimsenin bunu bozmasına izin vermeden ve bunun içinde onlardan herzamanki gibi uzak durmalıydım duracaktımda zaten...
arabadan hiçte aceleci olmayan adımlarla valizi karşımdaki devası eve taşıyordum hemen arkamdan ise annem geliyordu tamam bunu benim için yapıyordu ama yinede ona çok kızgındım beni bu insanların arasında bırakıp gidemezdi. inci teyze bizi büyük bir ilgi ve sevecenlikle karşıladı annemle bana bir ömür gibi gelen sohbetlerin ve ardından annemle yaptığım sadece sarılmadan olusan bir vedadan sonra annem gitmişti çok güzel artık burda yanlızlığıma yanlızlık katacaktım ...
inci teyze beni üç kattan oluşan devası evin ikinci katında bir odanın önüne getirip kapıyı açtı ama içeri girmedi eli hala kapının kulpundaydı içerisini rahatlıkla görebiliyordum tam karşımda odanın ortasında büyük çift kişilik bir yatak vardı. kahverinin ve grinin hoş uyumu sergilenmişti bu odada fazlasıla bükük olan oda burdan bakıldığında bile sadeliğini gözler önüne seriyordu yavaşça ilerledim bir çalışma masası ve büyük bir elbise dolabı birde ayriyetten bir makyaj masası gayet şık ve sade tamemmen benim zevkime uyuyordu .
" zevkini tam olarak bilemediğimiz için detayları sana bıraktık " dedi inci teyze o hoş sesiyle bir dakika bıraktık mı dedi o kiminle
" bıraktık ?" dedim soru sorduğumu gayet belli edercesine yine o beyaz dişlerini göstermek istercesine sevecen bir şekilde gülümsedi " nazlı nazlıyla beraber hazırladık senin zevkine uyucağını düşündü ve buraya geleceğiz hatta aynı okula gideceğiniz için çok mutlu " dedi aynı okulmu o geveze kızla aynı okulamı gidiyordum bu istemsizce suratımı buruşturmamı ve ağzımdan çıkan sözlere mani olmamı engelledi.
" aynı okul mu ?" benim kadere sitemimi yine soru olarak algılayan inci teyze "evet sadece nazlıyla değil batur lada aynı okuldasın yani alışman sorun olmayacak " dedi resmen beynimden vurulmuşa döndü ciddi ciddi simdi ben o kasıntı çocuk ve o geveze kızla aynı okulamı gidecektim daha kötü ne olabilirdiki inci teyze bişeyler mırıldanıp odadan çıktı ama ne dediğini anlamadım bile hala duyduklarımı algılayıp sindirmeye çalışıyordum .
yaklaşık iki saattir valizimdeki eşyaları yerleştirmeye çalışıyorum çünkü önümdeki dolap benim olmayan ve etiketleri hala üzerinde duran kıyafetlerle dolu bu gerçekten sinir bozucu birşey sanırım inci teyze gitmeden önce bundan bahsetti ama ben bunları giymemki niye böyle şeyler yapıyorlar bu insanlar gerçekten anlamıyorum bana elbiselerden çok yatakta pineklemek için pijamalarım lazım olur ama bu dolap resmen elbise dolu ve içimden bir ses bunun o nazlı denen kızın işi olduğunu söylüyor en sonunda elbiselerimi dolaba tıkıştırıp üzerimi değiştirdim sanırım hava kararmıştı .
kapı tıklatıldı ve içeri yirmi sekiz yaşlarında bir kız girdi üzerindekilerden hizmetçi olduğu çok açıktı bana gülümseyip" sizi akşam yemeğine bekliyorlar efendim " dedi . efendim ne ya ben bu kızdan nerdeyse on bir yaş küçüğüm birkere kaşlarım çatıp " tabi ama eslim adım bana öyle seslenirseniz çok mutlu olurum " dedim sevecen olmaya çalışarak tabi bunu pek başarabildiğim söylenemez yapımda yokki sevecenlik benim " ta tabi " dedi şaşırmıştı sahi ne vardı bunda bu kadar şaşırılacak hızla kapıya yöneldim ve karşımdaki üç kat için yaptırılmış asansöre göz devirerek doğruca merdivenlere yöneldim .
