*Multi Christian Darenight*
Bölüm Şarkıları
SYLM - Mr.Sandman
Sam Tinnesz - Play With FireAnthony Hadden'ın Ağızından:
Gecenin karanlığı etrafı sessizleştirirken pencere kenarındaki sandalyemden dışarıyı seyrediyordum. Gökyüzündeki yıldızlar yerlerini bir bir almaya başlamıştı. Ay kendini belli etmek istercesine parlarken, şiddetli rüzgar ağaçları kökünden sökmek istercesine zorluyordu. Rüzgarın çıkardığı ses kulaklarımı tırmalarken dibinde durduğum cam zorlanmaya başlamıştı. Fırtınalı bir gece olacağa benziyordu. Merkez'e geldiğim ilk gece demek ki böyle olacakmış, diye geçirdim içimden. Fırtınalı ve sessiz.
Oturduğum sandalyeme destek vererek arkaya döndürdüm ve kendimi masama doğru ittirdim. Önceki çalıştığım Merkez'de olan odamdan daha büyük bir odadaydım. Mavi tonlarının ağırlık bastığı oda çok geniş ve ferahtı. İçinde boş eşyalar yerine gerçekten lazım olacak, kullanışlı ve az eşya vardı. Odayı istediğim gibi değiştirebileceğimi söylemişlerdi fakat ben gerek olamadığını, ufak bir değişiklik haricinde olduğu gibi kalmasını söylemiştim.
Tavanın tam ortasında duran büyük lambayı odadan tamamiyle attırdım. Onun yerine bizzat kendim getirdiğim yüzlerce mumu odanın farklı yerlerine koydurttum. Odaya tamamen yerleştiğimdeyse ilk işim mumları yakmak olmuştu. Yanışlarını izlemek, çıkardıkları ses, erimeleri...Beni dünyada daha fazla rahatlatan hiçbir şey yoktu. Nereye gidersem gideyim yanımda götürdüğüm tek eşya mumlarımdı. İhtiyaç duyduğum, yanımda olmalarını istediğim şeylerdi. Herhangi bir sebebinin olmadığını söylüyordum soranlara. Herhalde sebebini her zaman beynimin en derinliklerinden tutacaktım.
Önümde yığılı bir şekilde duran makaleler bu saatlerde başımı ağrıtıyordu. Zaten sabahın erken saatlerinden beridir ayaktaydım ve yorgundum. Karşılama töreni, insanlarla tanışma, odalarımı hazırlama derken bedenim gerçekten bitkin düşmüştü ve yorulmuştu. Tek ihtiyaç duyduğum şey bir an önce uyuyup dinlenmekti. Her daim uykuma ve rahatlığıma düşkün olan bir insan değildim. Özellikle atandığım bu Merkez ile ekstra ilgilenmem gerektiğinin farkındaydım. Sorumluluklarımı biliyordum; artık sabahları daha erken kalkmalı, çalıştığım diğer Merkezlere nazaran bura ile daha fazla ilgilenip insanların güvenlerini ve huzur duygularını kazanmalıydım. Özellikle son yaşadıklarından sonra buradakilerin kolay kolay birilerine güvenebileceğini düşünmüyordum.
Bilim insanlarının ve devlet büyüklerinin hırsı, yüzyıllardır bizim, yani element yöneticilerinin canını yakıyordu. Onların varlığı bizler için birer tehditti. Nitekim bizlerin varlığıda onlar için büyük bir tehditti. Aramızdaki bu amansız ve hiçbir sonuca bağlanmayan çatışma, sürekli kanlı sonuçlara varıyordu. Her daim bir tarafın canı yanıyordu ve unutulmayacak izler bırakılıyordu. En son çatışmada ise bizim canımız yanmıştı. Hiç beklemediğimiz bir anda gafil avlanmıştık. Bu hain suikastin sonuçları bütün dengelerimizi alt üst etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alev Alan Kanatlar | BoyxBoy
FantastikElement yöneticileri. Yüzyıllar boyunca insanlığın arasında gezinen, bir yandan yeteneklerini keşfederken diğer yandan da hayatını kendini savunmaya ve savaşmaya adamış insan ırkı. Onların hayatları basit bir düzenden ibaret değildi. Her bireyin ya...