aşağıya indiğimde bu evdeki herşeye zıt olarak orta boy bir masa vardı ve ben buna saçma bir şekilde sevinmiştim tabi sevimci bana bakan tatlı insanlara rağmen kaşlarını çatmış yemeğiyle uğraşan baturu görene kadardı. ona aldırış etmeden masa ki boş sandalyeye oturdum ve tabaktakilere baktım ne sanıyordu bu insanlar beni bu kadar şeyi nasıl yiyebilirdimki ordan bakınca obura falanmı benziyordum yoksa
tek elimle kaldıramayacağım kadar ağır tabağı az önce odamam gelen kıza uzatıp" acaba bunların birazını boşaltabilirmiyiz bu çok fazla " dedim yaptığım belkide saygısızlıktı ama bir orduya yetecek kadar yemeği tabağımda görmek zaten bozuk olan sinirleri iyice maaf ediyordu. kız bana gülümseyip " tabi hemen yeni ve daha az bir tabak hazırlıyorum " dedi.ve içeri gitti bütün gözlerin benim üzerimde olduğunu biliyordum ama buna aldırış edicek biri değildim . ama sesizliği bozan baturun " iyi bari omur değilmiş" demesi bozmuştu ve hiç bir şeyi takmayan ben şuan karşımdaki çocuğun o oyup saklanası özlerine dik dik bakıyordum . inci teyze " batur " diyerek hafifçe uyardı oğlunu ama onunda pektaktığını söylenemezdisadece delici bakışlarını tabağına çevirdi ve yemeğine devam etti . bense önüme yeni gelen daha az yemeğimle uğraşıyordum ama canım hiç yemek istemediği için sadece çatalımı et parçalarının üzerinde gezdiriyordum en sonunda dayanamayan inci teyze konuşamaya başladı" eslim kızım noldu yemekleri sevmedinmi hiç bir şey yemedim ?" kafamı hafifçe sola çevirip inci teyzenin herzamanki gibi ortada olan beyaz dişlerine baktım sonra bende beceriksizce gülümsemeye çalışıp " ah hayır sadece bu gün biraz yoruldumda " dedim ve hemen arkasından ekledim " kalkabilrmiyimpek iştahım yok " yine beyaz dişler ve onaylayıcı bakışlar " tabi canım çıkabilirsin " ve yine beceriksiz bir gülümseme çabaları " size afiyet olsun " deyip hızla odama çıkmak için merdivenlere yöneldim.
saat sabahın beşiydi ve ben karnımın gurultusundan uyuyamıyordum dün anneme kızdığım için hiçbirşey yememiş hatta akşamki aramalarına bile cevap vermemiştim . yemektede batur bey sayesinde bütün iştahım kaçmıştı ve ben sonuç olarak bütün gün aç kalmıştım ve şimdide uyuyamıyordum en iyisi aşağıya inip birşeyler aşırmaktı.
sessiz adımlarla mutfağa doğru ilerledim mutfağa vardığımda yüzümde herzamanki zafer gülümsemem vardı . doğruca bozdolabının kapağını açtım karşımdaki sarbanal resmen bana beni ye pankartları sallıyorlardı bende bu isteklerine karşı çıkmayıp tapağı elime aldım ve burdolabını kapatım arkama döndüm. dönmez olaydım keşke çünkü karşımda batur ilk karşılaştığımızda yüzünde oluşan o tapılası gülümsemesiyle duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEĞERSE (askıda)
Romanceneden meğerse ? dedi dolan gözlerime aldırış etmeden göz kapaklarımı hızla kapatıp açtım çünkü dedim bana bile yabancı gelen nefret dolu sesimle çünkü biz dediğin benden ibaretmiş meğerse ...